Aydınlık Yazarı Mehmet Yuva, Türkiye'nin en büyük sorunları arasında yer alan sığınmacı sorununu bugünkü yazısında kaleme aldı. 

Yuva, "Sahi Suriye gülistanlık neden dönmüyorsunuz?" başlıklı yazısında mezhep çatışmalarına dikkat çekerek, milleti, din, mezhep ve etnik temelde parçalamak için ırkçı faşist söylem ve eylemlerin beslendiğini savundu.

Kürt ve Alevi nefreti ve düşmanlığını yaratanların Arabi düşmanlığını da yaymaya çalıştığını vurgulayan Yuva, kapitalist sistemin ise Türk milletinin asli unsurları olan ve cumhuriyeti birlikte kuran Türk, Kürt, Arabi, Alevi, Sünni halkın tek vücut olmalarından korktuğunu vurguladı.

İşte Yuva'nın dikkat çeken o yazısı:

İnsan medeniyeti ve varlığını tehdit eden şahit olduğunuz ve olabileceğiniz tüm kötülüklerin kaynağı tekelci kapitalist sistemdir. Serseri mayınların, zararlı haşerelerin, yabani otların ve tüketip yok eden çekirgelerin efendisi Tekelci kapitalist sistemi teşhir etmeden, onu hedef almadan, onu besleyen kolları kesmeden sağlıklı insan merkezli bir milli medeniyet inşa etmeniz, mevcut olanı korumanız, ıslah etmeniz asla mümkün olamayacaktır. Emperyalizm, Siyonizm, Vahhabizm, Faşizm sistemin üst çatısını oluştururken onun en zehirli salgısı ve yabani otları milletlerin içine zerk edilen serseri mayınlardır. Uyuşturucu, LGBT, pornografi, pembe diziler, kayıt dışı ekonomi (kaçakçılık), kumar, fuhuş, din ve mezhep tüccarlığı, bölücü etnik kimlik istismarı, ırkçılık, düzensiz göçler tarlanıza musallat olmuş çekirge sürüleridir.

GAFLET, DALALET VE HIYANET İÇİNDE OLANLAR

Komşunuzun tarlası işgal altındayken, ürünü talan edilirken, komşunuzun varlığı, hayalleri tecavüze uğrarken, ateş tarlayı yok ederken aynanın karşısında saçını tarayanlar gibi umursamaz olursanız ya korkak ve basiretsizsiniz ya da ülkenize, milletinize karşı tekelci sistemin hizmetinde gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindesiniz. İnsan palayı başkasına sokmadan önce çuvaldızı kendinde deneyendir. Başkalarını yargılamadan ve sorgulamadan önce kendini yargılayabilen ve sorgulayabilendir. Kabahati, suçu, sorunların kaynağını yabani ellerde aramadan önce kendi tarlasındaki yabani otları ayıklayabilendir. Kıssadan hisse İnsan duygudaşlık, yani empati, kendisini başkasının yerine koyabilmeyi yapabilendir. ABD, İngiltere ve İsrail’in Büyük Oklava Projesinde (BOP) 1950’den itibaren, kısa dönemli istisnalar hariç, başta Irak ve Suriye olmak üzere hükümetlerimiz komşularımıza karşı tekelci kapitalist efendilerin hizmetinde oldular.

DÜŞMAN ATEŞİNİN KİBRİTİ OLDULAR

Komşularımızın tarlaları yanarken, ürünleri talan edilirken, gelecekleri karartılırken aynanın karşısında oturup saçlarını tarayan umursamaz olmadılar. Aksine o tarlayı yakan yabani zararlı düşman ateşinin gönüllü kibriti olduk. Benzini olduk. Komşularımıza karşı düşmanın eli, gözü, kulağı, muhbiri, rehberi olduk. Tarlayı düşmanla birlikte yağmaladık. Tarlasını söndürmek isteyen komşularımıza çelme taktık, engel olduk, komşularımızdaki haramilerle, gaflet ve hıyanet içinde olanlarla yoldaş olduk. Hep birlikte düşman bayrağı altında bazen “demokrasi ve hürriyet”, bazen “komşularımızdaki otoriter ve diktatörlük rejimleri ile mücadele”, bazen “ekonomik refah ve toplumsal huzur”, bazen “Allah için cihat etmek ve cenneti kazanmak için” Büyük Oklava Projesinin çelik dişleri oldular komşularımızın üstünden silindir gibi geçtiler. İçinde oldukları uşaklık, gaflet, delalet ve hıyaneti örtbas etmek ve milleti kandırmak için kullandıkları en büyük palavra “Araplar bizi arkadan hançerledi” propagandasıdır.

Bizi, yani bağımsızlık, egemenlik, hürriyet, kardeşlik sevdası ile millet olmak isteyen bizi arkadan İngilizler, Almanlar, Ruslar, Fransızlar, Siyonistler, Vahhabiler, onlarla işbirliği yapıp hıyanet içinde olan Türkler, Arabiler, Kürtler, Çerkezler hançerledi. Bu hülyamızı kâbusa dönüştürenler ve bizi halen arkadan hançerlemeye devam edenler esas düşmanı gizleyip önümüze zavallıları atan, onları düşman gösteren zihniyetler, kalemlerdir. Kürt ve Alevi nefreti ve düşmanlığı misali Arabi düşmanlığını da yayan hükümetler ABD, İsrail, İngiltere ve NATO hizmetinde olanlardır. Bu görevi efendilerinin telkinleriyle ifa etmişlerdir. Zira Türk milletinin asli unsurları olan, cumhuriyeti birlikte kuran Türk, Kürt, Arabi, Alevi, Sünni halkın tek vücut olmaları, zinde ve diri olmaları tekelci kapitalist sistemin en korktuğu hadisedir. Milleti var edeni din, mezhep ve etnik temelde parçalamak için ırkçı faşist söylem ve eylemleri besleyen tohumları toprağa zerk ettiler.

MEDYA KURULUŞLARININ ROLÜ

Özellikle medya kuruluşları bu yabani hedefin gerçekleşmesinde esaslı bir rol üstlendi. Doğan Medya Grubun Hürriyet gazetesi kendisini Atatürkçü ve Türk Milliyetçisi olarak propaganda etti. Bu minvalde olan veya rol icabı yazanları bünyesine kattı. Baş sayfanın başköşesinde Türk bayrağı içinde Atatürk resmi altında “Türkiye Türklerindir” oltası ile Türk Milliyetçiliğini avlayan en sinsi yem ile süsledi. Türkler, Arabiler ve Kürtler birlik ve dirlik içinde olduklarında ABD, İngiliz ve Avrupa Emperyalizmi, İsrail Siyonizmi, Suudi Vahhabizmi nefessiz ve takatsiz kalır, Bereketli Hilal coğrafyamız ile yıldızı Kıbrıs’ı hiçbir barbar yabani kuvvet istila edemezdi. Bu birlik ve dirliğin olmaması için Türk, Arabi ve Kürt düşman olmalıydı ve öyle kalmalıydı. Milliyetçi projeler ile Millet parçalanırken bu sefer devreye Mezhep projeleri girdi. Türk, Arabi ve Kürt Milliyetçileri birbirlerine karşı yabani ve düşman-i davranırken ve bu terbiye ile beslenirken, Milleti din ve mezhep projeleriyle parçalamak için Ilımlı Süslüman Projesi (ISP) Büyük Oklava Projesinin (BOP) hizmetine sokuldu. Müslüman, (Şii, Sünni, Alevi) Mesihi, Musevilerin birliği, dirliği ve kardeşliği hedef tahtasına kondu. Ülkemiz ve coğrafyamız 50 senedir mezhep düşmanlığı ve çatışmaları sebebiyle kan kaybediyor.