Gazeteci Sedat Bozkurt, kısadalga sitesinde kaleme aldığı yazısında Meral Akşener’in parlamenter sistemi savunmaktan vazgeçtiğini ve artık Cumhurbaşkanlığı sistemini savunduğunu şöyle açıkladı:
İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in politik yol haritasını herkes gibi ben de merak etmekteyim. Elinizde bilgi olmayınca sadece açıklamalarından ve yaptıklarından elde ettiğiniz verilerle yorum yapabiliyorsunuz. Ama bazen öyle açıklamalar yapıyor ki yorum yapmakta bile zorlanıyorsunuz. Son olarak vatandaşların sorusu üzerine millet ittifakını kendilerinin doğru bulduğunu ama seçmenin yanlış bularak oy vermediğini söyledi. Seçmenin tercihi üzerinden doğruyu yanlışı tespit etmeye çalışan bir siyaset gerçekten çok sıkıntılıdır. Seçmen Recep Tayyip Erdoğan’ı tercih ediyorsa karşısına neden aday olarak çıkıyor ya da bir adayı çıkartıyorsunuz? Yerel seçimlerde neden her seçim bölgesinde adayınız var? Seçmen sizi tercih etmiyor ise partiyi kapatacak mısınız?
Akşener, seçmenle diyaloğunun benzerini parlamenter sistem üzerinden, yakın çalışma arkadaşlarıyla da yapmış. Buradan aldığı onayla Erdoğan’a mutlak iletileceğini bildiği önemli bir AKP’liye de özel bir görüşmede bu görüşünü aktarmış:
“Seçmen onaylamadı parlamenter sistem gündemden düşmüştür. Cumhurbaşkanlığı sistemi kalıcı hale gelmiştir”
Bu, cumhurbaşkanlığı sisteminde, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin de onay vermesiyle bazı değişiklikler yapılması halinde, İYİ Parti’nin pozisyonunu değiştireceğinin de ilanıdır. Aynı zamanda Cumhur İttifakı'yla kurulma olasılığı bulunan iş birliği için de bir dilekçedir. Çünkü yerel seçimlerden sonra en büyük fırtına CHP’nin ardından İYİ Parti’de kopacaktır. Akşener bir kaptan olarak gemisinin başında kalmak istiyorsa gemiyi güvenli bir limana, sağ siyasetin hoşuna gidecek olan iktidarın yanına çekmek zorunda kalabilir. Bahçeli İYİ Parti ile yaşanan ayrışmadan sonra tam da bunu yaparak hem kaptanlığını hem de gemiyi batmaktan kurtardı. Yani sonuç almış bir modeldir bu.
Seçmen neyi onayladı?
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü dönemi, Akşener’in biraz mahcup bir şekilde onaylamaya başladığı cumhurbaşkanlığı sistemidir. Seçmen “parlamenter sisteme dönmeyi onaylamadı” cümlesi de sıkıntılıdır. 14 Mayıs seçimi nitelik itibariyle bir referandumdu. Ama “seçilecek ya da seçilemeyecek aday” üzerinden yaşanan tartışma nedeniyle bu referandum niteliği bizzat Akşener tarafından ortadan kaldırıldı. Bugün 16 Nisan 2017 referandumundaki değişiklikleri seçmene sormak için bir referandum yapılsa sonuç ne olur? Her anlamda tartışmalı bir biçimde kıl payı geçen o anayasa değişikliğine bugün yüzde 30 destek çıkmaz. Aslında o gün de yüzde 50 destek çıkmamıştı. Siyasetin bunu görememesi için politik olarak kör olması gerekir. Cumhurbaşkanlığı sisteminde, yani 4 ay sonra 6 yılını dolduracak sistemde, 3 lira olan dolar 32 liraya çıktı. Bu süre içerisinde, deneme yanılma yoluyla uygulanan ekonomik modeller nedeniyle, TÜİK rakamlarına göre bile Türkiye, dünyanın en yüksek enflasyon oranına sahip olan ülkeler sıralamasında hep ilk 3’te yer aldı. Akaryakıt fiyatları 6 kat arttı. Sadece 28 Mayıs’tan bu yana mazotun fiyatı 2 misli oldu. Sefalet endeksinde 10’uncu olan bir ülke oldu burası. Türkiye’nin yeri, uluslararası bütün endekslerde, devlet bile olup olmadıkları tartışmalı ülkelerin arasında. Ve bunların hepsi cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra gerçekleşti.
Bütün bunlara rağmen, bir muhalefet partisi lideri, “seçmen parlamenter sistemi değil, cumhurbaşkanlığı sistemini tercih etti” diyebiliyor. Bunun bir yan okuması da seçmen sizi de tercih etmedi. O halde siz neden politik varlığınızı tartışmıyorsunuz?