MHP, sıradan bir siyasi parti değildir. Sıradan bir parti olmadığı için de diğer sıradan partiler gibi kolayca iktidara gelmesi düşünülemez. MHP’nin en önemli farkı kökünün Türk tarihiyle yaşıt bir hareket oluşudur. Bu da ona olağanüstü ve sıra dışı bir kutsal görev yüklemektedir. Bu görev Türk milliyetçiliğidir.
Bu cümleden hareketle Türk milliyetçiliğini bayraklaştıran bir hareket olarak MHP’nin iktidara gelmesi mevcut yapısıyla imkânsız denecek kadar zordur. Zira dava partilerinin iktidara gelebilmeleri için bazı olağanüstü koşulların oluşması şarttır.
Türkiye olağanüstü koşullar içindedir. Ancak bunun siyasi bir başarıya dönüştürülmesi için eksik bir unsur bulunuyor. Bu unsur zuhur etmezse koşullardan başkaları yararlanacaktır. Nitekim yararlanmaktadır da…
MHP iktidarı için mevcut koşullarda en önemli unsur, karizması yüksek bir öndere kavuşmasıdır. MHP’yi genel başkanlar iktidara taşıyamaz. İktidara giden yol önderden geçer. Şimdilerde buna İngilizce olarak “lider” diyorlar.
MHP, yaklaşık 17 yıldır öndersiz bir dava partisidir. Ancak davasını maalesef paranteze almış bir partidir. Sayın Devlet Bahçeli’nin yönetimindeki MHP, Türk milliyetçiliğini paranteze almıştır. Kimliksizleşmiş ve millete yabancılaşmıştır. Türklüğün aleyhine bir yığın yasanın meclisten geçmesi karşısında son derece pasif bir politika takip eden MHP’nin süreç içerisinde oylarını yükseltmiş olması kimseyi yanıltmasın. Zira bu yükseliş aslında gerileyiştir. Bölünmenin hayati bir tehlike haline geldiği Türkiye’de milliyetçi bir partinin oylarının en fazla % 18’e kadar varması aslında % 40 – 50 olması gerekirken bunun % 18’de durdurulmasıdır. Bu da Sayın devlet Bahçeli ve ekibinin sözde başarısıdır. Ne acı ki onların başarısı milletin felaketidir.
Sayın Devlet Bahçeli, bırakınız önder olmayı bir genel başkan bile olamamıştır. Analiz yeteneği sığ, konuşma becerisi zayıf, dinamizmden nasipsiz, son derece tembel bir portre olarak Devlet Bahçeli MHP’deki ataletin en büyük müsebbibidir. Bu durum asgari genel başkanlık için lazım gelen şartları bile taşıyamamak demektir. Tüm yetersizliğine karşın Sayın Bahçeli MHP’nin başında durabilmeyi bunca sene nasıl başarmıştır, derseniz, bunun yanıtı bellidir. Onu orada Türk milliyetçiliğini kontrol altında bulundurmak isteyenler odaklar tutmuştur.
Gelinen aşamada söz konusu odakların çabaları Bahçeli’yi korumaya yetmeyecektir. Zira adeta bir sel gibi gelen yeni bir milliyetçi dalga Bahçeli’yi de, malum odakları da silip süpürecektir. Türk milleti ve milliyetçiler binlerce yıl önce olduğu gibi yeniden bir dişi kurdun önderliğinde ayağa kalkacak ve siyasi iktidarı ümmetçi sapkınların elinden alacaktır.
Dava, gizli gündem olarak çekirdek kadro tarafından yaşama geçirilmeye çalışılırken karizması yüksek siyasi önder ise halkı etrafına toplayarak partiyi kitleselleştirmelidir. Farklı siyasi geleneklerden gelen siyasi figürleri de vitrine koyan karizmatik önder, MHP’yi tek başına iktidara taşıyacaktır.
Bu noktada herkesin üzerinde düşünmesi gereken husus şu olmalıdır. MHP sadece ülkücülerin ve milliyetçilerin oyunu alarak mı iktidara gelecektir? Böylesi bir oy potansiyeli iktidar için yeterli midir? Hayır, değildir. O halde ümmetçi Milli Görüş hareketinin AKP’leşerek ulaştığı siyasi iktidar, toplumu yıldan yıla dönüştürerek alttan alta milyonları ümmetçileştimeyi nasıl başardıysa MHP’de aynı yolu kullanarak davasını iktidara taşıyabilir. Bu yöntem günümüz siyasi atmosferinde başarı için takip edilmesi elzem olan kaçınılmaz bir yoldur.
İşte bu nedenlerle kurultayda ülkücü irade iktidarı ve kitleselleşmeyi hedefleyen bir karar ortaya koymalıdır. MHP’yi kitleselleştirebilecek ve iktidara taşıyacak lider adayı Sayın Meral Akşener’dir. Türk toplumun neredeyse her kesiminden oy alabilecek bir potansiyele sahip olan Sayın Meral Akşener gerek hitabet bakımından gerekse karizmatik kişilik bakımından Türkiye siyasetinin MHP eliyle yeniden dizayn edilmesini sağlayacak beklenen şahıstır.
Kendisini saygıyla selamlıyor, çıktığı yolda başarılar diliyorum.