Sevgili okurlarım! Değerli takipçilerim.

Ülkeler neden fetih yaparlar, fetihten amaç nedir? Fetih için neden kanlar dökülür?

Kısaca fetihlerden amaç, çıkar sağlamak, fethedilen yerlerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarından yararlanmak değil midir?

Bakınız İngiltere’ye, Fransa’ya. Hindistan, Pakistan anadili gibi İngilizce konuşmakta, Kuzey Afrika’ya bakınız yarısı Fransızca konuşmakta.

Osmanlı yüzyıllarca Avrupa’da, Kuzey Afrika’da, Arap yarımadasında kaldı. Hangi ulus Türkçe konuşuyor? Hangi ulus Türk kültürünü yaşıyor?

Hiç kimse bana, Tanrı rızası için oraları fethettik masalı anlatmasın.

Arap Yarımadasında 400 yıl kaldık.

Arapları yönettik mi, Mehmetçiğin kanı ve canı pahasına oraların bekçiliğini mi yaptık?

Var mı mantıklı bir yanıtınız?

Sadece kanımızı akıttık, fistanlı Arapları koruma adına.

O kutsal bildiğimiz topraklara ne dilimizi yerleştirdik ne de kültürümüzü.

Tam aksine, kendi dilimiz Türkçeyi ve kültürümüzü atıp; Arap’ın dilini ve kültürünü aldık: İslam adına diye.

Kültürlerini ve dillerini almakla kalsak iyi idi. Onların bekçiliğini öylesine yaptık ki; bunu İslam’ın ve imanımızın bir parçası saydık

Saray Mondros Ateşkes mütarekesini imzaladıktan sonra bile Mekke Fatihi Fahrettin Paşa, “Biz seni bırakıp gidemeyiz ey Allah’ın rasulü!” diyerek Medine’yi savunmaya devam etmiştir.

Söylentilere göre; Paşa’yı bayıltarak Anadolu’ya giden trene bindirerek Medine’den çıkarmışlar.

İngilizlerin dolmuşuna binen Arap şeyhleri ve Araplar, demiryollarını infilak ettirip, erzak yolunu kapatınca; açlıktan çekirge yemek zorunda bırakılmış, midelerinde altın saklıyorlar söylentisine inanarak Mehmetçiğin mübarek karnını bile deştikleri söylenmektedir.

Ya sevgili okurlarım’ Tarihi gerçekler bu iken, “Arapları sevmemek dinsizliktir” diyen günümüz şarlatanları, kime hizmet ettiklerini ya bilmiyorlar ya da birilerinin taşeronluğunu yapıyorlar İslam perdesi altında.

İngilizlerin cehennem kusan topları yetmiyormuş gibi bir de onlarla iş birliği yapan bedevilerin hançerlerine, kılıçlarına, cevriyelerine maruz bırakılmıştır asil Mehmetçik.

Kabe’yi bedevilerin saldırılarından korumak amacıyla yaptırılan ECYAD Kalesi bile yeterli gelmemiştir Bedevilerin saldırılarına. Sonunda da yer ile yeksan etti bedeviler kaleyi.

Büyük önder M. Kemal Atatürk’ün, “Arapların işlerine karışmayınız, burnunuzu sokmayınız “ikaz ve önerisine rağmen; biz güya ümmet adına bodoslama Arap bataklığına daldık.

Bitmedi, yetmedi Arap Birliğine gözlemci yaptılar Türkiye’yi. Bütün bunlar olurken Cumhur’un baş ortağı ülkücüler nerede ve ne yapıyorlar?

Halep kalesine Türk bayrağı asmayı, Emevi Camisinde iki rekat namaz kılmayı başarı sayanlar; İsrail Şam’ı, Humus’u, Hama’yı bombaladı. Cılız bir tıslamanın dışında sesiniz çıkabildi mi?

Hani sizden izinsiz, sizden habersiz Ortadoğu’da ve Suriye’de yaprak bile kımıldamazdı.

Size yön veren, “hadi aslanım dik dur eğilme” diyen medya böyle yazıp, böyle konuşuyordu

Suriye’de sözde hükümet kuruldu. Hükümette bir tane TÜRK var mı?

Neden bahsediyorsunuz?

Hani ülkücülük de, milliyetçilik de MHP’de yapılır diyenler, neden sesiniz çıkmıyor? Her eylemine şartsız, şurtsuz destek verdiğiniz ortağınıza neden bunları sormuyorsunuz?

Lider, doktrin, teşkilat diyen dostlar! Lidere itaat borcumuzdur diyenler; nasıl memnun musunuz?

Uyan artık Türk. Uyan artık Türk oğlu Türk. Uyan artık ülkücü kardeşim.

Bugün uyanmayacaksan, uyanma günü ne zaman?

Esen kalınız.

Eğitimci-Yazar