Açıklanan rakamlara göre Ukrayna 20.000 Üzerinde Rus askerini öldürdüğünü,149 Savaş uçağı,135 Helikopter,644 Tank, 836 Zırhlı, 74 Top, 7 Savaş Gemisi, 105 Çoklu Roketatar, 54 Hava Savunma, 76 Yakıt İkmal Aracı, 1249 Araç,89 İHA, 4 Operasyonel Hava aracını imha ettiğini duyururdu.
Rusya ise başta Donetsk, Herson, Bucha, Çernigov,Herson, Kharkiv gibi şehirleri adeta bir daha kullanılamaz hale getirirken Odessa ve Kiev gibi şehirlerin yakın çevreleri ise sokaklarının insan cesetlerinden geçilemez duruma soktu.
Bu savaşta açıklanan rakamlara göre 205 çocuk ölürken, 362 çocuk ağır yaralandı,1000'den fazla okul yıkılırken 95 okul ise bir daha kullanılamaz hale geldi. 352 sivilin öldüğüne dair gelen bilgiler ise inandırıcı olmadı.
Rusya'nın 26.000 Ukraynalı Askerin öldüğünü ifade ederken 10.000 Askerin ise ağır yaralandığını duyursa-da bu rakamlar gerçeğin çok altında.
Binlerce yuvanın yıkıldığı, binlercesinin dağıldığı ülkede hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak.
Ne toplu katliamlar yaparak toplu mezarlara gömülen Rus ve Ukraynalı askerlerin yaptıkları ne-de dışarıdan getirilen paralı Askerlerin yaptığı katliamlar yapanlar tarafından unutulmayacağı gibi, o katliamlarda ölenlerin yakınları ise nesilden nesile aktarılan bir kin ve intikam duygusuyla yaşayacaklardır.
Peki bu savaşın kazananı kim?
Rusya-mı Ukrayna mı?
Hiç bir savaşın kazananı olmadığı gibi bu savaşın kaybedeni sadece Rusya ve Ukrayna olmayıp bütün yakın coğrafyaların bir çok konuda kayıplarının olmasına vesile oldu.
Bu savaşta tek kazanılan şey ise savaşların verdiği yıkımı, acıyı, ıstırabı, uzun bir sürece dağılacak olan yeniden inşanın zorluğunu, çekilecek ekonomik sıkıntının boyutunu, yüzlerce yıl unutulmayacak olan yaşanılmış dramları başta AB ve ABD olmak üzere neredeyse dünyanın tamamı tecrübe etmiş oldu.
Batı ülkelerinin gerçek bir savaşın verdiği zararları son yüzyılda Rusya ve Ukrayna savaşıyla görmüş oldu. Ortadoğu'da bitmek bilmeyen savaşların hiç birisi bu savaş kadar ders verir nitelikte olmamıştı.
Yıllarca süren İran -Irak , Irak - Kuveyt, savaşı dışında Libya, Mısır, Tunus, Fas , Cezayir denen ülkelerin adı özgürleştirme olarak işgali, Yıllarca süren Afganistan, Irak ve son olarak Suriye işgali bu bölgelerde durmak ve tükenmek bilmeyen katliamları, ölümleri, dramları yaşarken adı batı olan sözde insan haklarına tam riayet eden ülkeler bunu film seyreder gibi sadece izlemekle yetindi.
Bu normal şartlarda bir bakış açısı olarak kalsa-da aslında kanın akması, terör ve teröristin beslenmesi için yapılan yardım ve çeşitli ekip ve ekipman ise binlerce makaleye konu oluşman inkarları başka bir gariplik.
Tüm bunlar yaşanırken Türkiye'nin kırk yılı aşkın süredir Güneydoğu sınırları içerisinde adına Kürt yapısı denen fakat bu kanlı terör örgütünün ancak %10 içinde olduğu PKK- YPG-PYD gibi dünyanın neredeyse her ülkesinden teröristi barındırmış olan bu örgüt ve örgütlerle çatışmasının sebebini yüzlerce dosyayla yöneteni, besleyeni, eğitip donatanları anlatan Türkiye yanıt alamadı.
Türkiye içerisinde zamanla yandaş ve destek bulan bu örgüt genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden katliamlar yaparken batı hep suskun kalarak sadece izlemekle yetindi.
Eğitim için giden Öğretmen, Doktor, İmam, Hemşire, Polis, Asker, Güvenlik korucusu, yol bakım çalışanı, maden işçisi demeyip ayrımsız cinayetlerini sürdürürken başta batı olmak üzere neredeyse bütün dünya suskun ve sessizce izlemekle yetindi.
Rusya’nın Gürcistan işgaline, Kırım ilhakına, Suriye ve Libya içerisine girmesine ses çıkarmazken Ukrayna operasyonuna neredeyse adeta kenetlenmiş bir Dünya ayağa kalktı.
Rusya dünya tarihinde hiç görülmemiş bir ambargo ile karşı karşıya kalırken ticari bağlantıları olan ülkelerin bu ambargo karşısında neredeyse yağmaların yaşanabileceği bir ekonomik krize sürükledi.
Ukrayna'dan savaştan kaçıp AB kapısına dayanınca sınır kapısında bu gelen Ukraynalıları evlerinde ağırlamak için birbirleri için yarışa girip bütün AB sığınmacı almak yarışına girerek sarı saçlı, mavi gözlü diye sahiplendi.
Asya ve Afrika kıtası göçmenlerine kapıları sıkıca kapatıp girmek için farklı yöntemleri deneyenleri karada soyarak çırılçıplak geldikleri ülkelere dönüşünü sağlarken Denizden gelenleri geldikleri sal, bot, gemiyi batırarak denizdeki balıklara yem yapacak kadar acımasız davranmaları asla unutulmayacaktır.