Üzülerek görüyoruz ki Türk siyaseti, üretemeyen siyasetçiler tarafından tıkanmış ve kilitlenmiştir.
Dünyanın neresinde görülmüş, her gün, her saat, her konuda muhalefeti suçlayarak, muhalefete çatarak devlet yönetmek?
İktidarların başarısı ve performansı, muhalefete laf çakmakla değil, yapılan başarılı iş, icraat, yatırım ve siyasetledir.
Hükümet ne yazık ki son beş yıldır, her alanda başarıyı kaybetmiş. İçte teröre, yokluğa ve yoksulluğa vatandaşı teslim etmiştir. Gün geçmiyor ki şehit haberi gelmesin, ocaklara ateşler düşmesin, analar ağlamasın, çocuklar yetim kalmasın.
Köylü ve çiftçi kardeşlerimiz, ekimden uzaklaştı. Tarlasını boş bırakmak onun için daha kârlı imiş. Konuştuğum kimi çiftçi kardeşlerim bunu söylüyor. Besici beslediğinin, çiftçi ürettiğinin karşılığını alamadığından şikâyetçi!
Memur çalıştığının, işçi emeğinin, emekli hak ettiğinin karşılığını alamamaktan dertli!
Dışta ise, sorunlu olmadığımız, takışmadığımız ne komşumuz nede dostumuz kaldı.
Güney sınırlarımız da güven kalmadığı gibi, diplomasi yönünden de açmazdayız. Bir zamanlar yere göğe sığdıramadığımız, Irak merkezi hükümetinin bile yasaklamaya çalıştığı paçavraları asarak, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye avuçlarımızı patlatarak onur misafiri yaptığımız Barzani bile 25 Eylülde bağımsız Kürdistan için referandum hazırlığında. Buna karşı, iç siyasete konuşmaktan başka elimizden ne geliyor?
Müttefikimiz ABD, baş hasmımız olan PYD ve YPG’ye açıktan silah ve mühimmat yardımı yapıyor. Onlar benim Suriye’deki kara kuvvetlerim diyor. Biz bu durum karşısında da iç siyasete racon kesmekten başka bir şey yapamıyoruz.
Diplomasi edebiyatında iş yapamaz durumdayız. İç siyasette konsensüs yapacağımız kimse kalmadı. İçinden çıktığımız Saadet Partisi bile bizim uyguladığımız siyasete karşı. Her şeye “Ülke bekası(!)” gerekçesi ile “EVET” diyen, her yapılanı kayıtsız şartsız destekleyen bir Bahçeli var. O da tabanını kaybetti.
Durumu bu olan ülke siyaseti tıkandı ve kilitlendi. Bir anahtar gerekti. Tükenen umutları yeşertecek, içte ve dışta kaybolan güveni ve güven ortamını sağlayacak: çiftçiye umut, emekli ve işçiye umut, siyasallaşan hukuka umut, bozulan sisteme umut.
İşte o umut, Çankaya ilçesi Mustafa Kemal Mahallesinden doğmak üzere. Sn. Meral Akşener, Ümit Özdağ ve arkadaşlarının, kirli olmayan siyaset diliyle, herkesi kucaklayan, kimseleri ötelemeyen, ötekileştirmeyen bir anlayışla 80 milyona yakın ülke insanını kucaklayacak; sivri ve aşırı söylemlerden uzak; ülkem için ülkem insanı tarafından anlayışıyla bir ANAHTAR bulundu.
Bu anahtar Allah’ın izniyle tıkanan ve kitlenen Türk siyasetini yeniden açacaktır.
Bu anahtara hep beraber sahip çıkalım, destek olalım. Kilitlenen Türk siyasetini yeniden üretken ve başarılı olacak şekilde açalım.
Açalım ki kazanan ülkemiz olsun biz olalım.