Paralel Yapı suçlamasıyla gündeme oturan cemaatleri sizler de merak etmişsinizdir. Gençlik yıllarımda ben de merak etmiştim.
Cemaatler, hep kendilerini haklı ve gerçek; başkalarını ise dalalet ve şirk içinde görüp, suçladıkları için beynime ve gönlüme uymamışlardı. Çünkü dinde farklılaşma yaparak İslam’ın tevhit (birlik) inancına karşıydılar.
Bu yazı sanırım iki bölümden oluşacak. Umarım sıkılmadan okuyup yararlanırsınız.
Cemaatlerde düşünme ve akıl yürütme yoktur. Düşüneni ve akıl yürüteni pek sevmezler. Bu gibileri din dışı görürler.
1-Cemaatlerin hedef kitlesi, özellikle 16-30 yaş gurubudur. Bu kişilerle önce arkadaşlık kurulur, ardından kendi sosyal çevrelerine alınarak ona uygun bir statü verilir. Dini hassasiyetler anlatılarak kendi saflarına alınır. Dershaneler, okullar, bekâr evleri, yurtlar temel ilgi alanlarıdır.
2- Her cemaatin kendi kuralları vardır. Aralarında kız alıp verirler. Alışverişleri ve arkadaşlıkları beraberdir. Böylece kopmalar, büyük ölçüde imkânsızlaşır. Gencin alacağı kızı şeyhi seçer. Çocuğuna şeyhi isim verir, genç bir anlamda şahıs değildir.
3-Cemaatler birbirini sevmez. Pek çok cemaat kendi dışındakilerin küfür ehli (Şirk içinde) olduğuna inanır.
4-Cemaatlerin çoğunluğu, iktidar olanı destekler. Durakta uzun süre beklemeyi sevmezler. İlk gelen iktidar otobüsünün içinde yerlerini alırlar.
5-Cemaatlerin çoğunluğunda kişisel irade ve sorgulama yoktur, düşünceyi ve düşüneni sevmezler. Önder-Şeyh sözü, (haşa) Allah kelamı hükmündedir. Şeyh’in kelamını tartışmak, inkâr etmek, karşı çıkmak KURAN’ı inkâr etmek gibidir. Büyük bir günahtır ve küfür olarak algılanır.
6-Genelde cemaatlerin müridi, kendi önderlerini (Şeyhlerini) Allah’ın ya da Hz. Muhammed’in günümüzdeki vekili gibi görür. Bazıları da şeyhlerinin, MEHDİ ya da GAVS olduğuna inanır/inandırılır.
7- Kimi cemaatlerde, şeyhinin Akşam ve yatsı namazlarını Mekke ve Medine’de kıldığına inanılır. Böylece şeyhin EVLİYA olduğuna inançları güçlenir.
8-Pek çok cemaatin İslam ve Kuran anlayışı farklıdır. Değil sünnetlerde, farzlarda bile tezatlar vardır. Cemaat önderi, kendi çıkarına göre İslam’ı farklı olarak yorumlar.
9- Bazı cemaat mensuplarının, yurt dışındaki bankalarda yüklü miktarda paraları ve çeşitli ülkelerde mülkleri vardır. Yine pek çok cemaat, son yıllarda HOLDİNGleşmişlerdir. Müritlerin yaptığı ticaret, toplanan kurban derileri paraları, zekâtlar ve bağışlar, holdingin ana sermayesidir. Holdinglerin mutlak ve tek sahibi cemaat önderidir. Şeyh ya da Önder, elinde tuttuğu bu ekonomik varlığın gücünü iyi bilir. Onun için bu gücü, çocukları ve yakınları dışında kimse ile paylaşmaz.
10- AKP öncesine kadar, cemaatlerin dörtte üçü İslamcı partilere oy vermezdi. Bugün AKP’ye militanlık yapan ve son günlerde Paralel Yapı olarak suçlanan cemaat de dahil pek çoğu, 90’lı yıllarda R.T. Erdoğan’ın küfürde olduğuna inanır ve bunu kendi müritlerine açıkça söylerlerdi. Son yıllarda ise bu cemaatlerin % 90’ı Erdoğan’ın militanı konumuna gelmişlerdir. Son kapışmalar, kalburun dereden ne kadar su çıkaracağına bağlıdır.
11-Bazılarına göre değil amma, bazıları da Türkiye’nin DAR-ÜL HARP (Kâfir ülkesi) olduğuna inanır. Onun içinde devletten ÇALMAK, onu YIKMAYA çalışmak bir ibadettir. (Son kutu kutu dolar tapeleri buna basit bir örnektir.)
12- Bürokraside müridin, ŞEYHE bilgi taşıması ve isteneni yapması; UHUD GAZASI’n da savaşması gibidir. Bilgi getiren, icraat yapan şehit gibi görülür. Cemaatten ayrılmak ise sadece cehenneme girmekle değil, dünyada da türlü felaketlere, uğursuzluklara uğrayacağı korkusu salınarak engellenmeye çalışılır. Bunun için de cemaate girmek çok kolay, çıkması ise çok zordur.
13-Çok azı hariç, cemaatlerin siyasi bir projeleri yoktur. Dini kullanarak güzel ve varlıklı bir yaşam sürerler. Yani ŞAHLIĞA özenmezler(Bir kaçı hariç). Üç büyük cemaatin ise MOSSAD, M16- CIA tarafından yönlendirdikleri konusunda yaygın bir kanaat vardır.
Bu konuya sonraki yazımızda devam edip son sözümü söyleyeceğim.