Derin, karanlık ve nemli kuyuların duvarlarından tırnaklarıyla tutunarak çıkan ülkücülerin siyasetin külhanında cayır cayır yanışlarının romanı Külhan. Aynı zamanda 1980-2009 arası Türkiye romanı. Adnan İslamoğulları’nın Muhsin Başkan’a ithaf ettiği Külhan artık okuyucusuna emanet. Tüm arkadaşlarımızın okuması gereken bir dönem romanı, aslında hepimizin hikayesi Külhan…

Konusu:

Mumdan bir gemi limanda ateş denizine açılmak üzere son yolcularını bekliyordu. Onlar ateş denizindeki mumdan gemiye binmek ve yanmak için ateşe doğru koşuyordu. Önlerindeki duvarı zafer takı zannedip süratle duvara doğru koştukları gibi, karanlıkta kendilerine uzatılan yılanı ip zannedip tutundukları gibi, ateşin yaydığı ışığı da yollarını aydınlatacak şehrayin sanıyorlardı.

En fazla ne olabilirdi, yanabilirlerdi. Ateşten korkmuyorlardı ki yanmaktan neden korksunlardı? En fazla ne olabilirdi, suya ulaşamazlardı. Susuzluktan korkmuyorlardı ki, onlarınki zaten müzmin susuzluktu. En fazla ne olabilirdi, gölgeliğe varamazlardı. Kuyunun dibinden geliyorlardı, zaten gözleri de karanlığa alışkındı. En fazla ne olabilirdi ki, silinip giderlerdi bir gölge gibi. Kimse onlardan bahsetmemişti ki zaten. Ne bir romanları yazılmış ne bir filmleri çekilmişti. Sanki hepsi “Bizim Çocuklar” müstearının içinde kimliksiz yaşıyorlardı. Yazılmak gibi bir dertleri yoktu ki silinip gitmek umurlarında olsundu.

Mumdan gemilere binmişler, ateş denizinde ilerliyorlardı. Yanmak, erimek ve ateş denizinde kor olmak mukadderattı onlar için…

Romanya'da 10. Geleneksel Türkçe Şiir Okuma Yarışması gerçekleştirildi Romanya'da 10. Geleneksel Türkçe Şiir Okuma Yarışması gerçekleştirildi

Adnan İslamoğulları Külhan’da yalnızca ülkücü-milliyetçi camianın röntgenini çekmekle kalmıyor, aynı zamanda “Yeni Türkiye”nin parke taşlarının nasıl döşendiğini de gözler önüne seriyor. Kuyu’nun karanlığı ile Külhan’ın ateşi arasında bırakılan Türk milliyetçiliğinin dramatik siyasal serencamını tıpkı uzun metraj, siyah-beyaz bir film gibi yine ustalıkla işlerken, büyük bir özenle ördüğü romanının sahici karakterlerine yine ustalıkla ruh üflemeyi ihmal etmiyor. Zengin Türkçesi ve şahane üslubuyla okurunu bir dil şöleninin içerisinde ağırlıyor âdeta.