Şimdi sizlere ülkücülüğün edebiyatını ve tarifinin yapacak değilim. Ülkücü iseniz zaten bilirsiniz ÜLKÜCÜLÜĞÜ!
Son yıllarda ülkücülük de değilde ülkücüyüm diyenlerde bir değişme odu. Birilerine baston olmaya pek hevesliler. İdeallerini yitirmiş, davanın yüceliğine inanmamaktalar.
Soralım onlara; ne değişti arkadaş?
Uçmağı cennet olmuş Dursun Önkuzu’nun patlayan ciğerleri, yırtık ayakkabısı, kanlı kefeni, yamalı pantolonu mu yalandı ya da size yalan mı geliyor artık?
Cebinden sadece 35 kuruş çıkan Yusuf İmamoğlu’nun 3 gündür midesine girmeyen yemek mi köreltmiyor o hırslı nefsinizi?
Selçuk Duracık ile Halil Esendağ’ın yan yana idam sehpasına yürüyüşü mü ayıktır mıyor vicdanınızı?
Mektubunda: “Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah’a inananlarındır. ” yazan M. Pehlivanoğlu’nun inancı mı inandırıcı gelmiyor artık size?
İdam sehpasına dimdik giden A. Bülent Orkan’nın heybetinden daha heybetli birileri mi var gittiğiniz yerde?
Ne değişti arkadaş! Ne değişti: “Tanrı Dağı kadar Türk, Hıra dağı kadar İslâm’mım!” diyen ülkücü kardeşlerim!..
Söyler misiniz bana; hangi söylem, hangi aday, hangi vaat cezbetti sizi oraya; Özmen’den, Kılıçkıran’dan, Çakıroğlu’ndan daha çok?
O nereye, biz oraya diyecek kadar mı düşünme yetinizi kaybettiniz?
Nerede dava adamlığınız, nerede yüksek idealleriniz, nerde ülkünüz?
Sizin ülkücülüğünüz, “Bilge” dediğiniz muhteremden mi ibaretti? Ülkücülük sevdanız O’nun peşinden gidecek kadar mı sığdı?
Ülkücü sözünün eri değil miydi? Tükürdüğünü yalayana ülkücü mü, yalama mı denirdi?
Bunu öğrenmemiş miydiniz Başbuğ’dan?
Ne çabuk unuttunuz her canlı ölümlü, dava ise sonsuza dek vardı. Nerede şimdi dava?
Yazıklar olsun demeyeceğim!
Demeye de dilim ve edebim el vermiyor.
Sana her türlü hakareti edenin peşine takılanın peşine takılmak; “Lidere güveniyorum” demek; ülkücülüğün hangi umdesinde vardı?
“Ben de eski ülkücüyüm.”, “Bende ülkücüydüm ama..” demek sizleri kurtarıyor mu, yoksa davadan uzaklaşmışlığın ve çaresizliğin bir dışa vurumu mu?
Yukarıda saydığım umdeleri terk edenler, Özmen’lerin, Kılıçkıran’ların, Pehlivanoğlu’ların ülküsüne ve idealine ihanet etmiş olmuyorlar mı?
Fatiha okumasını bile bilmezler diyenin tirene vagon olmak sizleri rahatsız etmiyor mu?
Tanrı şahittir ki, bu davaya ömürlerini veren binlerce ülkücünün iki eli yakanızdadır.
Unutmayın emi!.
Elbette doğacaktır Türk’e vadettiği günler Hak’kın,
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!..