Aslında al birini vur ötekine. Türkiye’de, demokrasi, adalet ve insan hakları problemleri her zaman yaşanmıştır. 

Geçmişte CHP ve darbe adaleti vardı. 

Sonra FETÖ adaleti çıktı. 

Şimdi Ak parti için aynı şeyler söyleniyor.

Hatırlamakta fayda var. CHP’li Adalet bakanı Mehmet Moğultay bakanlığa 10 bin hakim savcı ve adli personel almıştı. Kamuoyunda bu durum partizanlık diye söylendi. Mehmet Moğultay MHP’li mi alacaktım. 10 bin CHP’li aldım demişti. Adalet bu muydu?

CHP iktidarının 1946 yılında açık oy gizli sayım ile yaptığı seçimler mi adaletli ve demokrasiye uygundu?

Tarihimizde sayısız adalet rezaletleri oldu. MHP genel Başkanı Merhum başbuğ Alparslan Türkeş ve 320 ülkücü İdamdan yargılandı. 9 kişi idam edildi. Sayısız Sol görüşlü gençlerde yargılandı ve idam edildi. Adaletin A sı dahi yoktu. Mamak cezaevinde Adalet mi vardı? Ben orayı biliyorum. Sadece işkenceler ve zulüm vardı. 

27 Mayıs 1960 askeri darbesinde binlerce Demokrat Partili yargılandı. 471 kişiye siyasi yasak getirildi ve cezalar verildi.? CHP genel başkanı İsmet İnönü sizi ben bile kurtaramam demedi mi? Başbakan Adnan Menderes ve 3 bakan asıldı. Yassıada mahkemelerinde ve idamlarda adalet mi vardı? Bu süreçte Adnan Menderes'in idamından 3 gün sonra seçim yapılması mi demokrasiydi? Adalet Partisi iktidarını engellemek, tehditle Cumhurbaşkanı adayını geri çektirip başkasını seçtirmek mi demokrasi adalet ve vicdandı?

Ben netim. Açık sözlüyüm. Türkiye’nin son 50 yılını yaşadım. Binlerce yıllık tarihimizde okudum. Ona buna göre adalet kabul etmiyorum. 

1990 li yıllarda Üniversite kapılarında başörtülü kızlarımız için ikna odaları kurulurken, kızlarımızın başörtüleri zorla çıkarttırılmak istenirken, başörtüsü zulümleri yapılırken, merhum Erbakan'ın başbakanlığı elinden alınırken, Milli Nizam, Fazilet ve Refah olmak üzere 3 partisi kapatılması mı demokrasiydi?

28 Şubat post modern darbesinde tüm CHP ve sol ceket ilikleyip, el pençe divan durup alkış tutmadı mı? Tüm bunlar ve Erbakan'ın başbakanlıktan indirilmesi demokrasi miydi?

Her biri sağ partiler iktidardayken yapılan 27 Mayıs, 12 Mart,12 Eylül, 28 Şubat 27 Nisan 15 Temmuz askeri darbe, girişim, ihanet ve muhtıraları mı demokrasiydi?

12 Mart muhtırası ile adalet partisi genel başkanı ve başbakan Süleyman Demirel'in başbakanlıktan indirilmesi demokrasi miydi? Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yargılandığı ve idam edildikleri mahkemeler mi adildi?

Yine sağ bir partiye karşı açık oy gizli tasnif seçim yapılması demokrasi ve adalet miydi?

Rahmetli Bülent Ecevit TÜSİAD eliyle, kuyruklar ve tuzaklar oluşturularak başbakanlıktan düşürülmesi mi demokrasiydi?

Bugün ki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Türkçü şair Ziya Gökalp'in şiirini okudu diye İstanbul Büyük şehir belediye başkanlığından alındı. Siyasi yasak getirildi. Cezaevi ne e konuldu. O da seçilmiş bir başkandı. Bu adalet ve demokrasi miydi?

Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Başbuğ Alparslan Türkeş 12 Eylül'de cezaevine konuldu. Partileri kapatıldı. Yıllarca siyasi yasaklı kaldı. Bu adalet ve demokrasi miydi?

Ben insanların demokratik mücadelelerini destekliyorum. Kanunlara uygun yapılacak toplantı ve gösterilere saygı duyarım. Bariyer yıkın, valiye ve emniyet müdürüne karşı tehdit dilini, basını hedef yapmayı, boykot çağrılarını doğru bulmam. Emekçiden yanayım deyip çalışanların işlerinden olmalarına ve işsiz kalmalarına neden olmak, ekonomiye zarar verecek uygulamalar bana göre çok yanlıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız ve merhum annesine yönelik küfürler ve Sayın Ekrem İmamoğlu ve saygıdeğer eşi Dilek İmamoğlu’na yönelik alçakça sözler bizim kültürümüzde YOKTUR. Şiddetle kınıyorum. 

Ben Demokrasi, Adalet ve toplumsal huzurun ne kadar önemli olduğunu yaşayarak gördüm. 

Türkiye diktatörlüğü, demokrasiye hançerleri, her türlü adaletsizliği en çok CHP ile yaşamıştır. Herkes demokrasi ve adaletten bahsedebilir. Ama CHP kadroları zihniyet ve yöneticileri bahsedemez. 

Unutmayalım sözde Cumhuriyet mitingleri, gezi olaylarında da darbe çağrıları yapıldı. Ordu göreve davet edildi. CHP 1950’den itibaren 75 yıldır millet iradesi ve demokratik yöntemlerle bir türlü tek başına iktidar olamadı. Sürekli askeri ve bürokratik oligarşi ile millet iradesine müdahale etti. CHP önce kendisi demokrasi ve adalet konusunda güven vermek zorundadır.

Benim tarafım Devletim, milletim, demokrasi, adalet ve toplumsal huzurdur. 

50 yıl yaşayarak gördüm ki: Herkes her şeye kendi tarafından ve tarafının çıkarlarına göre bakıyor. Demokrasi ve Adalet değil çıkar anlayışı işliyor. Bu değişmelidir. 

Türk milleti hangi siyasi partinin mensubu olursa olsun, herkes için Demokrasi ve adalet talep etmeli. Partisinin yanlışlarına itiraz edebilmelidir. Provokasyonlara karşı uyanık olmalıdır. Benim hırsızım iyi seninki kötü dememeli. Hiçbir hırsıza göz yummamalıdır. Tutulmayan vaatlerden hesap sormalıdır Devletine ve milletine her zaman sahip çıkmalıdır. Toplumsal huzur, birlik ve beraberliği her şeyden çok önem vermeli, mezhepsel, etnik ve her türlü ayrışmayı reddetmelidir. Cumhuriyetimiz ve değerlerine sahip çıkmalı. Okumalı, incelemeli ve sorgulamalıdır. Eleştiri ve öz eleştiri yapmalıdır. Mensubu oldukları partilerde parti içi demokrasiyi hakim kılmalı. Yerel yönetimlerin açık şeffaf ve hesap verebilir olmalarını sağlamalıdır. Bilim ve teknolojiye, aile değerlerine, insan haklarına sahip çıkmaları gerekmektedir.

İnsanımız ve gençler Mensup oldukları partilerden veya iktidarlardan daha çok demokrasi, daha adil adalet, daha iyi eğitim, daha çok yurt, daha iyi sağlık, daha iyi trafik, daha çok spor alanı, daha iyi ücret, daha iyi aylık, işsizliğin daha çok azaltılması, daha iyi yollar, daha çok otoparklar, daha çok bilim ve teknoloji, fırsat eşitliği, daha iyi konut daha güzel, temiz, yeşil, huzurlu, sosyal ve kültürel donatılı, çok daha iyi alt yapı, deprem ve doğal afetlere karşı hazırlığı olan şehirler istemelidir.

Türk ve İslam aleminin Habererk okurlarımızın mübarek Ramazan Bayramı’nı saygılarımla kutluyorum.