İYİ Parti’li Cevat Saraç sorulan iki soruya bir birinden ilginç cevaplar verdi.

Hakkında FETÖ ile irtibatı konusunda çeşitli iddialar bulunan İstanbul İYİ Parti İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun babası Orhan Kavuncu sosyal medya hesabından İYİ Parti’li Cevat Saraç’a iki soru sorduğunu açıkladı.

Soruların cevabını yayınlayan Orhan Kavuncu’nun bu çırpınışlarına anlam verilemezken, cevapların ilginçliği ise ayrı tartışma konusu oldu.

İstanbul İYİ Parti İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun babası Orhan Kavuncu’nun sosyal medya hesabın yayınladığı giriş metni şöyle:

Enver Altaylı hakkında kanaatleri: Cevat Saraç

Enver Altaylı dört yıldır tutuklu. Savunmasını yapacağı mahkeme 28 Haziran 2021’de Ankara’da olacak. Hakkında, savcılığın 42 yıl hapis cezası istemiyle, casusluk ve FETÖ terör örgütü yöneticiliği iddiaları var. Kendisi bu iddiaların dayanağı olarak gösterilen delillerin geçerli olmadığını söylüyor. Bence de bu deliller geçerli olsa bile casusluk ve FETÖ örgüt yöneticiliği için delil teşkil etmez.

Öte yandan medyada Enver Altaylı hakkında yazılanlar söylenenleri okuyoruz. Bunların çoğu yargısız infaz anlamına gelecek görüşler. Oysa iddiaların dayandırıldığı güya delillerin bir kısmı, ülkücü dünya görüşüne husumeti olan, eski Sovyetlerin dünya görüşünü benimsemiş, Rus jeopolitik uzmanı Aleksandr Dugin ile aynı görüşleri paylaşan insanların yazıp çizdikleridir. Nitekim Enver Altaylı bir savunmasında “Rus KGB’sinden gelen ve devlet kurumlarını bilgilendirdiğim bir belgeyi benimle ilgili böyle bir iddianamede bizim savcımız aleyhime delil olarak kullanıyor; Rus savcıları kullanmış olsa bana daha mantıklı gelirdi” diyor.

Az sayıda da olsa bazı arkadaşlarımız sosyal medya ortamlarında Enver Altaylı’yı savunan yazılar yazıyorlar, hakkındaki suçlamalara cevap veriyorlar. Bunlardan, Enver Altaylı ile Almanya’da birlikte çalışmış olan arkadaşlarla yaptığımız sohbetleri, yazılı hale getirerek, vicdani bir görevi yerine getirmeyi ve tarihe not düşmeyi düşündüm; sağ olsunlar onlar da kabul etti.

CEVAT SARAÇ’A SORULAN SORULAR VE CEVAPLAR İSE ŞÖYLE

Onlara iki soru yönelttim.

Gelen cevapları burada kamuoyu ile paylaşıyorum. İlk mülakatı Sayın Cevat Saraç ile yaptım. İşte sorular ve Cevat Saraç’ın cevapları:

1. SORU:

Almanya'da Enver Altaylı ile 1980’li yıllarda faaliyetleriniz oldu. Kendisini nasıl tanırsınız?

- Evet, daha önce Ülkücü Hareket içinde ismini bildiğim biri olarak, Enver Altaylı beyle, o dönemde yeni gitmiş olduğum Almanya’da, Türk-Federasyon’un (Avrupa Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu) kurulduğu 18 Haziran 1978 tarihinde, Frankfurt’ta tanışmıştım.

Türk-Federasyon’un kuruluş çalışmalarını organize eden genel koordinatör, diğer bir ifadeyle Ülkücülerin ağabeyi, gibi bir konumdaydı.

Enver Bey, 1978-1986 yılları arasında görevler yaptığım Türk-Federasyon teşkilatları içindeki herkesin tanıdığı, bildiği ve Avrupa’daki çalışmalarla ilgili olarak Milliyetçi/Ülkücü Hareket’in lideri Alparslan Türkeş’le sık görüşen ve çok yakın olan biriydi.

Hergün Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü olarak görev yaptığı dönem ve sonrasında gazetenin Frankfurt’ta temsilciliğini açmıştı!

Bu gazete temsilciliğinde, İrfan Balekoğlu ve (merhum) Ümit Karaosmanoğlu ile birlikte gazetenin yurtdışı çalışmalarını yürütmekteydi...

Enver Bey, Türk Milliyetçiliği, Ülkücülük ve gazetecilik ile ilgili çalışmaların dışında, bir ara Frankfurt’ta ticaretle iştigal etti.

Ticari konular içinde, “Binbir Çeşit” adıyla bir süpermarket işletmeciliği ve bu işin yanı sıra Türk Çarşısı olarak bilinen, Cti Bazar denilen Türk esnaflarından oluşan küçük bir AVM’de, kısa süreliğine Türkiye’den balık ithal ederek, Balık Ticareti yaptı.

Yine bir ara, modern denilecek tarzda bir Cafe işletmeciliğiyle iştigal etti.

Ve yine bir dönemde de Ekmek Fırını açtı. Fırın işinde bayağı başarılı olmuştu. Hessen bölgesinin marketlerinin ekmek ihtiyacı Enver beyin fırınından karşılanmaktaydı!

12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrası zor, çileli, sıkıntılı yıllarında, Türkiye’ye gidemediği bu dönemde ailesinin maişeti adına bu işlerle uğraşmıştı!

2. SORU:

Enver Altaylı 4 yıldır tutuklu. Tecrit şartlarında 10 metrekarelik bir yerde tutuluyor. Hakkında FETÖ örgüt yöneticiliği ve casusluk iddiaları var; 42 yıl hapis isteniyor. Enver Altaylı bu iddialara ilişkin ciddi bir delil olmadığını, gösterilen delillerin geçersiz olduğunu söylüyor. Örgüt yöneticiliği iddialarını reddediyor, casusluk iddiasına karşı "benden casus olmaz; olsa olsa Türkiye'nin casusu olur" diyor. Hakkında suçlamalar için ne düşünüyorsunuz?

Enver Altaylı !

Türk Milliyetçisi ve Ülkücüdür !

MİT mensubu olduğunu, Alparslan Türkeş’in tavassutuyla MİT’te görev aldığını ülkücüler bilirdi...

Zaten daha sonraları, İrfan Ülkü’nün hakkında yazdığı “Büyük Oyundaki Türk Enver Altaylı” ve kendisinin yazdığı “Ruzi Nazar CİA’nın Türk Ajanı” kitaplarında bu konuları ve yaptığı görevleri yeterince anlatmaktadır.

Bence Enver Altaylı’nın MİT mensubiyeti, Türk Milliyetçiliğine, ülkücülüğüne, engel olmamış, zarar vermemiştir.

Aksine MİT’i, Türkistan’ı işgal eden Sovyet Komünizmine karşı Türklüğün, Türkiye’nin savunma merkezlerinden biri olarak görmüştür, diye düşünüyorum...

Bir Sovyetolog ve bir antisovyetist olarak, erken dönemde yazdığı kitaplar; “Sovyet Yayılma Siyaseti” ve “Esir Türk İllerinde 90 gün” eserleri, Türk Milliyetçiliğine, Turancılığa, Ülkücülüğe hizmetler eden Enver Altaylı’nın fikrini ve zikrini ortaya koyan en önemli eserlerdir...

Tanıdığım ve hakkında düşüncelerimi yazdığım Enver Altaylı’yı 1990’dan bu yana görmüş değilim. 30 yılı geçti...

Tanıdığım Enver Altaylı, 1978-1986 arası, Türk Federasyon’da görevler yaptığım dönemdeki Enver Altaylı’dır.

Altaylı, 12 Eylül Darbesi öncesi, Hergün Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürlüğünü, MHP’nin genel müfettişliğini yapmış, ülkücülerin yurt dışında teşkilatlanmasında ve Türk Federasyon’un kuruluş çalışmalarında bulunmuş, hep bu minval üzere Türk Milliyetçiliği ile ilgili işlerin içinde olmuştur.

İddia edilen mektuplarla ilgili; suçlamanın, konunun artık mahkemede olması tarafını göz önüne alarak; suçsuzluğunun anlaşılacağını ve adaletin yerini bulacağını düşünüyorum!

Bu konuda diyeceğim ancak şudur;

Enver Altaylı bir Türk Milliyetçisi, Ülkücü ve Turancı olarak, bir yerin ajanlığını yapacaksa, kendi ifadesinde olduğu gibi, o yer; Türkiye’nin ajanlığı olur.

Zaten öyle olduğunu da söyleyip yazmıştır.

- Gelelim, işin başka bir boyutu olan Kavuncu ve Altaylı ailelerine;

Bu iki aile de Türkistan’da Sovyet Komünizminin baskı, zulüm ve işkencelerinden, Türkiye’ye Albayrak altına sığınan ailelerdir.

Bu ailelerin, Sovyet-Komünizminin insanlık dışı ve de Türk düşmanlığı uygulamaları altında yaşadıkları zulümlerden dolayı, Türkiye’deki nesilleri, tabii olarak, Türk Milliyetçisi ve ülkücüdürler...

Sonuç olarak; Enver Altaylı, birilerimizin şahitliğine ihtiyaç duymayacak kadar, Ülkücülüğe ve Türk Milliyetçiliğine, MHP’ye ve de lideri Başbuğ Alparslan Türkeş’e ve davasına, herkese nasip olmayacak kadar hizmetler etmiştir.

Sovyet Rusya’sı döneminin adeta soykırım denilebilecek zulüm dönemini, gerek aile olarak, gerekse de, şahsen yaşayanların, Komünizme karşı ve de Türk milliyetçisi olmasından başka seçeneği ve düşüncesi olamazdı.

Çünkü Sovyetler, Türk ellerini işgal etmiş, Türkleri sürgünlere, ölümlere göndermiş, işkenceler ve katliamlar yapmıştır. En azından, Rus menfaatleri doğrultusunda, sürekli istismar etmiş, sömürmüş ve kullanmışlardır.

Bunu da en iyi biz ülkücüler biliriz. Enver Altaylı’nın da, bir antikomünist ve antisovyetist olarak MİT mensubiyeti, Ülkücülüğüne engel olmamıştır.

Bir diğer ifade ile Enver Bey, tanıyanlarının bileceği gibi, MİTÇİ olduğu için Ülkücü değil, antisovyetist bir Türk Milliyetçisi ve Ülkücü olduğu için, MİTÇİ olmuş ve bu çerçevede görevler yapmıştır diye düşünüyorum...

Söz konusu mektuplardaki suçlamaları fırsat olarak görenlerin, sosyal medyada Enver Altaylı’ya saldıranların esas gayelerinin; Onun üzerinden Türk Milliyetçiliğine, Ülkücülüğe, Turancılığa ve Türkeş imajına saldırmaktan, bu değerlerimizi ideolojik bir husumetle hırpalamak istemekten başka bir hesapları yoktur...

Türk Milliyetçiliğini içi boşaltılmış ulusalcı-aydınlıkçı jargon, ideoloji ve siyasetlerle boğmak, suçlamak isteyen art ve kötü niyetliler ve onların ağzıyla konuşan gaflet içindeki bir kısım zevat, bu durumu, Enver beye, dolayısıyla Türk Milliyetçiliğine, kara çalmanın bir fırsatı olarak görmektedirler.

Velhasıl, kendisini uzun zamandır görmüş olmasam bile, eskiden tanıyan ve ülkücülüğünü ve bu konudaki heyecanını ve çalışmalarını bilen biri olarak, bu ileri yaşında, eziyete dönen, tutukluluğunun daha fazla devam ettirilmeyerek, “Allah kurtarsın” dualarımla, Enver beyin temize çıkmasını ve adaletin yerini bulmasını temenni ettiğimi ifade ediyorum...

Böyle düşünüyor ve böyle olduğuna inanıyorum...

Cevat Saraç