Biliyorduk ki teveccüh çok olacaktı ve artık bu yaşta, ayakta durmak zordu bizim için. Erken gittik salona.

*

Heyecanlı "hayır" sahipleri içeriye dolmuştu bile. Sonra polis, girişte yaptığı aramayı beğenmemiş, salonu tekrar boşalttı. Kapıda beklettiler bizi. Onların beklediği gibi sinirler gerildi, ama o gençlik çağımız değildi, sabrettik tekrar tekrar aranarak içeriye girdik, bir yer bulup oturduk.

*

Biz oturduk,ama arkadan gelenler ayakta kaldı. Tanıdığımız eski milletvekilleri bile ayaktaydı. Ayaktakiler de şanslıydı, içerideydiler. İçeridekilerin bir kaç misli arkadaşımız dışarıda kaldı, ama sonuna kadar gitmediler, saatlerce beklediler. Hava güneşliydi, insanları mutlu gördüm. Program bittiğinde de dışarıdaki kalabalık ve muhabbet ortamı devam ediyordu.

*

Dikkat ettim, gençlik bizim zamanımızdaki kadar çok değil, yine biz, o seksenli yılların yaşlanmış civanları baskın. Sağımızda solumuzda, bir saatlik bir programda, sadece "hayır" deyip geriye dönmek için, ülkenin ta uzak köşelerinden kalkmış gelmiş, yaşı altmışı geçmiş insanlar var.

*

Neden?

*

Çünkü, Bahçeli'nin yirmi yıllık verimsizliği, heyecanlı bir gençlik yetişmesine engel olmuştu. Çocuklarımızı bu etkinliklere götüremiyoruz. Bizim içimizdeki duygular, onlarda yok.

*

Salonda slogan da heyecan da umut da vardı, ama. Hele bütün adayların bir arada, orada olması çok güzeldi. Bizden uzaklaşmış,kızdığımız bazı eskiler de aramızda bir nostaljiydi. Toparlanmaya ihtiyaç var, elbette gelsinler.

*

Şimdi milliyetçi hareket, bu referandumun verdiği enerjiyle, yanlış adamdan uzaklaşıp bir yerde toplanıyor. Bu umut verici.

*

Akranlarımız, bu davanın çilekeşleri, yaşları gereği artık birer ikişer, bu dünyadan göçüp gidiyor. Tek arzumuz vardı bizim: Dünya Türklüğünün tasada, kıvançta bir arada olduğu günleri görmek.

*

Bunun dünyadaki öncü gücü Türkiye'ydi, Türkiye'de ülkücülerdi. Türkiye'yi böyle bir yola sokmanın tek çözümü var, o da ülkücülerin iktidar olmasıydı. Bunu bilerek ömrümüzü bu yolda bitirdik. Bugün hala olmadı, ama vazgeçmedik.

*

Şimdi yeni bir ışık yaktık Ankara'dan. Bu ışığa her ülkücü bir çakmak çaktığında, gök yüzüne yükselen, alev rengi bir bayrak olacak o ışığımız.

*

Bu işareti, o gün aldık. Coşkun bir deniz gibiydi yaşlı kurtlar. Güzel günleri, hala umutla bekleyen heyecanlı bozkurtlar.