16 yıllık AKP döneminde Cumhuriyetimizin kazanımı olan pek çok şirket, tesis, maden satıldı.
Elimizdekileri verdiler buna rağmen ülke olarak borcumuz gırtlağımıza dayandı.
Yemyeşil alanlarımız elden gitti, yandaşlar beton döküp ceplerini doldursunlar diye.
Müslüman tasarruf ehlidir dedik, yöneticilerimizin kullandığı makam arabalarını hem ikiye-üçe katlandı hem de marka model olarak yükseltildi.
Her türlü başarısızlıkta “kandırılma”, “aldatılma”, “dış saldırılar” bahaneleri, kimseye bedel ödetilmeden kabul edilir oldu.
Hepimizin verdiği vergilerle ayakta duran TRT, sanki babalarının malıymış gibi muhalefete ekran kapatırken hükümete borazanlık yapa yapa partizan kanal oldu, ses çıkarılmadı.
Yüreği yaralı madenci yakınları tekmelendi, 15 yaşındaki yavrusunu teröre kurban veren anaya, “devletin” verdiği evin anahtarı miting meydanlarında sallandı, tepki gösterilmedi.
Bir grup terörist Haburdan kutsal vatan toprağına sokulup, sanki Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olmuşlar gibi açık otobüs tepelerinde tur attırıldı, bir diğer gruba lahmacun ısmarlandı, hesabı sorulmadı.
“Hain”, “terörist”, “alçak” gibi tehlikeli kelimeler günlük hayatımızda basitçe kullanır hale geldi, engellenemedi.
Hukuk sistemimiz “suçtan delile” şeklinde tersine işler oldu, Hz Ömer adaleti tesis edilemedi.
Liyakat emekli edilip partiye bağlılık geçer akçe kılındı, mücadele edilmedi.
Bunlar gibi bir çok kayıptan bahsedebiliriz ama en çok neyimizi kaybettik biliyor musunuz ?
Adalet duygumuzu.
Ekonomi düzelir, döviz kurları rayına girer, faizler frenlenir, giden para tekrar kazanılır, en fazla birkaç acı reçeteye bakar.
Ama ya muhasebeleri “senin doğrun, benim doğrum” a dönüştürülen vicdanları ne yapacağız ?
Cumhurbaşkanı ve ailesinin telefonlarının dinlenilmesine kızıp Muharrem İnce’nin ses kaydında onu eleştirenler,
Meral Akşener’e utanmadan “fetöcü” deyip fetö okullarından mezun Damat Berat’a tek laf edemeyenler,
Devletin aday olmasına müsaade ettiği Demirtaş’ı ziyaret edenlere sayıp sövüp, teröristlere operasyon yaptırtmayıp Açılım sürecinde beş yüzden fazla şehit vermemize sebep olanlara, Dolmabahçe’de onlara mektup okutanlara tepki gösteremeyenler…
Bunlar ne olacak ?
Nasıl düzelecek bu vicdanlar ?
Nasıl karar verirken “senden benden” diyerek değil de “doğruluktan dürüstlükten” yana karar vermeye başlayacak ?
Kaç nesil geçecek yeniden “vicdanlı ve adaletli” bir Millete dönüşebilmemiz için ?
***
Büyük Türk Milleti kaybettiklerini geri kazanmak zorundadır.
Bunun için de en büyük fırsat 24 Haziran seçimleridir.
4000 yıllık tarihiyle bu büyük millet mührünü adaletli, vicdanlı ve doğruluktan şaşmayan emanetçilere teslim etmelidir.
Haydi Türkiye, yapabilirsin…