Türkiye’nin uzun süredir konuştuğu 24 Haziran seçimleri için geri sayım başladı. Tüm Partiler 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde beklenmedik bir sonuçla karşılaşmamak için işi sıkı tutuyor. Herkes bir takım söylemlerle elini güçlendirmeye çalışıyor.
Bu Aziz Millete Hakaret edip hırs denizinde sende boğulma?...
Genel yayın yönetmenliğini yaptığım haberkasaba'com adlı internet sitemizde 05 Nisan 2018 Cumartesi günü sabah saat:09:56 surlarında ''AKP'li Külünk,'15 Temmuz'un Siyasi Ayağı Karşı İttifaktır' hiç tereddütsüz'' başlıklı bir habere imza attık.
Yayınladığımız haber kısa sürede sosyal medyada yayıldı. Adeta yorum patlaması yaşadı. Haberin yayılmasıyla birlikte dikkati çeken bu haber sonrası hemen hemen tüm ulusal ve yerel haber kanalları da yaptığımız habere benzer haberlere yer verdi. Hatta bazı köşe yazarları da ciddi ölçüde Sayın Külünk'ü eleştiri yağmuruna tuttu. Külünk'ün söylemlerinin kabul edilebilir bir tarafının olmadığı aşikar.
Millete hizmet noktasında olanlar ve o makamlara milletin oylarıyla gelenlerin, Adalet ve tevazunun toplum için ne kadar önemli olduğunu bilmek zorunda olduğu aşikardır.
Şöyle ki; Asla zulme karşı boyun eğmemeli!
Hırs ateşini söndürmek çoğu kez oldukça zor olsa da bu ateşi kıvılcımken söndüre bilmek ve bu ateşin içimizde yanmasına izin vermemek, hiç kimse başkalarının mutsuzluğu üzerine mutluluk kuramaz.
Hz. Mevlana hatırlatıyor bize ilahı adaleti;
Elbet bir gün zalimlerin çok güvendikleri güçleri, kuvvetleri de yerle bir olur. Zulmü ile inşa ettikleri kendi kuyularıdır. Zamanı geldiğinde o kuyuda yaptıklarının cezasını çekeceklerdir.
Yine Hz. Mevlana diyor ki; Zulüm korkakların işidir.
Peki bu eleştirilerimizde yada yaptığımız haberlerimizde haksız mıyız. AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün FOX TV'de yayınlanan İlker Karagöz ile Çalar Saat haber programında kullandığı "15 Temmuz'un siyasi ayağı CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti iktidarıdır" Hiç tereddütsüz sözlerini irdelediğimde bende kendisine yönelik şunu söylemek istiyorum.
Hiç tereddütsüz söylüyorum. inançsız, adaletten uzak, vicdanlara aykırı bir söylem olmakla beraberinde ayrıca ispata gerek bir iddiadır? Adalet sitemimiz ne diyor!... İddia eden iddiasını ispatlamakla mükelleftir. İspatlayamıyorsa bu söylemler koca bir yalandan ve iftiradan ibarettir.
İşte bu yazımda “hırs”tan ve doğurduğu sonuçlardan bahsetmek istiyorum.
''Her insanın içinde var olan ve yaradılışla başlayan bir duygudur hırs. Ölçüsü kaçırılmadığı sürece itici güçtür, motivasyon kaynağıdır. Hırsı olmayan öğrenci yeterince çalışmaz. Hırsı olmayan bir politikacı iktidara gelemez. Bir iş adamında kazanma, işini büyütme hırsı yoksa gerçek anlamda büyüyemez. Hırsı olmayan sporcu ya da takım kazanabileceği bir maçı bile kaybeder. Yani hırs belli bir düzeye kadar başarının temelidir.
Bizim burada üzerinde duracağımız asıl konu hırsın ölçüsüdür. Hırsı bir motivasyon kaynağı olmaktan çıkarıp insanların mutsuzluğu üzerine kazanılmış zaferlerin peşine düşmektir asıl eleştirilmesi gereken.''
Elbette ki insanlar hırslı olacaktır. Ama bu hırs kendisini yiyip bitirecek, psikolojisini bozacak dereceye varmışsa artık bir hastalığa hele başka insanları mutsuz etme pahasına elde edilecek bir mutluluk biçimine dönüşmüşse iş daha kötü bir noktaya gitmiştir.
Bir insan karşısındakinden daha iyi olabilmek için var gücüyle mücadele etmelidir elbette. Ama bu bir diğerine zarar verecek, onu zora sokacak boyuta varırsa bir hastalığa dönüşmüş demektir.
Makamını korumak için iş arkadaşlarına çamur atan, yükselmek için hiçbir sınır tanımadan çevresindekilerin sırtına basan insanlar için hırs ciddi bir soruna dönüşmüştür.
Yıllardır yazıyoruz...
Kazanmak, zengin olmak elbette her insanın arzu ettiği bir durum. Ama bu helal, haram, meşru, gayrimeşru nasıl olursa olsun kazanmak biçimine dönüşürse insanı insanlıktan çıkarır.
Başkalarının gözyaşları üzerine mutluluk kurma çabası ruhun ciddi bir hastalığıdır bence.
Eskiler hırstan şöyle bahsederler ‘Hırs, şeytanın elindeki kement” diye bahsederler. “Şeytan bir kere insanın boynuna taktı mı bu kement’i kurtuluşu zordur.
Unutma! Zayıfları sen savunmasız sanma;
Kuran da bir ayette şöyle buyuruyor. "Sen bil fil bile olsan düşmanın senden ürküp kaçsa, ebabil kuşlarının cezası senide gelir bulur.Beden ile yapılan iyi bir işten kalbe bir nur ulaşır.
O nur saadet tohumudur.
Yapılan her kötü işten kalbe bir zulüm iner, O zulmet şekavettin ( Bedbahtlığın ) tohumudur. Kadere teslim ol ki selametle kalasın.
Makam sahibi olanlar ön yargıdan ve Kibirden uzak durmalı"
Adalet ve tevazu sahibi olması gerekenlerin hiddetlenip, yetki ve görevlerinin dışında hareket edip, İnsanları hakir görmeleri makamının verdiği cesaretle ' İnsanlara Önyargılı ve Kibirli bir şekilde kendini beğenmiş tavılar takınmaları asla kabul edilemez.