Demokrasilerde, seçimler en önemli unsurdur. İyi yönetenlere halk yol verir. Memnun olmadıklarına, iyi yönetildiğine inanmadıkları siyasilere ve siyasi partilere de yol verir, gönderir.

AKP ve Sn. Erdoğan, bu gerekçelerle, bu asil milletin teveccühü ile iktidar oldu.

Defalarca Erdoğan ve AKP’ye muhalefet edenlere de “Soğan ekmek yeriz Reizi yedirmeyiz” diye yanıt verdi, yanında olduğunu belirtti ve bu teveccühünü de sandıkta defalarca gösterdi.

Halkın, kirasını ödeyemediği, elektrik ve su faturalarından ödünün koptuğu, kahvelere giremediği, lokanta da yemek yiyemediği, arabasına binemediği bir dönemde; Sn. Erdoğan’a sessiz ve bi taraf durmakta.

Neden diye sorulması ve nedeninin; AKP ve Sn. Erdoğan tarafından sorgulanması gerekmez mi?

Demokrasinin ve hukuk devletinin gereği, yasalara uymak ve çıkacak kararlara saygı duymaktır.

Türkiye, ne yazık ki yıllardır TÜİK’in ve yargının tarafsızlığına güven duymamakta, hukukun siyasallaştığı hukukçular ve muhalefet tarafından dile getirilmekte.

Sn. Erdoğan ve Cumhur ittifakının getirdiği, iki kez cumhurbaşkanı seçilir emredici kararına rağmen, üç kez cumhurbaşkanı olmuştur.

Ete, ota, akaryakıta, ilaca, hastaneye ulaşılmadığı, mülakat rezilliği ile gençlerin haklarının yenildiği, kiraların ödenemediği, asgari ücret ve emekli aylığının gülünç hale geldiği bir dönemde, Sn. Erdoğan’ın bir kez daha koltuk demesi, neyin ısrarıdır?

Yapamayanlar gider.

Yapacaklarına inandığına bu asil halk, bir yol verir, iktidara davet eder.

23 yılda Türk Lirası’nın ve Türk ekonomisinin durumu ortada.

Bulgar Leva’sı, Gürcistan Lari’si bile TL’yi son sürat sollamışken, ülkenin en büyük parası 200 TL, bir kg küflü peynir alamazken, yumurtanın tanesi 8-9 lira olmuşken, ev kiraları emekli maaşının ve asgari ücretin üstünde giderken bu halk, size neden güvensin ve niçin bir kez daha evet desin?

Demokrasinin gereği yapılsın, seçim kararı alınsın. Siz nasıl ki, sizden öncekilerin yapamadığı için; yapsın ümidiyle sizi seçti ise birilerini de seçsin. Bu, sizin AKP’de neden olmasın?

Ne yazık ki, Sn. M. Şimşek’in, enflasyonu düşüreceğim, alım gücünü artıracağım diye acı bir ekonomik reçete uyguladığı bir süreçte, bu yapılanlar neyin nesidir? Enflasyon tahminleri tutacak mı, faiz düşecek mi, sizin bel bağladığınız NAS ne olacak?

Bu asil halkı, böyle koltuk endişeleriyle, germenin, ekonomiyi sarsmanın, halkı sokağa dökmenin kime ne yararı oldu? Attığınız taşlar, ürküttüğünüz kurbağalara değdi mi? Bu asil halkı, neden iki günde %30 daha fakirleştirdiniz?

Türk hukukunun, Türk eğitim sisteminin, Türk Üniversitelerinin itibarı sizleri hiç mi ilgilendirmiyor?

Türk siyasetçilerinde, koltukta ölme arzusu nereden geliyor?

Seçilen birinin koltukta ölmesi şart mı?

Onun için diyorum ki, şartsız, şurtsuz, amasız, fakatsız her makam en fazla 2 dönemle (Yazı ile: İKİ DÖNEM) sınırlandırılsın.

Rahmetli Erbakan’da, Türkeş’te, Ecevit’te koltuklarında öldüler. Sırada Sn. Erdoğan ile Bahçeli mi var?

1999’dan beri MHP’nin başında olan Sn. Bahçeli, MHP’ye ne kazandırdı, ülkücü kadroları ve ülkücü görüşü devlet kademelerine mi taşıdı?

Gelişmiş, demokrasiyi özümsemiş, hukuka saygıyı ilke edinmiş ülkelerde, istenmeyenler gider, yenileri gelir. Gidenler de gelenlere huzurla görevi devrederler.

Bizim siyasetçiler, halkın bir numaralı sorunu olan ekonomiyi, gıdaya ulaşamamayı neden konuşmazlar da sen şöylesin, ben böyleyim kayıkçı kavgası yaparlar?

Bir cumhuriyet öğretmeni olarak değişim istiyorum.

Bunun yolu da seçimdir, sandıktır.

Ülkeyi germeyi bırakın, Anayasal ve hukuk içinde gerekeni yapın. Ölünceye kadar da koltukta kalma sevdasından da vaz geçin.

BU millet asildir, seçilmiştir, özeldir. Aklı selimdir, neyi ne zaman nasıl yapacağını çok iyi bilir.

Esen kalınız.

Eğitimci-Yazar.