Mart ayında doğa canlanır, kuruyan yaprakların yerine yeni tomurcuklar çiçekler açar, nevruz çiçeği baharın müjdecisi olarak yüreğimizi kıpır kıpır eder.
Yıl 9 Mart 1979’du, Kahramanmaraş, Sivas, Çorum olayları derken Adıyaman ilimizi de karıştırılacağı söylentileri ortalıkta dolaşıyordu.
Gazeteci-Yazar Sami Nakipoğlu Ülkü Ocaklarında bir toplantı düzenleyerek vatandaşları uyardı "Yasadışı Sol örgütler 10 Mart günü tütün Fiatları bahanesiyle protesto yürüyüşü düzenleyecekler maksat Adıyaman’ı karıştırmak, olay çıkarmaya çalışacaklar, evinizden çıkmayın yalnız dolaşmayın" diye telkinde bulundu.
Bu toplantı Sami Nakipoğlu’nun gençlerle son veda konuşmasıydı.
Eskisaray Camisi yanında Ülkü Ocaklarından Sami abiyle vedalaştık ayrıldık, Sami bey eve gitti; derken kısa bir müddet sonra matbaada çalışanlarının maaşını vermeyi unuttuğunu düşünerek evden çıkıyor, işçilerin maaşını ödüyor akşam saati evine dönüyor ve kapısının önünde terör örgütü elebaşısı örgüt üyeleriyle kurdukları pusuyla Sami Nakipoğlu’nu şehit ettiler.
Adıyaman çok büyük değerini 9 Mart 1979 akşamı kaybetti..
Aradan 42 yıl geçmesine rağmen Sami Nakipoğlu düzeyinde entelektüel hala çıkmadı. 39 yaşında fevkalade bilgiliydi, dini ve milli eserlerin yanı sıra, doğu-batı klasiklerini de iyi okumuştu.
Davudi bir sesi vardı, fevkalade şiir okur ve dinleyenleri mest ederdi. Onun anlattığı tarihi olayları sanki dizi filimde izliyormuş gibi kafanıza nakşederdiniz.
Deli cesareti vardı, haklı olduğu konuda ortaya atılırdı. Herkese saygılı davranır kendinden küçüklere ceketini ilikler buyur ederdi.
Çok yardımseverdi, burs verir, yardıma muhtaç kimselere koşar, zayıf malul insanların yardımına koşar, okula gitmeyen çocukların elinden tutar gider kayıt ettirir, velisi olur okuturdu.
Devlet adamlarına zayıfları ezdirmez önlerine düşer sorunlarını çözerdi. Memleketin sorunlarını en cesur şekilde dile getirirdi.
Adıyaman basınında Sami Nakipoğlu – Ali Deniz rekabeti gazete köşelerinde gündem olur, habercilikle Gazetecilik mesleğine memlekette bir vizyon kazandırmıştı.
Rahmetlerinin şehit edilmesiyle sadece Adıyaman değil, Adıyaman basını da çok şey kaybetti, basın yetim kaldı. Nakipoğlu’ndan sonra basın uzun süre sessizliğe büründü.
Seksenli yılların sonunda başladığım gazetecilik mesleğinde Sami Nakipoğlu’nun yerini dolduramadık, siyaseten onun misyonuna sahip çıkacak olanlarda onun büyüklüğünün altında ezilip kaldılar.
25 Mart 2009 ‘da şüpheli bir helikopter kazasında şehit olan Muhsin Yazıcıoğlu ’da Rahmetli Sami Nakipoğlu’ndan sonra yüreğimizi Mart ayında yakan bir olay olarak içerimizi sızlatıyor.
Türkiye aradan geçen bunca yıla rağmen siyasi hayatımızda Muhsin Yazıcıoğlu kadar dürüst, namuslu, Naif, tutarlı bir siyasi lider çıkaramadı.
41 yıldır Adıyaman’da Sami Nakipoğlu kadar cesur, yürekli, şair, edip, milliyetçi, entelektüel bir siyasetçi ve gazeteci çıkaramadı. Bu isimler dünya ya 100 yılda bir gelip giden insanlardı. Onlarla tanışmış olmak, yol arkadaşı olma şerefine erişmiş biri olarak ölüm yıl dönümlerinde "mekânları cennet olsun, ruhları şad olsun" diyorum.