CHP açısından seçim giderek Ak Parti ile mücadeleden iç mücadeleye doğru kayıyor. Özgür Özel, İmamoğlu’nu en az on beş yıldır tanıyor. Bedelli askerlik yaptığını bilmemesi mümkün mü? 650 000 genç paralı askerlik yapmış. Bir milyona yakın genç paralı askerlik yapmayı planlıyor. Aileleriyle birlikte 7-8 milyonluk bir kitleden bahsediyoruz. (Bu kitlenin yaklaşık %35’i İstanbul’da oy kullanıyor.)
Bir genel başkan bedelli askerlikle ilgili bir gündem yokken yani durup dururken ‘’Türkiye’yi sevenlerden oy istiyoruz. Paralı askerliğe kaçanlardan değil.’’ der mi? Bu cümlenin anlamı, ‘’Paralı askerlik yapanlar, yani İmamoğlu ülkeyi sevmiyor.’’ değil mi? Bu beyanat yine gündemde olmayan bir bilgiye daha ulaşmamıza yol açtı. Murat Kurum askerliğini, Şırnak’ta ve on sekiz ay komando olarak yapmış. Hem de gönüllü olarak. Çok sayıda operasyona katılmış.
Peki dört dönemdir milletvekili olan, son dönemde meclis grup başkanvekili seçilen Burcu Hanım ‘’Başkan seçildiğimde belediyenin kapısı Dem Partisi dışında tüm partilere açık olacak.’’ cümlesini, bu cümlenin anlamını, nereye gideceğini düşünmeden mi kurdu? Bu cümlenin Dem Partilileri rahatsız edeceğini ve başta İstanbul olmak üzere metropollerde oy kaybına yol açacağını düşünemedi mi?
Burcu Hanımın bu cümleyi söylemesiyle başlayan kriz çok kötü yönetildi. Özgür Bey, olayı dil sürçmesi diyerek kapatmaya çalıştı. Burcu Hanım ‘’Dilim sürçmedi.’’ diyerek liderini yalanladı. Daha sonra ‘’Belediyeyi Dem Partililerle ve HÜDAPAR’ lılarla birlikte yönetmeyeceğim.’’ diyerek kastının Dem Partiye oy veren seçmenler ya da parti üyeleri olmadığını belirtti. Aslında bu ifadenin yeterli olması gerekirdi fakat İmamoğlu yeterli görmedi ki, Burcu Hanımı kastederek çok sert bir açıklamada bulundu. ‘’Ya kendine başka iş bulacak ya da başka parti bulacak.’’
İmamoğlu neden bunu demek ihtiyacını hissetti? Çünkü kendisi belediyeyi Demlilerle birlikte yönetecek dolayısıyla bunu normalleştirmesi ve Dem Partinin kanaat önderlerini rahatlatması lazımdı. İmamoğlu bu beyanatla yetinmedi, Demlilerle ilişkileri çok iyi olan Tunç Soyer’i görüşmelerde bulunmak üzere apar topar İstanbul’a getirdi. Bu seyahate de CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Soyer’in İzmir’deki propaganda faaliyetlerine hiç katılmadığını belirterek çok sert tepki gösterdi.
İmamoğlu 2019 yılındaki seçimleri, İyi Parti ve HDP oylarının neredeyse tamamını ve ilaveten cumhur ittifakını destekleyenlerden de oy alarak kazanabildi. Ailesinin ülkücü ve Karadenizli olması avantajıydı. 2023 yılındaki genel seçim sonuçlarına baktığımızda, ortak aday çıkaran cumhur ittifakının oy oranının %43 ve birlikte hareket eden CHP ve TİP’ in toplam oy oranının %32 olduğunu görürüz.
Ekrem Beyin oy almayı hedeflediği İyi Parti ve Dem Partinin toplam oy oranı %16. Ekrem Beyin bahse konu iki partinin oylarının tamamını alamayacağı için cumhur ittifakından da oy alması gerekiyor. Ekrem Bey bunu geçmişte başardı yine başarabilir. Fakat bu gibi gelişmeler bu hedefi başarmasını zorlaştırıyor. Burcu Hanım bu lafı etmeseydi ya da Özgür Bey bedelli askerlik konusunu gündeme getirmeseydi böyle bir yıpranma olmayacaktı
Ekrem Bey verdiği beyanatla ve Tunç Beyin gayretleriyle Dem Partililerin kırgınlığını belki giderebilir. Fakat ya Dem Partinin bu kadar etkili olmasından rahatsız olan seçmenler? Onların oyu oy değil mi? İyi Partili olup Ekrem Beye oy vermeyi düşünenler partilerine geri dönemez mi? Buğra Bey milliyetçi vatansever bir isim. Ya da ülkücüler Azmi Beye yönelemez mi? Milliyetçi seçmenler bedelli askerlik yapan birine mi daha rahat oy verir yoksa gönüllü olarak Şırnak’a giden ve komando olarak 18 ay askerlik yapan birine mi?
Krizler bununla sınırlı kalmadı. 11 Mart’ta Ekrem Beyin baş danışmanı Fatih Keleş’i CHP’ye bina almak için balya balya para öderken gösteren kayıtlar sosyal medyaya düşürüldü. Kayıtları vergi kaçırmak için parayı elden alan mülk sahibi sızdırmayacağına göre CHP içinden birileri sızdırdı. En az bunlar kadar önemli olan ama gündeme getireceğimiz açıdan dikkat çekmeyen bir gelişme de Mansur Yavaş’ın son kez belediye başkanlığına aday olduğunu açıklamasından sonra yakınlarının ‘’Mansur Yavaş 2028 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin doğal adayıdır.’’ yorumları oldu.
Bu açıklamaya ve yorumlara kadar CHP’nin cumhurbaşkanı adayının İmamoğlu olacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Bu gelişmeyle İmamoğlu’nun güçlü bir rakibi olduğu ortaya çıktı. Ülkücü bir cumhurbaşkanı bütün ülkücülerin hayalidir. Peki sizce İmamoğlu seçimleri kazanırsa mı güçlü olur kaybederse mi? Yavaş, ülkücülere üstü kapalı olarak ve çok dikkatli bir yöntemle şu mesajı verdi: ‘’Cumhurbaşkanlığına talibim.
Ekrem Bey seçimleri kaybederse önüm açılır.’’ Seçim gününe kadar Ekrem Bey, parti içinden darbe almaya ve bu darbelere yanlış karşılıklar vererek zayıflamaya devam edecek gibi gözüküyor. Yazıyı bağlamıştım ki, internet sitelerine Özgür Beyin ‘’Alevi yurttaşlardan aldığım alkışı Sünni yurttaşlardan alamıyorum. Alevilerin coşkusu her zaman Sünni seçmenden fazla.’’ sözleri düştü. Özgür Bey potlarına bir yenisini ekleyerek, kaş yapayım derken göz çıkardı. Ha gayret….