Afrin operasyonunda üç haftayı tamamladık. askerimiz emin adımlarla hedefine doğru ilerliyor. Günümüzde kolay savaş veya operasyon yoktur. Ordularla örgütler arasında silah farkı kalmadı. Ordular neye sahipse örgütler de ona sahip. Yavaş ilerleyişin temkin ve tedbirden kaynaklandığını görmeyen bazıları bunu bir zaaf olarak takdim etmeye çalışıyor. Ordumuza güvenelim. İktidarla problemlerimiz olabilir, demokrasiden,adaletten uzaklaşma yönündeki gidişat bizi rahatsız edebilir. İç ve dış politikada farklı tasavvurlarımız da olabilir. Ama asker yola çıktıktan sonra artık tek tarafımız vardır, o da ordumuzun, askerimizin yanıdır.
İLKER BAŞBUĞ
Başbuğ, Afrin operasyonu ile ilgili endişelerini dile getirince eleştirilerin hedefi oldu. Yapıcı,yol gösterici her eleştiriyi dikkate almak gerekir. Konuşan herhangi bir kişi değil, bu işleri en iyi bilmesi gereken bir mevkide görev yapmış biri. Yani bu konuyla ilgili konuşması gereken bir kaç kişiden biri. Başbuğ, bu konuların siyasallaştırılmaması gerektiğini söylüyor. Bunda gocunacak ne var? Tepki gösterenler aslında zımnen siyasallaştırılması gerektiğini söylemiş oluyorlar? Bu ülkenin eski Genel Kurmay Başkanını Kurtuluş Tayiz gibi PKK sabıkalı birilerinin kalemine dolamak utanılacak bir durum. Eski Genel Kurmay başkanı bu eski PKK'lı kadar ülkesini sevmiyor değil mi?
Bu lüzumsuz hassasiyet faydalı fikirlerin önünü kesmekten başka işe yaramaz. Bu tip alınganlıkları bir tarafa bırakıp faydalı her fikre sonuna kadar kapıları açmalı, hatta yüreklendirmeliyiz. Unutmayalım ki çektiğimiz sıkıntıların çoğu bu düşünce tekelciliğinden kaynaklanıyor. Bırakalım herkes konuşsun, içlerinden doğru bulduklarımızdan yararlanalım.
SAVAŞ VE SİYASET
Savaşın, siyasetin bir başka biçimi olduğunu söylerler. Elbette her savaşın varmak istediği siyasi hedefler de vardır. Ve bunların çoğu dış politika ile ilgilidir. Hiç bir savaş iç politikaya dönük hedefler için yapılmaz.Ancak her dönem savaşın siyasi rantını yemek isteyenler olmuştur.Bu anlamda savaşın siyasallaştırılması en çok onun kutsiyetine zarar verir.Arkasındaki toplumsal desteği zayıflatır. Savaş iç siyasetin asansörü değildir, olmamalıdır. İktidara düşen, Afrin operasyonuna bu ölçüler içinde yaklaşmak,muhalefeti iten,uzaklaştıran davranışlardan sakınmaktır. AKP'li bir milletvekili Kılıçdaroğlu'na rağmen Afrin operasyonunu yaptık diyor. Bu sözün arkasındaki mantığı uzun uzun izaha gerek var mı? Kılıçdaroğlu'nun Afrin operasyonuna verdiği destekten bile rahatsızlık duyan savaşın rantını düşünen hastalıklı bir yaklaşım. Hangi ülkenin siyasetçisi savaşı bile ayrışma aracı olarak kullanır. Milli meselelerde kavga edilmez, el ele verilir. Yazık ki böyle bir siyasi iklimin çok uzağındayız.
SABIR VE BİRLİK ZAMANI
Düne kadar AKP'ye alternatif olabilecek bir parti yoktu. Bugün var; İYİ parti. Anketler, sokağın nabzı,basına yansıyanlar- yansımayanlar mayanın tuttuğunu, bütün meselenin akıllı,dikkatli bir siyaset izlemek olduğunu gösteriyor. Türkiye çok ciddi bir süreçten geçiyor. Yaşadığımız tüm sıkıntılar son yıllarda yapılan politik hataların bir neticesi. Tehdit o kadar büyük ki, -geçmişin hastalıklarını -buraya taşımak isteyenlerle hesaplaşmak bugünün önceliği değil. Önce bu badireden kurtulmak gerek. Sonra da siyaseti hastalıklarına endeksleyenlerden. Soru şu olmalıdır, önce Türkiye'yi bu hale getirenler mi, yoksa daha hala davayı,ülkücülüğü,siyaseti kendi nefsinden ibaret görenlerden mi kurtulmalıyız. Cevap belli, onun için az sabır, herkes her şeyi görüyor....