Sanki öncelikli sorunumuz karar vermektedir.
Millet olarak yaşamaya, geleceği birlikte kurmaya ve hazırlamaya karar verebilirsek iyi bir başlangıç yapabiliriz.
Aslında 100 yıl önce istiklalimizi kazanan ve bu vatanı bize armağan eden kadro iyi bir başlangıç yapmıştı. Ümmet den milletleşmeye, orta çağda kalmaktan çağdaşlığa, kişiye kulluktan birey olmaya, adı belirsiz olmaktan Türk adını almaya başlangıç yapmış, çağın önünde uygulamalarla önemli bir çıkış yapmışlardı.
Sonra gelenler, emperyalist işbirlikçileri, eyyamcılar, menfaatçiler, satılmışlar, kalbinde millet mensubiyeti olmayanlar, güzel başlayan ve devam edebilen sosyal siyasal ekonomik yaşamı sulandırmış ülkemizi sömürgecilerin emrine vermiştir.
Şimdiki zamanlarda ne yapmalı?
Her Türk kendisini Atatürk yerine koymalı “Bu günlerde Atatürk yaşasaydı ne yapardı?” yı düşünmeli.
Çağımıza uygun projeksiyonları tespit etmeli, düşünmeli, konuşmalı, yazmalı ve projeksiyonlaştırmalıdır.
Ülkemizin üzerinde hesapları olan emperyalistler, mutlaka ülkemizi yönetecek iktidarları tanzim ediyor ve belirliyor. Bu durumu zaman zaman ifşa şeklinde görebiliyoruz. Kötü olan son yıllarda muhalefeti de organize ettikleridir.
Bir zamandır ülkemizin muhalefet siyasetinde de emperyalist işbirlikçiliği net olarak görülüyor.
PKK ekseninde siyaset yapan HDP tüm önemli siyasi kararlarını davranışlarını bir güdüm içinde almakta bu durumunu kendi kitlesine de anlatmakta güçlük çekmektedir.
Diğer kitle partisi diye bildiğimiz muhalefet partilerinde de, partilerin önemli karar mekanizmaları şaibeli ya Soros vakıflarının temsilcileri yada terör örgütleri ile iltisaklı yada devşirme kişilikleri ile bilinen insanlara teslim edilmiştir.
Bir oyun kurgusu ki kim başrole çıkıyorsa veya ihtimaldeyse, bir irtibatı ve iltisakî görülüyor.
Eskiden çok bilinmezdi bu iğrenç ilişkiler.
Bilgiye ulaşım kolaylaşınca yüzlerdeki maskeler çabuk indiriliyor.
Bir partinin bir yöneticisi ile bir Türk devletinin düşmanı örgütü google’a yazınca bilinebilen yazılabilen tüm bilgiler önümüze dökülüyor. Zaten gerisini de siz tahmin edebiliyorsunuz.
Japon mucizesi derler, arkasında bir neslin kendinden sonraki nesiller için fedakârlık yapmaya başlamasıdır aslında ve temelinde Japon milliyetçiliği vardır. Tıpkı vatanımızı kurtaran devletimizi kuran nesil gibi.
Fedakârlık yapmadan olmayacak.
Tabii ki hayatta bireysel olmanın önemi var. Her insanın ihtiyaçları var. Ve gerek kendisi gerekse efradı için dünyevi mücadele vermesi gerekir.
Birey olarak mensubiyetlerimizin bizden istediği en azından gelecek için biraz ilgidir biraz düşünce biraz da davranıştı.
Fazlaya gerek yok, devşirmelerin yüzlerine dikkatle bakarsak onları tanırız ve bertaraf ederiz zaten.