1970-1980 arası Türkiye büyük bir anarşi, terör, tedhiş hareketleri içindeydi.
Hepsi genç olan 10 bin insanımız hayatını kaybetti.
On binlerce insanımız yaralandı, istikbalinden oldu. Yıllarca cezaevlerinde çürüyenler oldu
100’e yakın gencimiz idam edildi.
Türkiye 1980’e geldiğinde ekonomik olarak bitmiş , halkı enflasyon ve fakirlik altında ezilen bir ülke idi.
Türkiye bu çalkantıları yaşarken 1977-1980 arasını sıkıyönetimde geçirdi .
Yetmedi 12 Eylül 1980 de darbe yapıldı Türk milletinin üstünden silindir gibi geçti.
12 Eylül sabaha karşı ABD’nin Ankara büyükelçisi Washington’a “Bizim çocuklar başardı” diye mesaj gönderdi.
12 Eylül 1980 darbesinin baş aktörlerinden Org. Bedrettin Demirel’e sorarlar: “Paşam Türkiye bu anarşi ve terör ortamından daha önce askeri güçle kurtulamaz mıydı?”
Org. Demirel “Ortamın olgunlaşmasını bekledik…”
PKK 45 yıldır Türk milletini kalleşçe katlediyor.
Kanlımızdır.
2000’lerin başında PKK’nın kolu kanadı kırılmış. Türkiye’de eylem yapamaz hale getirilmişti.
Ak Parti iktidara geldikten sonra bitmiş PKK yeniden palazlandı.
Bölgesel bir güç oldu.
Türkiye’de yüzlerce terör eylemi yaptı. Bebeklerimizi, Askerlerimizi, Polislerimizi, öğretmenlerimizi, sivillerimizi katletti. (Şehitlerimizin acılarını içimizde yaşıyoruz, gazilerimiz baş tacımızdır)
Tabii Türk milletinin karşısında mutlak bir mağlubiyete uğrayacaktı.
Bu günlerde PKK’nın bebek katili başı silah bırakacaklarını söyledi .
Türkiye iktidarının da bu işin organizatörü olarak gösterilmek istendiği de görülüyor.
Madem PKK bir TBMM gurup konuşması sonucunda silah bırakacaktı, o grup konuşması daha önce neden yapılmadı.
12 Eylül’de beklendiği gibi bir “Ortam olgunlaşması” mı beklendi?
Birkaç sene sonra ABD Ankara büyükelçisinin bu süreç içinde bir raporunu bir gazeteci ortaya çıkaracak mı?
Bizim yazmadığımız bir romanı okuyoruz galiba…