Günümüz Türkiye'sinde ''Güzelim SİYASET'' Ne hale geldi?
Maalesef, ’Oyunlar kurmak, aldanmak, aldatılmak, günümüzün vazgeçilmezleri ve modası olmuş gibi görülse de aslında günümüz de en önemli şeyin ‘’RANT’’ olduğu hep birlikte gözlemleniyoruz.
Yine Güzel Sözlerle, tutarsız hareketlerle yapılan bir safsatalar başlayacak!
Değerli okurlarım, Yazıma bir Ülkücü büyüğümüzün sözleriyle ve güzel bir şiiriyle başlamak istiyorum.
Zulüm ortak olunacak bir servet,
Vefa unutulması gereken bir nimet,
Merhamet çöpe atılması gereken bir kıymet,
Sarılmak kavuşmak istenmeyen bir hasret,
Hainlerde aranır olursa keramet,
Harama karşı kaybolmuşsa dirayet,
Nasihatler dinlenmiyor etmiyorsa kifayet,
Kaybolan değerler çoğalmışsa aramayalım selamet. (M.B.L)
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başlamasıyla birlikte adı İTTİFAK olan bir söylemi gündemimize hepimiz aldık.
Peki bu İttifak’ın bize getirdikleri ve bizlerden götürdükleri nelerdir!
Hep birlikte bir irdeleyelim ve analiz edelim.
1-Siyasi bakış açımızı bizden aldı.
2-Dava ile bağımızı kopardı.
3-İnanılmaz derecede güvensizlik ve huzursuzluk ortamını yarattı.
4-En önemlisi ’de Partilere ve Liderlere olan inancımızı yok etti.
Burada asıl konuşulması gereken mesele VAADLER, bizlere söylenen ve verilen sözler, bunların yerine getirilip getirilmediği ama bunları dile getiren konuşan neredeyse 5 parmağı geçmez desek yeridir.
Seçim Vaatleri bir bir değişen gündem ve siyasi söylemlerle kaybolup gidiyor, TUTARSIZ bir siyaset anlayışı her geçen gün daha da güçlenerek bizlerin önüne sürülüyor.
Emeklilikte yaşa takılanları hatırlatmak istemiyorum bile, Biliyormuşsunuz en acısı da Umutları olanların umutlarını yıkıyorlar.
İşte onlardan bir tanesi’de Ceza evlerinde yaşayan Kader Mahkumları ve onların aileleri, Umutları kaybolanların en başında yerini almış durumda, Sormak istiyorum bu insanların umutları ne zaman yeşerecek?
Bir büyüğümüzün birkaç kelime ile özetlemeye çalıştığı, diğer bir büyüğümüzünse o satırları kaleme aldığı, benimde aynı duygu ve düşüncelerle bu duygu ve düşüncelere ortak olduğum ve katkı sağladığım ortak bir çalışmayı bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Çocuklarımız ve Af
Yine seçimler geliyor.
Her zamanki gördüğümüz tablo hiç değişmeyecek.
Türkiye’deki siyasi liderler, seçilmek üzere yola çıkan adaylar her birinin kucağında bir çocuk, yüzlerinde en şirin ifadeler, gazetelerde boy boy fotoğraflarını göreceğiz.
Tüm kalbimle siyasetçilerin çocuk sevgisine inanmak istiyorum lakin icraatlarında samimiyet göremiyorum.
Geçtiğimiz günlerde çocuklarımızla ilgili bir tek MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin TBMM’de Çocuk Hakları Komisyonu kurulmasıyla ilgili önerisi gündeme geldi.
Umarım, son zamanlarda çocuklarımıza yönelik işlenen suçlar, çocuk haklarının ihlali, çocukların cinsel istismarı suçlarının artması eğitim ve öğretim başta olmak üzere tüm sorunların çözümü için bu öneri kısa zamanda gerçeğe dönüşür.
Yeri gelmişken sözü MHP’nin gündeme taşıdığı af konusuna getirmek istiyorum.
Bu vesileyle affa en çok karşı çıkan CHP ve onun sözcüsü, grup başkan vekili Sayın Özgür Özel'e seslenmek istiyorum.
Af gerçekleşirse sadece mafya ve torbacılar çıkacak diyen Sayın Özgür Özel, ceza evlerinde annesiyle günahsız yere ceza çeken, sayıları bine yakın masum yavrudan birilerinin bahsetmesi gerekiyor.
Cezaevlerimizde sayıları on bin’e yakın kadın mahkumumuz var. Oysa bizim kültürümüzde doğal afetler ve felaketlerde önce kadınlar ve çocuklar kurtarılmaz mı?
Nasıl ki kıyıya vuran Aylan bebek için bütün dünya ayağa kalktı ise bizlerinde yapacağımız bir şeyler yok mudur?
Oysaki Rabbimizin meleğidir çocuklar.
Onları cezaevlerinde gök yüzünü bir gün bile görmeden dört duvar arasına, doya doya ağlamanın bile yasak olduğu mekanlara onları mahkum edemeyiz.
Biz büyükler için hava, su ve ekmek hayatımızda çok önemli ise bebekler içinde oyun ve ağlamak hakları değil midir?
İnsanlar arasında zulüm ve haksızlık dünya kurulduğundan beri vardır. Zalimken mazlum, mazlumken zalim hale gelenler çoktur.
Buradan sizlere bir atasözünü hatırlatayım; “Zalimler gülmez adalet ölmez.”
Bence Türkiye'deki mazlumlara af önerisini getiren Devlet Bahçeli hariç bütün siyasetçiler sanki nefes darlığı çekiyor.
Halbuki siyasetçilerin ilk hedefi hürriyet olmalı.
Allah’ın kulundan esirgemediği hürriyeti kul kuldan esirgiyor, ne garip değil mi?
Lafla siyaset gemisi yürümüyor beyler, eylem lazım bence!
Siyasetçilerin yaptığı torba yasa ve paketlerden hürriyet çıkmaz çünkü hürriyet pakete sığmaz.
Siyasetçilere sorsak bugün öncelikle seçim mi yoksa af mı desek mutlaka seçim diyeceklerdir.
Unutmayalım dostlar, düşman halimize gülüyorsa yanlış yoldayız demektir.
Kalın sağlıcakla…
SON SÖZ
"Beceriksizlikle ihanet arasında kıldan ince bir çizgi vardır. Beceremediği halde makam mevki işgal etmek en büyük ihanettir." Diyerek sözlerime son veriyorum.