Geçen yazımızdan devam:
14-Bir kaçı hariç, pek çok cemaatin şuuraltında; ATATÜRK’e, CUMHURİYET’e, TÜRK ORDUSU’na, TÜRK MİLLETİNE, BAYRAĞA, ANDIMIZA, İSTİKLAL MARŞIMIZA. Özetle millî olan her şeye karşı büyük bir KİN ve ÖFKE vardır.
15-Cemaatler konusunda; sanılanın aksine şanlı TSK’dan ziyade MİT daha çok bilgiye sahiptir ve bu bilgiler, MİT’in arşivindedir. MİT’in pek çok elemanı cemaatlerin içinde cirit atmaktadır.
16-Cemaatler kişileri, devrinde bir mürşide uyacaksın!” Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır” sözleriyle aldatmaktadırlar.
17- Cemaate alınanları ana-babalarından, akrabalarından soyutlarlar. Onların cahil olduklarını ve dini bilmediklerini telkin ederler.
18-Fikirlerine güvenleri olmadığı için tartışmaya girmezler. Fikirleri erimesin diye cemaat mensuplarını başka insanlarla buluşturmazlar. Tv seyrettirmezler. Halı saha maçı, çiğ köfte partisi, maklube yemeği organizasyonları hep kadroyu kendi içinde tutma çabasıdır.
Buraya kadar Cemaatlerin genel yapısına bir göz atmaya çalıştım. Öyle sanıyorum ki, pek çoğunuzun ya oğlu-kızı ya da bir akrabası bu şekilde cemaatin elindedir.
Cemaatlerin sayısı ne kadardır?
Bu konuda kesin bilgiye sahip olmamakla beraber; Cemaatler öyle tahmin edildiği gibi sayıları çok abartılı değildir. Cemaatlerin gerçek mürid sayısının 500-600 binin üzerinde olacağına inanmıyorum. Çünkü pek çok vatandaşımız da, bir çıkarı veya işinin yapılması için cemaate girmiş ya da girmiş gibi gözükmektedir.(30 Mart seçimlerinde alınan sonuç; bu tezimizi doğrulamıştır.)
Fakat cemaatlerin gürültüleri ve sesleri çok gibi çıkmaktadır.
Cemaatlerin bir başka çalışmaları da; bünyelerine aldıkları güzel ve alımlı kızları, zayıf karakterli ve uçkur düşkünü bürokratlarla, işadamlarıyla, siyasilerle, ilim adamlarıyla, zenginlerle, gazetecilerle tanıştırarak, evlendirmek suretiyle bu insanların her türlü konumlarından çıkar sağlamalarıdır.
Şimdi bir zamanlar kapı kapı dolaşarak AKP ve Erdoğan için oy isteyenleri AKP, “Ablalar var kapınıza gelecekler. Onları şöyle elinizin tersiyle itiverin” diye çırpınmakta.
Kendilerine soralım; “Bir zamanlar size hizmet ederlerken aklınız nerelerdeydi?”
Her yazımda yazdım; “Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar!” diye ama anlatamadım, sesimi duyuramadım.
Kuran cemaatler hakkında ne demekte? Dini farklılaştıranlara Kuran ne söylemekte:
“O müşriklerden (olmayın ki) onlar, dinlerini ayırıp öbek öbek olmuşlardır. Her gurup kendilerindekine güvenmektedir.” (RUM: 32)
“Dinlerini parça parça edip, gurup gurup olanlar var ya! Senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir.” (Enam: 159)
“Rabbinizden size indirilene uyun ve O’ndan başka velilere uymayın. Sizler pek az düşünüyorsunuz. (Araf:3)
Sevgili okurlarım! Görüldüğü gibi Kuran, bu tür farklılaşmalara, öbekleşip ayrışmalara, Allah dışında velilere-evliyalara asla izin vermiyor. Resulullaha bile “onların işi Allah’a kalmıştır.” diyerek acı bir azabı haber vermektedir.
Bütün bunlara rağmen, cemaatler yaşıyorsa;
1-Demokrasilerin en büyük zaafı, kendini koruyamıyor olması.
2- Hoşgörü ve kendini ifade etme ortamının fazlaca geniş olması,
3- Gerçek KURAN ve gerçek İSLAM’ın vatan evlatlarından esirgenmiş olmasıdır.
İbretlik olan şudur ki, bütün kapışmalarına rağmen cemaatlerin ve siyasal İslamcıların birleştikleri ortak nokta: cumhuriyet, devlet ve asker düşmanlığıdır.
Bu yazıyı yazan ben, lise yıllarında gelenek ve kültürden çok şey almış biriyim. Allah’a şükrediyorum ki, bu güzel dinimi merdiven altından, cemaatlerden değil de bizzat kaynağından öğrenmişim. Eğer oralardan öğrenseydim; kim bilir şimdi, kimin adına militanlık yapıyor olacaktım?
Belli başlı cemaatler: İsmail Ağa- Fetullah Gülen Grubu- İskender Paşa Cemaati- Erenköy Cemaati- Süleymancılar- İhlascılar-Nakşibendciler- Menzilciler- Kadiriciler- Adnan Hocacılar- Hizbül Tahrirciler.
Daha onlarca tarikat-cemaat ve dini oluşum vardır. Bu oluşumların tepesindekilerin keyfi kimselerde yoktur. İtibar-saygı, para, itaat, biat tam onların istediği gibidir! Ve hepsinden önemlisi en büyük önder ve lider Hz. Muhammed (sav) kadar FAKİRİ, mütevazi bir hayat yaşayanı, ucuz bir otomobile bineni asla yoktur. Bu ikazları yapanlara da ARAP İSLAMCILARININ kafası ile sapıkca bir cevap verirler: mezhepsiz- müşrik-sapık. Asla LÜKSTEN taviz vermezler.
Madem dini öğretiyorlar da; kadına şiddet, çocuğa tecavüz, devleti soyma, rüşvet ve yolsuzluklar neden bu kadar artmış bulunmakta? Devlete, orduya, milli değerlere düşmanlık niye? Toplumu hiç mi eğitemiyorlar?
Esen kalınız.