Sn. Erdoğan 2002’de yola çıktığı hiçbir arkadaşını yanında yöresinde bırakmadı. Yola çıktıklarının alayını yolda bulduklarına tercih etti. Kendi sorunu.
Erdoğan ve yandaş medya kalemşörleri; seçimlerde Erdoğan’ı kendi sözü olan: “Çıraklık dönemi, Kalfalık dönemi ve ustalık dönemi” diye takdim ederlerdi.
Dikkat ettim de Sn. Erdoğan 30 gündür seçim çalışmaları yapıyor, şehir şehir geziyor, “Bay Kemal” sözünü de millete ezberletti.
Ama son yaşanan ekonomik sorunlardan mıdır, varlık kuyruklarının(!) sıkıntısından mıdır; bunlar benim USTALIK DÖNEMİM eserleri demiyor.
2002-2007 dönemi Çıraklık Dönemi idi. Ülke sıfır borçlanma ihtiyacı dönemine girmişti. Dolar 1.60-1.67 TL dolaylarındaydı. Hukuk siyasallaşmamış, ülke insanı kutuplaştırılmamıştı. Kendisi çıraktı ama yol arkadaşları usta ve ekonomiden anlıyorlardı. Nevzat Yalçıntaş, Nazım Ekren, Ali Babacan, Abdüllatif Şener gibi ustalar vardı. 2007’den sonra bazıları, AKP’deki gidişatın kuruluş felsefesindeki ilke ve ideallerden uzaklaştığı gerekçesi ile ayrılırken kimilerini de Sn. Erdoğan “Ben onların gölgesinde kalmayayım.” Endişesiyle uzaklaştırdı.
Kalfalık dönemine geçildi; Tarım da dışa bağımlılık arttı. Gıda ihraç eden ülke yavaş yavaş gıda ithal eder konuma sokuldu. Fabrikalar özelleştirme adına elden çıkarıldı. 2009 Krizini, “Teğet Geçti” avuntusuyla; az hasarla savuşturduk. Bankalar elden çıktı. Medya ele geçirildi, adalet sistemi siyasallaştırıldı. 60 yıldır dünyanın 16 ila 19 ‘cu sırasındaki ekonomik büyüklükten uzaklaştık.
Çin, Almanya, ABD bile yıllık % 3, % 4 büyüme hedefi gerçekleştirebilirken biz medya vasıtasıyla % 5, % 7 büyüdüğümüzü bu asil millete pompaladık
Üretime değil, üretmeden tüketen bir konuma geldik. Veriyorlar diye bol bol borç aldık, hem de dolar bazında yüksek faizlerle. Bu paraları üretime değil taşa-toprağa, betona gömdük. (Bin Ali beyin konuşması)
Sn. Erdoğan bu dönemde, Bakanlar kurulu elimi ayağımı bağlıyor dedi. Anaysa değiştirildi. Bay Bahçeli’nin de desteğiyle Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine doğru ivme kazanıldı. Bu dönemde de, “Artık ustalık dönemim başlıyor” denildi.
Şu an ustalık dönemindeyiz. Adalet, bakanlar kurulu, özetle devletin ne kadar kurum ve kuruluşu varsa hemen hemen kendisine bağlı. Bakanlar atanıyor. Gel gör ki hiçbir bakan kendine memur, müsteşar, danışman atayamıyor. Hukuk sistemi tamamen kendisinde, Üniversiteler öyle.
Ekonomi; toplanan onca vergi ve gelirleri harcama yetkisi damat eliyle kendinde. Denetim yok. Yasama yetkisi elinde bulunan TBMM’si eskiden bir yasa çıkardığında, “Bu yasa bakanlar kurulunca yürütülür” yazardı. “Ama şimdi Cumhurbaşkanınca yürütülür.” Diye çıkıyor.
Bunca yetkilere rağmen, ne kendisi ne de yandaş yazar-çizerler “USTA” sıfatını söylemekten özellikle kaçınıyorlar. “Usta yaparsa böyle yapar”, “Bu ustanın eseri” gibi başlıklar atmıyorlar.
Neden?
Çünkü ustalık dönemi, kocaman bir başarısızlık getirdi. Gıda ithalatı patladı. Üreten kazanamıyor, tüketen pahalı tüketiyor. Döviz, faiz, enflasyon dizginlenemiyor. Zamlar birbirini kovalıyor. Fakir-fukara üç kuruş ucuz domates, biber, soğan, patates alacağım diye “VARLIK KUYRUKLARINDA”(!) sıra bekliyor.
Eeee siz olsanız, “Ustalık dönemi diye hava basabilir misiniz? Tek sermayesi; Bay Kemal kaldı. Hâlâ iktidar olamadığını sanıyor,sorumluluk almıyor.. İyi işler olursa başarıya sahip çıkılıyor, kötü gidişatın sorumlusu; dış güçler, lobiler, marketler, aracılar CHP ve Bay Kemal vs. Ama hiç bunlardan tutuklanan da yok.
Bu asil millet daha ne yapsın sana. Gel bu inattan ve ben her şeyi bilirim, yaparım havalarından vazgeç. İslam meşveret der. Muhalif liderleri ile diyalogu başlat, onlara bilgi ver, görüşlerini al. Böylece kutuplaşma ve ayrıştırma sona erer ve daha başarılı bir iktidar olmanın da yolu açılır.
NOT: Yazı CHP mv’li Sn. Abdüllatif Şener’in Kanal 42 TV’deki 02.03.2019 akşamki “Seçim Özel” konuşmasından alıntılıdır.