Ben, ilkesel olarak her türlü usulsüzlüğün, haksızlığın, yolsuzluğun, haksız kazancın, torpilin, karşısında olan biriyim. Varsa bir hata kusur, yapan sorgulanmalı, hak kaybı yaşayan değil.
Sn. Cumhurbaşkanı ve danışmanları, Türk milletinin mağdurların yanında olduğunu bilmiyorlar mı? Sn. Erdoğan’ı bu asil millet, mağduriyetinden dolayı başbakanlığa ve cumhurbaşkanlığına taşımadı mı?
Bütün bu gerçekler ortada iken, emekliler geçinemiyoruz, “Açız aç” derken, İmamoğlu’nun diplomasıyla uğraşmak ülkeye ne kazandıracak?
İmamoğlu mağdur konumuna düşürülüp, halkın desteğini arkasına almayacak mı?
35 yıl öncesinin diploması bile söz konusu edilip iptal edilebiliyorsa, acaba bizlerin neleri söz konusu edilmez mi korku ve paniği yaşanmaz mı? 58 gün oldu Kartalkaya’nın sorumluları bulunamamışken.
Batılı devletler, bu skandal karşısında; Türk üniversitelerin verdiği diplomalara kuşku ve endişeyle bakmaz mı?
O günün şartlarında madem fakülte, yatay geçişi onaylamış İmamoğlu’nun müracaatını kabul etmiş ve diplomasını vermiş:
Eğer bu geçişte bir hata var ise suçlu İmamoğlu mu, fakülte mi?
Kazanılmış hakların alınması hukuka ne kadar uygun?
Diplomanın iptalini, üniversite kurulu mu yapar yoksa diplomayı veren fakülte mi?
Bu iptal kararı, üniversiteye ve eğitim sistemimize ne kaybettirir, ne kazandırır hiç düşünüldü mü?
Ülkede yaygın kanı; bu kararın, hukuki değil siyasi bir karar olduğu yönünde.
Bu kanı, hükümete ve Sn. Erdoğan’a ne getirip ne götürecek hesaplandı mı?
Yarın ya da öbür gün aynı yetkilerle iktidara gelecek bir başka cumhurbaşkanının ve hükümetin ya da savcıların, neler yapabileceği de düşünüldü mü acaba?
İmamoğlu ile birlikte kamuflaj ve tarafsız görünme adına, 27 kişinin daha diplomasını iptal etmişler, diploması iptal edilenler arasında iş adamları, profesörler de var. Şimdi diplomasız profesör oldular. Hatta bu yirmi yedi kişinin çoğu da zamanının ünlü isimlerinin çocukları.
Anlaşıldı siz, bir takım siyasi oyunlar oynuyorsunuz, ama Türkiye'yi germeye de hakkınız yok.
Tarihe bir not düşeyim: Türk milleti mazlumu sever, mazlumdan yanadır. Zaten son zamanlarda İmamoğlu, İstanbul'a hizmet etmeyi ve İstanbul için çalışmayı bıraktı. Bütün enerjisini ve zamanını cumhurbaşkanlığı için harcıyor. İstanbul bürokratların elinde rutin işlerini yapmakla meşgul.
Ama unutmayalım ki; Sn. Erdoğan’da mağdurları oynayarak seçilmişti. Bunları bile bile niye İmamoğlu’na böyle bir kapı aralanıyor., anlamakta zorlanıyorum ve diyorum ki:
Sn. Erdoğan acaba, kendinden sonra Ekrem'in gelmesini mi istiyor? Zira bugüne kadar CHP'li başkanlar içinde Cumhurbaşkanı ile görüşen tek belediye başkanı oydu. Bu derin görüşmede, acaba neler görüşüldü?
Sn. Erdoğan akıllı ve zeki kişidir. Öyle olmasaydı, ekonomik çöküntüye rağmen, 23 yıldır tek başına iktidar olabilir miydi?
Kendine cephe alan, adam bildiğimiz onca muhalifini partisine alıp, hatırı sayılır görevler verip susturmayı bilen birisidir.
Bu yapılanların, İmamoğlu’nun bırakın önünü kesmeyi, bilakis önünü açmak olduğunu en iyi Sn. Erdoğan bilmiyor mu?
Bence amaç, M. Dervişoğlu, Ümit Özdağ ile M. Yavaş Beylerin önünü kesmeye, saf dışı bırakmaya yönelik bir senaryo mu diye düşünmeden geçemiyorum.
Sn. İmamoğlu, bütün bu olanlara rağmen cumhurbaşkanı seçildiğinde, demokratik parlamenter sisteme: ne zaman dönecekleri tarihi mutlaka açıklamalıdır. Ayrıca onca yapılan usulsüzlüklerin ve haksız kazanımlarında hesabını, hukuki yollardan soracaklarını, sığınmacılar politikasının ne olacağını da açık seçik deklere etmesi gerekir diye düşünüyorum.
Kim ne derse desin, olaya nereden bakarlarsa baksınlar, sonuç olarak bu yapılanlardan hükümet ve Erdoğan kazanmamış, İmamoğlu kazanmıştır. Türk üniversitelerinin itibarı ve saygınlığı soru işareti oluşturmuş, verilen diplomaların gerçekliği de düşündürücü hale gelmiştir.
Bu diploma meselesi, başta Hulusi Akar’ın kızı olmak üzere pek çok kişinin başını ağrıtacak, haberiniz olsun.
Hukuka güveniyorum. İnşallah hatadan dönülür.
Esen kalınız.
Eğitimci-Yazar
Not: Yazı: 18.03.2025 günü saat: 18.30’da yazılmıştır.