Erdoğan'ın hedeflerine varması, MHP'nin bu noktada tutulmasına bağlı. Yüzde yirmileri aşmış bir MHP, Erdoğan'ın bütün hayallerine veda etmesi demek.

İşte MHP kongresine bu nedenle müdahale ediliyor. Başkalık referandumuna kadar MHP'nin stabil tutulması lazım. Bu da ancak mevcut yönetimle mümkün. Fuat Avni, ihtiyati tedbir kararı veren hakimle kimin görüştüğünü,kendisine ne vaat edildiğini yazdı. Bu iddiaların ne kadar doğru, ne kadar yanlış olduğunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Türkeş'ten sonra MHP sistemli olarak ele geçirildi. Önce geçmişi ile münasebetini koparmak için -cezaevi çıkışlılar- itibarsızlaştırılarak uzaklaştırıldı. Ardından MHP tabanında gelenek halini alan ve süreklilik,kadimlik hissi uyandıran Erciyes Kurultayı yasaklandı. Ocakların sloganları değiştirilerek -İslami unsurlar- azaltıldı. MHP'nin önemli noktalarına hareketin fikir ve iman yapısı ile alakası olmayan insanlar yerleştirildi.

2000'li yılların başında MHP ye katılan N.P'nin hikayesini bilmeyen yoktur. Bir MHP milletvekili bu kişinin MHP fikriyatı ile alakası olmadığını görünce ,"Paşam nerden icap etti de ,MHP'ye katıldınız," diye sorunca, şu anlamlı cevabı alır: emekli oldum DSP'de görev bekliyordum,bir de baktım görev emrim MHP'ye çıkmış.. Bu kişiyi Bahçeli aynı yıllarda MHP genel sekreteri yaptı.

MHP'nin problemi sistemin MHP'den elini çekmemesi,ülkücü hareket üzerinde sosyal mühendislik yapmakta ısrar etmesidir. Bahçeli,zaman zaman sızmalara mani olacağız,oyunu bozacağız derken kast ettiği aslında MHP'ye ülkücülerin sızmasıdır. Şu an Türkiye'de ülkücülerin en zor sızabildiği (!?)parti MHP'dir. Sistem ülkücüleri uzaklaştırmak,tembelleştirmek,birbirine düşman etmek ve iktidardan uzak tutmak üzerine kurulmuştur.

MHP'nin bir merkez yönetim kurulu,divanı var ama bu sadece sözde bir yönetimdir. Her şey iki kişinin dudakları arasında verilir,politikaları,gelenleri, gidenleri onlar belirler. Bunlar Bahçeli ile Z.Topçu'dur. Öyle ki Bahçeli genel başkan olmasına rağmen -Topçu'nun- istemediği bir şeyin olması mümkün değildir. Parti içinde bu durum, parti dışında başka bir hiyerarşinin olup olmadığı sorusunu akla getirmektedir.

MHP tabanı samimidir,ön planda olan daima ülke ve milletin geleceğidir. Ancak aynı şeyleri Balgat politbürosu için söylemek mümkün değildir. Dava, orada oturanlar için oturdukları koltuk ve şahsi çıkarlarıdır. Davanın adı Türk-İslam davasıdır ama bu kişilerin hayatlarında ne Türk'ün töresini ne de İslam'ın ahlakını görmek mümkündür. Tabanın hassasiyetleri yukarıda şahsi menfaatlere tahvil edilmiştir..

Kimsenin iktidar olmak diye bir amacı yoktur. Zaten lüks bir binada lüks makam araçları ile sürülen saltanat iktidar olmanın saltanatından aşağı değildir. Bir eski milletvekilinin deyimi ile bu güzel bina ve bunca makam aracını muhalefete kaptırmayı kendi mülklerini düşman bir güce kaptırmak gibi görmektedirler. Tek kırmızı çizgileri kalmıştır,konumlarını korumak.

Erdoğan'la zaman zaman girişilen polemikler,laf atmalar tamamen zevahiri kurtarma maksadına matuftur.Bugüne kadar Erdoğan'ın hiç bir planına engel olunmamıştır. 1 Kasım seçimlerinin şartları, Erdoğan'ın yönlendirmesi ile bizzat Bahçeli tarafından oluşturulmuştur.Milletvekillerinin çoğu bu durumu görmekte ama -dengeleri gözeterek- beklemeyi tercih etmektedirler.

Ülkücülerin uğruna ölümlere koştuğu dava ve onun partisi bu MHP değildi. Hiç unutmam galiba 77 seçimleri idi. Partilere o zaman televizyonlarda propaganda için tahsis edilmiş 5-10 dakikalık süreler vardı. MHP adına oğlu Doğu Beyazıt'ta şehit edilmiş sakallı,nur yüzlü,yaşlı bir şehit babası çıkarıldı.Önce oğlunun şahadetini anlattı,sonra da 15 ay sonra mezarını yapmak için açtıklarında, oğlunun cesedinin hiç çürümediğini, yarasından hala kanlar sızdığını,mezarı açınca etrafa tarif edilmez güzel bir kokunun saçıldığını anlattı. Toprağa şehidin etini yemeyi haram kılan yüce Yaratıcımızın o şehit üzerinden bu harekete bir muştusuydu bu. Aradan yıllar geçti,oradan buraya geldik,Bir şehitler,gaziler hareketi menfaatperestler, şuraya buraya angaje olmuşların eline geçti. Bu zihniyeti tasfiye edip emaneti sahibine tevdi etmek her ülkücü için bir dava ve iman borcudur.Aksi takdirde kaybedilecek olan sadece bir parti değildir.