Türk siyaseti, kırılgan bir döneme girdi. İçte ve dışta bunalan AKP ve Sn. Erdoğan, yeni arayış ve strateji peşinde!.
Bulabilecek mi? Çok zora benziyor.
En çok zorlanacağı durum ise Başbakanlık yapmış ve AKP’nin içinden çıkmış; AKP ve Sn. Erdoğan’ı tanıyan Ahmet Davutoğlu ile ekonomiyi yönetmiş Ali Babacan olacaktır.
Hem Babacan hem Davutoğlu ne diyor, “Biz AKP’yi bazı idealler için kurmuş ve yola öyle çıkmıştık. Ama şimdi AKP ve Sn. Erdoğan, o ideallerden çok uzaklaştı.”
Sn. Erdoğan ne diyor, “Bunlar IMF’ci idiler. IMF’den emir alıyorlardı, faizcilerdi.” Bu söylem beklenen karşılığı bulmadığı gibi iftira olarak algılandı.
Sn. Babacan, “Ülkenin işi bunlar değil. Ülkenin önemli işleri var” diyerek Sn. Erdoğan’ı gündemi saptırmakla, halkı oyalamakla eleştirdi.
Sn. Erdoğan nedeni nedir bilinmez ama son günlerde sıkça hatalar yapmaya başladı. Dünkü kader ve yol arkadaşlarını ve önemli görevleri gözü kapalı tevdi ettiği kişileri bugün, “Şucu-bucu” olmakla suçlaması, yeni stratejiler geliştiremediğini göstermektedir.
Ayrıca Sn. İmamoğlu ile takışması ve “İstanbul Kanalı”nda ısrar etmesi de, AKP’ye oy veren seçmende de karşılık bulmadığı görülmektedir.
2011’de öylesine söylenmiş bir “İstanbul Kanalı” projesinin yeniden piyasaya sürülmesi ve bunda da ısrarcı olunması; büyük ve ezici bir oyla İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığına seçilmiş ve yumuşak bir siyaset dili kullanan Sn. Ekrem İmamoğlu’nu direk muhatap kabul etmesi de bir başka açmaz olarak algılanmaktadır.
Acaba Sn. Erdoğan, kanal İstanbul çıkışıyla Sn. Ekrem İmamoğlu’nu test mi etti?
“Bana oy veren seçmen, acaba bu çıkışımla bana ne kadar güven duydu ” tespitini mi yapmak istedi?
Konyalı seçmen, “Madem Sn. Davutoğlu hırsızdı, madem Babacan IMF’ciydi de nede Sn. Erdoğan, bunları da partiden uzaklaştırmadı?” sorusuna yanıt aramakta.
Hele hele seçmen, cumhurbaşkanı olan Sn. Erdoğan’ın ülkenin onca önemli işleri olmasına karşın belediye başkanı İmamoğlu’nu muhatap alması ve onunla polemiğe girmesini hiç şık bulmamakta.
Ne diyorlar, “Senin aklın ermez. Otur oturduğun yerde” denir mi bir belediye başkanına. İstanbul’u ilgilendiren bir konu da, elbette seçilmiş B. B. Başkanının da elbette görüşü olacak ve fikri sorulacaktır. Paris’i, Londra’yı, Berlin’i ilgilendiren bir iş ve eylemde hükümetler bu belediye başkanlarının görüş ve fikrini almadan iş yapabilirler mi?” Diye sorgulamaktalar.
Erdoğan kendi eliyle kendine büyük bir rakip çıkarmıştır. Son anketlerde en çok beğendiğiniz lider sorusuna ikinci sırada Sn. İmamoğlu denmiştir ki, bu düşünülmesi gereken bir durumdur.
Ayrıca Sn. Davutoğlu’nun, AKP’nin mütedeyyin ve orta tahsilli seçmeninden hatırı sayılır oranda Sn. Babacan’ın da AKP’nin tahsilli ve seküler seçmeninden iyi bir oy alacağı ortaya çıkmaktadır.
AKP ve Sn. Erdoğan bütün bunların üstesinden gelebilecek mi?
Bunu zaman gösterecek ama çok zor görünmektedir. Seçmen, arık çözüm olmayan suçlama ve yüksek sesli ayrıştırıcı ve çirkin siyaset diline ve propagandaya pirim vermeyecek görüntüsünde.
Seçim stratejilerini ayrıştırma-kamplaştırma ve yüksek sesli suçlama zeminine oturtan Sn. Erdoğan’ın ve AKP’nin işi önümüzdeki seçimlerde çok zor.