“Üstad ve Odgurmuş”
Odgurmuş: Benim “pek çağdaş” Üstad’ım.
Üstad: Söyle “talib”im
Odgurmuş: Hani 15 Temmuz’da darbe teşebbüsü oldu ya. Efendim diyorlar ki darbe teşebbüsü sonrası “Fetö ile mücadele böyle mi olur. Kurunun yanı sıra yaş da yanıyor”. Efendim kurunun yanı sıra yaşın da yanmaması için ne yapmak lazım ki sadece kurular yani suçlular yansın da suçu olmayanlar yanmasın.
Üstad: Bak şimdi “Kanaatli Odgurmuş’um”. Ben kaç darbe gördüm biliyor musun? Bilmiyorsun tabi. 1960 darbesini gördüm, 1960 lı yıllarda bir takım kalkışma hareketleri (Talat Aydemir gibi) oldu onları da gördüm. 1971 yılında Demirel Hükümetine verilen muhtırayı, 1980 yılında emir komuta zinciri içinde yapılan darbeyi, 28 Şubat’ta Çevik Bir tarafından Sincan ilçesinde güpegündüz yürütülen tanklarla demokrasiye yapılan “balans ayarı”nı da bizzat gördüm ve yaşadım.
Öncelikle şunu anlamak lazım, Ülkede yapılan bu darbe ve askeri müdahalenin herhangi bir kitabı, kuralı, kaidesi vs yok. Aklına esen içinde bulunduğu toplulukla beraber, elindeki ve emri altındaki güce güvenerek bir karar veriyor ve verilen kararları uygulayarak darbeyi gerçekleştiriyorlar. Ayrıca bu darbe neden böyle, şu darbe neden şöyle gibi sözler abesle iştigal olur. Diyelim darbe girişimi Ankara’dan başlasa denilir ki İstanbul’dan neden başlanmadı. Diyelim önce Genel Kurmay karargâhı ele geçirildi, bu kez de neden Meclis ele geçirilmedi, neden TRT ele geçirilmedi gibi saçma sapan sorular sorulabilir ki bu soruların bir manası olmadığı gibi, bu sorular uzayıp gider. Darbe yapmaya karar veren kişi ve guruplar, ya da gizli örgütler tamamen kendi düşünceleri doğrultusunda karar vererek darbe işlemini gerçekleştirme yoluna giriyorlar. Bazıları vardır ki ülkede meydana gelen darbeler tarihini incelemiş olmakla beraber, orta Amerika’da ve Ortadoğu bölgesinde meydana gelen darbeleri incelemiş de olabilirler. Bütün bunlara karşılık darbe yapan kişilerin bazıları darbe konusuna kendilerini sıkı bir şekilde hazırlamış oldukları halde 27 Mayıs 1960 askeri darbesinde olduğu gibi tesadüfen ve hiçbir hazırlığı olmadan darbeye karışıp Milli Birlik Komitesinde yer alanlar da olabiliyor.
Birde işin şu yönü var; bu durum beni de çok düşündürüyor. Böylesine darbe zamanlarında veya ihtilal ortamlarında, bazı insanlar önceden kin duydukları ve kendileri için engel gördükleri kişileri gizli bir şekilde şikâyet ederek kendi önlerini açma gibi bir yola da girebilmektedirler. Fetö darbesinde de benim gördüğüm kadarıyla bazı guruplar, solcular, laikler, ulusalcılar ve bir kısım milliyetçiler bu darbe girişimine gösterilen tepkileri görmezden gelerek, sadece seyirci gibi kalmayı tercih etmişlerdir. Meydanlarda yapılan “demokrasi mitingleri” ne katılmamayı tercih etmişler. Yapılan darbe karşıtı davranışları sadece televizyondan seyrederek, hem darbe teşebbüsüne karşı kılını kıpırdatmadıkları gibi, hem de sanki fırsat bu fırsattır diyerek, kendileri için önemli konuların çözülmesi ya yapılması için darbeye karşı mücadele eden insanları yönlendirme ve bazı rakiplerini tasfiye ettirme gibi bir yolu tercih ediyorlar. Bir kısımları ise sadece ahkâm kesme yolunu seçtiler. Bu gibi insanlar adeta “bana ne kardeşim senin darbenden ne halin varsa gör, iktidarda olan sensin o halde engelle bakalım darbeyi” demektedirler.
Odgurmuş: Üstad’ım, bazı arkadaşlar diyorlar ki, Fetö ile mücadele ediliyor ama bunun bir manası yok “Fetö gider Çetö gelir” diyorlar. Aslında böyle diyenlerden benim anladığım şu: “Fetö ile fazla uğraşıp onu temizlemeyin, o giderse onun yerine başka bir dini oluşum doldurur” derken “siz bu oluşumları besleyip büyüttünüz, ne haliniz varsa görün”. “Feto belası az geldi başka belalar da var sırada”. Gibi anlamsız düşünceler serdediyorlar. Ya da “Fetö ile mücadele etmeyin, zaafa düşün, tökezleyin, yıpranın, iktidardan düşün” der gibi el ovuşturanlar var.
Üdtad: Evladım, bu darbe girişimi de bu darbe girişimine karşı çıkış da bana çok tuhaf geliyor, çok tuhaf. Sonuçta baktığımızda iki büyük şehirde kalkışma hareketi görüldü, onun dışında pek kalkışma hareketi görülmedi. Hâlbuki ben olsaydım, ya da bana sorsalardı, Türkiye’nin her tarafında her birlikte bir kalkışma hareketi başlatırdım. Askeri düzenli kollar halinde sokağa çıkartır, rap rap yürütür etrafı inletir ve darbenin ayak seslerin, herkese duyururdum. İki köprü tutmakla 3-5 uçak kaldırmakla darbe mi olur, sen gel onu benim külahıma anlat. Darbe deyince bir kere radyolardan televizyonlardan Hasan Mutlucan’ın sesi yankılanmalı, Ülkenin dört bir tarafından duyulmalıydı. 16 Temmuz sabahına tüm ülke Hasan Mutlucan’ın gür sesiyle uyanmalıydı. Hey gidi günler, neydi o günler, insan özlüyor Hasan Mutlucan’ın “meydan gümbür gümbür inlemeli” nidasını. Yani laf aramızda Hasan Mutlucan’da güzel söylüyordu ya...
Odgurmuş: Üstad’ım neler de söylüyorsunuz sanki siz de bu gibi bir darbeyi istiyor onaylıyormuşsunuz gibi ifade ediyorsunuz. Yoksa siz darbeyi ve darbecileri destekliyor musunuz? Hani demokrasiden yanaydınız, hatta sizin ulusalcı arkadaşlarınız “bu ülkede darbe olursa en önce ben tankın üstüne çıkarım” dememişler miydi? Şimdi ne oldu size? Arkadaşlarınız ve siz “Sağcılar darbelere karşı çıkmaz bu ülkede sadece devrimci ve solcular darbelere karşı çıkar” gibi sözler söylüyordunuz. Devrimci ve ulusalcı arkadaşlarınızı meydanlarda göremiyoruz. Şimdi ne değişti de böyle diyorsunuz.
Şimdi 2 şehirde başlar mıymış diye eleştiriyorsunuz, 5 şehirde başlasa, neden 35 şehirde başlamadı diyeceksiniz. 3 Generalle darbemi yapılır diyorsunuz, 5 general olsa be kere de neden 15 general yok diyeceksiniz. Sizin bu eleştiri ve tenkitleriniz bitmez.
Üstad: Kanaatli çırağım, desteklerim, desteklemem, onaylarım, onaylamam, biraz desteklerim, biraz desteklemem herkes reyinde hür değil mi. 3-5 paket makarnaya satılanlar karşı çıkıyorlar, millet koyun gibi sokaklara döküldü, benim onların arasında ne işim olabilir. Ben kendime makarnacı dedirtmem. Onların bulunduğu tarafta da bulunmam. Sonuçta darbe yapmak isteyenler de bu memleketin evladı değil mi. Biraz insancıl bakmak lazım. Sonra darbecilerin içinde benim de tanıdığım, Atatürkçüler, Laikler ve ulusalcılar da var. Ben onların hatırına belki, biraz, ucundan, köşesinden desteklemiş olabilirim. Sonraaaa. Bu hökümet gitsin de nasıl giderse gitsin, kim götürürse götürsün En azından laiklik elden gider endişem belki de ortadan kalkar. Ha ne diyorsun.
Odgurmuş: ?*!’&**??