Sn. Erdoğan Atina ziyaretinde, mevkidaşına: “Gelin şu Lozan’ı güncelleyelim artık” dedi. Kıbrıs içinde “Biz halledecektik, ama siz güney Kıbrıs HAYIR dediniz” gibi nereye gideceği belli olmayan tekliflerde bulundu. Tarihçiler, sosyologlar ve siyasetçiler bu sözlerin şık olmadığı fikrinde birleştiler.

Kaldı ki bizler, Lozan antlaşmasını SEVR’in çöplüğe atılması ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tapu senedi biliyoruz. Tapuların nasıl güncellendiğini hepiniz bilirsiniz değil mi? Bu ne tarih bilmezlik böyle? Danışmanları neden gerekeni yapmıyorlar?

Lozan’ın güncellenmesi değil, acilen uygulanmayan maddelerinin uygulanması ve Yunanistan’da bulunan Türk azınlığın haklarının derhal verilmesi,  işgal edip silahlandırdığı 18 adanın da Türkiye’ye iadesi gerekir. Sn. Erdoğan neden Cuma namazını Atina’da kılmadı/kılamadı. Çünkü var olan cami kapalıydı da ondan. Oysa biz harıl harıl Rum kiliselerini tamir etmekle, kilise mallarını iade etmekle meşgulüz. Güncellemeden maksat, Süleyman Şah Türbesi’ndeki gibi mi olacaktı? Bildiğiniz gibi onu da güncelledik ya!

                                                          ********

Man Adası belgeleri neden ortada kaldı?

Oysa iş çok basitti. Ama nedendir hiç oralara girilmiyor. Bu havalelerin yapıldığı banka, Halk Bankası değil mi? Neden Halk Bankası, gösterilen o dekontlar hakkında,” yalandır, o dekontların aslı yoktur ya da o dekontlarla para gitmemiştir” açıklamasında bulun muyor?

Giden ya da gelen bir para var. 15 milyon dolar 1 sterlin sermayeli şirkete neden gider? Gönderenler bu parayı nasıl kazanmışlar ve neyin karşılığı göndermişler? Eğer o paralar Türkiye’ye geldiyse; 1 Sterlin sermayeli bir şirket o küçücük adada hangi ticareti yapmış da bu kadar tutarı kazanmış ya da hangi isim bu 1 Sterlin sermayeli şirkete o kadar parayı verip de satın almış?

Bu konuda da konuşması gerekenler neden konuşmuyorlar, bu soruların cevabı neden verilmiyor?

                                                       *******

Bir seçmen partisine neden oy verir?

Partisinin muhalefet yapması, hükümeti denetlemesi, koalisyon ortağı olup bakanlıklar alması ya da gayret edip iktidar olarak fikirlerini iktidara taşıyarak taraftarının yüzünü güldürmesi, devleti yönetmesi için değil mi?

Siz hangi gerekçe ile MHP’ye oy vereceksiniz?

7 Haziran seçimleri sonucu Sn. Bahçeli arzulu olsaydı koalisyon kurulur muydu, hatta Sn. Bahçeli başbakan bile olur muydu? Sn.  Kılıçdaroğlu ve Sn. Davutoğlu böyle bir yaklaşımda değiller miydi? Sn. Bahçeli oyunu iyi idare etseydi TBMM başkanı bile muhalefetten seçilemez miydi?

Bütün bunları elinin tersiyle iten birine, seçim barajı düşürülsün, ittifak kapıları açılsın ve yasallaşsın, “Ben ve MHP AKP’nin ve Sn. Erdoğan’ın yanındayız” diyen bir anlayışa ve partiye seçmen ne diye oy versin ki?

Haksız mıyım?

Esen kalınız.