Nedense bu paralel işi bana çok inandırıcı gelmiyor. Bunun bir çok sebebi var; çünkü   kavramı çıkaranlar zamanında çok yalan söylediler.Bu da ortaya bir inandırıcılık sorunu çıkardı. İnansam herkesten çok tepki göstereceğim.Çünkü devlet içinde devlet olunmaz.Milliyetçilik anlayışımız bu tip yapılanmalara cevaz vermez.

Dönüp geçmişe bir bakın ,neler neler söylendi sonra hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı. Vatandaşın o yalanları dinlemekten yüzü kızardı, söyleyenlerin yüzü kızarmadı. Çünkü siyaseti bir hile ve aldatma sanatı olarak gördüler ve hep o zeminde politika yaptılar.

Bir kaç yıl önce Oslo görüşmeleri patlak verdiğinde -yemin billah böyle bir şey yok-demişlerdi. İmralı görüşmelerinde daha da ileri giderek -görüşen şerefsizdir-demişlerdi. Sonra ne oldu, -ben emrettim görüştüler var mı diyeceğiniz,- oldu. Bir gazeteci sorduğunda ana dille eğitim yok, nerden çıkardınız demişlerdi, 15 gün sonra özel okullarda ana dille eğitimi serbest bırakmışlardı.

Hakkari'de PKK'lılarla DTP'liler(O zaman HDP'nin adı buydu) kucaklaştığında yeri göğü çınlatarak, dokunulmazlıklar kalkacak demişlerdi, sonra hasım ilan ettikleri ile masa kurup eyalet,özerklik pazarlığı yaptılar.Kabataş yalanı,Sümeyye suikasti gibi  misalleri çoğaltmak mümkün, baktılar ki paralel yalanı tutuyor ne kadar günahları varsa hepsini süpürüp üzerlerine yıktılar.

Sosyal psikologlar toplumların motive olmak için bir düşmana ihtiyaçları olduğunu söylerler. Son bir buçuk yılda muhayyel bir düşman yaratarak bu prensibi başarı ile uyguladılar. Paralel, bütün kötülüklerin anası, iktidar da bütün iyiliklerin babası oldu.Ağır propaganda bombardımanı altında kimse hiç bir siyasi gücü olmayan bir cemaatin nasıl  bu kadar kötülüğü başarabildiğini düşünemedi. iktidar, yanlışları ortaya çıktıkça paraleli göstererek kendini bütün tartışmaların dışında tuttu. Toplum paralel sakızını çiğnerken onlar usul usul götürmeye devam ettiler.

 Daha bir kaç gün önce Sümeyye suikastının yalan olduğu ortaya çıktığı için bu haberi yapan gazeteyi tazminata mahkum eden hakimin,  kararından dolayı yeri değiştirildi. O hakimde mi paraleldi, hayır,hukuksuzluğu,zulmü,adaletsizliği meşrulaştırmak için paralel suçlamasını bir araç olarak kullanıyorlar.İnandırıcılık yok oldu mu her şey yalancı çobanın hikayesine dönüyor.

Bu suçlamanın ne kadar ulu orta kullanıldığı en son sn.Meral Akşener'in paralel ilan edilmesiyle ortaya çıktı. Tabana vaadedecek bir şeyleri kalmayanlar çareyi paralel ipine sarılmakta buldular.Liderlik yarışı aslında bir meziyet yarışıdır. Adaylar hitabetleri,bilgi ve birikimleri,enerjileri, vizyonları ile bu işe layık olduklarını ispata çalışırlar.Hiç bir meziyeti olmayanlar da o paralel bu ajan,şu proje diyerek fazilet yarışını rezilet yarışına çevirirler. MHP'nin kurumsal kimliğini tahrip etmek pahasına koltuklarını korumaya çalışırlar. 

 Her grubun,cemaatin,fırkanın,partinin hataları vardır. Bunun karşılığı siyasi linç değil,işi tarafsız yargıya havale etmektir.Kimse devlet çinde devlet olamaz.Devlet içinde devlet hiyerarşisi dışında çalışan bir odak asla kabul edilemez.Fakat her kadrolaşma biçimi de -paralel-diye yaftalanamaz.Aksi takdirde hiç bir parti, hiç bir grup bu töhmetten kurtulamaz.

Akşener'in paralelliğine gelince, kimse boşuna çenesini yormasın, bu yalan tutmaz. Kaldı ki paralel de deseniz,meridyen de deseniz, rüzgarı arkasına almış geliyor. İftira atacağınıza, bizim yapamadığımızı bir hanımefendi yapıyor,MHP'yi iktidara taşıyor diye iftihar edin.