İnsanların gerçek yüzünü, ancak çıkar çatışmasına girdiğiniz zaman görürsünüz.
İyi günlerde çıkarlar aynı yöndeyse herkes iyi, herkes harika, herkes şahane.
Hele bir de onlarla çıkar çatışmasına girin.
Birbirlerini severek evlenen, birbirleri için yaratıldığına, birbirleri için vazgeçilmez olduklarına inanan iki kişinin, bir de evlilikleri iyi gitmediği zaman, hele de boşanırlarken çocuklarının gözü önünde, birbirlerine nasıl hakaret ederek işi nasıl çirkinleştirdiklerini bir görseniz.
Her zaman çok iyi davrandığınız ve çok iyi anlaştığınızı düşündüğünüz hatta yıllarca sırtınızda taşıdığınız birine en ufak bir şey yaptığınızda görün bakın nasıl değişiyorlar.
Ya da iş hayatınızda hiç hata yapmayıp, yıllarca sadakatle çalışıp en ufak bir hata yaptığınızda, onca yapılan güzel şeyi unutup çirkinleşen patronlar…
Ya da işten atılmayı çok hak ettiği halde, kendisiyle bir türlü yüzleşemeyen patronuna hakaretler edip üstelik şirketin sırlarını çalıp gidenler…
Ya da iş yerinden ayrılıp vedalaşırken hiç dönmeyecek bile olsa, dönecekmiş gibi vedalaşanlar, o kapıyı hep açık bırakanlar...
Bir düşünün bakalım?
Bir yerden, bir kişiden çıkarınız yoksa nasıl davranıyorsunuz?
Hele hele güç sizdeyse nasıl davranıyorsunuz?
Bakmamız gereken, insanlarının hiç çıkarı olmadan, hele güç elindeyken nasıl davrandığı, en önemlisi çıkar çatışmasına girdiğinde nasıl davrandığı.
Bazı insanlar size sadık değildir.
Size olan ihtiyaçlarına sadıktır.
Size olan ihtiyaçları bitince, sadakatleri de biter.
Ben bazı insanların insanlığını, lokantadaki garsona, evini temizleyen gündelikçiye, sokaktaki çöpçüye davranışı ile ölçerim.
Hiç çıkarı olmayan insanlara olan davranışı ile ölçerim.
CHE GUEVERA der ki:
"Hayat ne aşk davasıdır, ne ekmek kavgasıdır.
Hayat insan kalabilme davasıdır.
Namusunla,
Onurunla,
Şerefinle."
Bir diğer düşünür de "Güzel insanlar güzel veda ederek giderler, küçük insanlar ise ihanet ederek giderler" der.
Önemli olan siz neyi seçeceksiniz?
Hiç çıkarınız olmayan insanlara insanca davranarak, insan kalmayı seçebilirsiniz.
Ya da inanılmaz çirkinlikler yaratarak gidebilirsiniz.
Ya da ayrılırken, o kapıyı açık bırakacak şekilde güzelliklerle vedalaşırsınız.
İşin özü, Mevlana'nın dediği gibi "Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol"
İşte bütün mesele bu!
SEÇİM SİZİN!