Değerli okurlarım insanoğlunun en büyük düşmanı nedir diye sorsanız? ‘Ben’lik derim. Bundan ötürü insanın dostu da ‘Ben’liktir
Düşmanı da,
İnsanı vezir eden de ‘Ben’liktir
Rezil eden de,
Yaşatan da ‘Ben’liktir
Öldüren de,
Evet hırslarımıza yenildiğimiz ‘Ben’likten bahsediyorum,
Uğruna can alıp can verdiğimiz ‘Ben’likten bahsediyorum
Bu melun duygunun esaretinden ruhumuzu özgürlüğe kavuşturduğumuz gün,
Asıl gerçek hürriyete kavuşmuşuz demektir.
Toplumu irdeliyorsun, insanların yaşamlarını sorguluyorsun;
Gördüğümüz manzara hep aynı değil mi?
Cinayetlerin altında ‘Ben’lik çıkıyor,
Terörün altında ‘Ben’lik çıkıyor
İhtirasların altında ‘Ben’lik çıkıyor
Adaletsizliğin altında ‘Ben’lik
Düşmanlığın altında ‘Ben’lik çıkıyor
Siyasi kavgaların altında ‘Ben’lik çıkıyor
Din sömürücülüğün altında ‘Ben’lik çıkıyor
İçimizde ki ‘Ben’lik düşmanını yenmenin yegâne yolu;
Bilimdir,
İlimdir,
Fendir,
Bilimden uzak olan,
İlimden uzak olan,
Fenden uzak olan,
Toplumlar,
Uluslar,
Milletler,
Devletler
‘Ben’liğin kölesi olmaktan asla kurtulamaz.
Televizyon kanallarını açıyorsunuz, ‘Ben’lik kavgası,
Siyasete bakıyorsunuz ‘Ben’lik kavgası,
Parti liderlerinde ‘Ben’lik kavgası,
Spor dünyasında ‘Ben’lik kavgası,
Sanat dünyasında ‘Ben’lik kavgası,
Hatta hatta kendini dini yönden lider olarak, önder olarak tanımlayan;
Hoca,
Hacı,
Şıh,
Şeyh,
Dergah,
Tarikat,
Cemaat, adına ne derseniz deyin hepsin de bir ‘Ben’lik kavgası yatmıyor mu?
Değerli okurlarım unutmayalım nefsini yenemeyen, ‘Ben’liğini asla yenemez,
Nefsini yenmenin tek çaresi de;
Yeniliğe açık,
Gelişime açık,
Hoşgörüye açık, birey olmaktan geçiyor.
Düşüncelere saygılı olmayan birey, kemale ermemiş ‘Ben’liğine esir olmuş bireydir.
Bu doğrultuda başta yüce dinimiz İslam olmak üzere bütün semavi ve dünyevi dini inançlar
Hoşgörüye çağırmıyor mu biz insanoğlunu.
‘Ben’likten kurtar kendini;
‘Biz’ ruhuna
‘Biz’ kimliğine bürün,
İnsan olmanın erdemine kavuş demiyor mu?
Bütün felaketlerin anası ‘Ben’liktir demiyor mu?
Unutmayalım ki ‘Ben’liğin düşmanı olan hoşgörü; karşınızdakileri bizim istediğimiz gibi değil, kendi istedikleri şekilde mutlu edebilme büyüklüğüdür.
Bu doğrultuda Mevlana hazretleri “Toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş ortamının tek ve en güçlü doğuş sebebi sevgi eksikliğidir.
Bunun en doğru tedavi yolu ise sevgiyi aramak, yaşamak, uygulamaktır.
Hoşgörülü olursanız seversiniz.
Sevilirsiniz.
Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız her şeye ulaşırsınız.” demiyor mu?
Pablo Neruda’nın dediği gibi “Yavaş yavaş ölürler;
Okumayanlar,
Müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.”
Kısaca;
Sevginin,
Hoşgörünün,
İlimin,
Bilimin,
Kitabın,
Egemen olduğu dünyada ‘Ben’; bu özelliklerin olmadığı dünyada da ‘Biz’ duygusu yok demektir.
Bir birine zıt iki özellik
Ben Ve Biz...
‘Biz’in dünyaya hakim olması tüm insanlığın özlemidir ve hayalidir. Ve bu hayali ve özlemi gerçekleştirmek de yine biz insanların ‘Ben’liğinin yenebilmesine, esir olup olmamasına bağlıdır.