Bir ülke düşünün.
Neredeyse tüm kurumları işgal edilmiş, vatandaşı yok sayan bir hükümet etme anlayışı tarafından esir alınmış, kendine yabancılaştırılmış, sokakları sığınmacılar tarafından istila edilmiş, milli değerlerden uzaklaştırılmış, hızla tüketen ve tükenen bir ülke.
Bir millet profili düşünün.
Kendi topraklarında yok sayılmış, kenara itilmiş, hakları gasp edilmiş ve üzerine adeta bir karabasan gibi çökülmüş bir millet.
Çaresiz, kimsesiz, yokluk ve yoksullukla mücadele eden, kimliksizleştirilmeye çalışılan bir millet.
Bir iktidar profili düşünün.
Dışa bağımlı, vatandaşı yok sayan, kurumları işgal edilmiş, tarikat ve cemaatlere teslim olmuş, üretmek yerine, hızla tüketen, yok eden, talan eden, milli olan ne varsa ezip geçen, kendi vatandaşına düşman bir iktidar. Türkiye'de Suriyelilere, Afganlara, Pakilere sığınmacı olmanın konfor ve ayrıcalığını doyasıya yaşatırken, kendi vatandaşını yok sayıp, köşeye iten, vatandaşı hızla yoksullaştırırken kendini ve yandaşlarını hızla zenginleştiren bir iktidar.
Bir muhalefet profili düşünün.
Vatandaşın taleplerinden çok iktidarın amaçlarını gözeten, haktan yoksun, hukuksuzluğa sessiz, kaybederken kazanan, iktidara yakın, millete uzak, kendi çıkarlarını milli menfaatlerin üzerinde tutan ülkemizi ve siyaseti işlevsiz iktidarla birlikte bir çıkmaza sokan yandaş ve sarı bir muhalefet.
Ve bir ADAM düşünün!
Gündüz oturmadan, gece uyumadan ülkesi ve milleti için çalışarak bir üçüncü yol açan. Sadece ve sadece sinesinden çıktığı Aziz Türk Milleti ile ittifak yaparak Atatürk çizgisinde, 1923 ruhunu yaşatan yiğit bir adam.
Benliğini aşarak, kendisini milleti için feda etmesini bilen ve ömrünü Türk Milletine, ülkesine ve bir kutsal davaya adayarak, kitaba, olaya, eyleme ve Milli bir Öndere dönüşen bir ADAM.
Merhum Galip ağabeyin; Yükseklerde gözümüz yoktur. Şu garip memleketin dertleri üzerine düşünülsün, şu masum milletin hakkı çiğnenmesin, yeter.
Sözünden referansla kendisini yok sayarak ülkesinin dertleri üzerine düşünen, milletin hakkını çiğnetmeyen, tüketen değil üreten bir Türkiye yaratmak için mücadele eden, işgale ve istilaya geçit vermeyecek Güçlü ve Bağımsız Türkiye'nin teminatı ve mimarı olacak bir LİDER.
Ülkemizin sığınmacılar tarafından istilâsına sebep olan iktidar ve kayıtsız kalan muhalefete inat; Ülkesi ve milleti için,
Tıpkı 13 Kasım 1918'de Kartal istimbotuyla Galata'ya giderken Yaveri Cevat Bey'e işgal gemilerini işaret ederek “Geldikleri gibi giderler”diyen Mustafa Kemal Atatürk gibi ayni inanç ve ruhla ülkemizi istila eden sığınmacılara Geldikleri Gibi Gidecekler. GEREKİRSE ZORLA! diyen bir LİDER!
Mücadelenin zamanı, mekanı ve mesaisi yoktur diyerek mekan, zaman ve mesai gözetmeden direnen bir LİDER!
İşte bu yüzden; Herkes direnebilir ama direnişin sembolü tek bir kişi olur.
Tıpkı Ümit Özdağ gibi..
Bu sebeple Türk Milleti Sayın Ümit Özdağ'a sahip çıkmalı ve ülkemizin karşı karşıya olduğu tarihin en büyük milli güvenlik tehdidine dur diyebilmeli...