7 Haziran 2015’de genel seçim oldu. MHP, yüzde 16,2 oy aldı,80 milletvekili çıkardı, AKP iktidardan düştü.
Akşam saat 7’den sonra MHP genel merkezindeki odasında oturan D.Bahçeli, gece saat 11’e doğru, hiç kimseye danışmadan, görüşmeden, değerlendirme yapmadan, basın mensuplarının karşısına geçip “erken seçim”den bahsetti. İktidarı kaybetmek korkusuyla gece uykusu kaçan RTE, akıllı bir oyun kurucu olarak 1 Kasım’da erken seçim kararı aldırttı. En büyük destekçisi D.Bahçeli’ydi. CHP ve HDP oylarını korudu. MHP,80 olan milletvekili sayısını 40’a indirdi. AKP tekrar iktidar oldu.
Partiyi tek başına “padişah” gibi yöneten, kimin milletvekili olacağına, kimin genel başkan yardımcısı olacağına, partinin politikasına, erken seçim kararına tek başına karar veren D.Bahçeli,80 olan milletvekili sayısını 40’a indirmenin sorumluluğunu almadı. Gelişmiş ülkelerde partisinin milletvekili sayısını yarıya düşüren lider o gece İSTİFA ederdi. Ama MHP’yi padişah gibi yöneten bilge lider D.Bahçeli öyle yapmadı.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı 1997 ‘de D.Bahçeli’nin genel başkan olduğu süreçte kürsü devirerek “illegaliteyi başlatıyorum demişti. daha sonra milletvekili adayı oldu. Şimdi; muhalif.
Tuğrul Türkeş. D.Bahçeli’ye karşı genel başkan adayı oldu, sonra, D.Bahçeli’yi suçlayarak ayrı bir parti kurdu. Yanında Oktay Öztürk vardı. T.Türkeş söylediklerini yutarak milletvekili olmak için MHP’ye geri döndü, genel başkan yardımcısı oldu.7 Haziran seçimleri sonrası D.Bahçeli’yi eleştirerek AKP’ye gitti. Kendisiyle beraber gelen Oktay Öztürk MHP’de Genel Başkan Yardımcısı oldu. Şimdi Tuğrul Türkeş AKP’de… Ve MHP Genel Başkanı D.Bahçeli ile de “Kanka”…
Siyasetçiler genellikle dün söylediklerini yarın unuturlar. Hainlik, ajanlık en kolay attıkları iftiralardır.
Partilerde; parti içi demokrasi, fikrini özgürce açıklama, özeleştiri kültürü olmadığı için bunların yerini Genel Başkana tapınma hali alır. Parti içi demokrasi olmadığı için herkes karnından dokunur. Açık konuşan, cesur insanlar siyasette asla kendilerine yer bulamazlar. Siyasetle uğraşanların çoğu “sınıf atlamak” isteyen kifayetsiz muhterislerdir. Belki dünya da böyledir, bilmiyorum ama uzun yıllar TBMM’de çalışan bir insan olarak gördüğüm şudur: Siyaseti vasatlar işgal etmiş durumda.
Ülkücüler “sağ”ın en okumuş, aydın ve cesur insanlarıdır. En doğru fikir zamanı gelmiş fikirdir. 1997’de MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş ve 12 Eylül’den öne MHP’de 2.adam konumunda olan Ramiz Ongun Genel Başkanlık seçiminde Ülkücüler tarafından seçilmediler. Ülkücüler sosyal talebe uygun olarak uygar, medeni ve şehirli görünen Devlet Bahçeli’yi seçtiler.
Şimdi de ülkücüler “demokrasi” talep etmektedirler. Devlet Bahçeli ise bu talepleri görmezden gelip, koltuğuna yapışmış durumdadır.
MHP’de Demokrasi zamanı gelmiştir. Omurgasız siyasetçiler devri kapanmıştır.
Hepimiz fikrimizi korkmadan, ezilmeden beyan edeceğiz. Herkes birbirine saygı duyacak. Güzel bir “üslup” geliştireceğiz. Yeni seçilen “Genel Başkanın” diktatör olmasına asla müsaade etmeyeceğiz.
Muhalefette benim gibi değişimden yana olan çok sevdiğim bazı arkadaşlar “Tokat” üslubunu kullanmakta oldukları kulağıma gelmekte. Bu beni çok rahatsız etmektedir. Buna asla müsaade edemeyiz.
Uygar şekilde davranacağız.
MHP’ye Demokrasi gelecek.
MHP tek başına iktidar olacak.
MEHMET SARAL