“...Uydurdukları yalanları Allah’a isnat ederek O’na iftirada bulunan... Kendi uydurduları boş sözleri Allah'a yakıştıran... yalan sözlerle Allah'a iftira eden ve O'nun mesajlarını yalanlayanlardan daha zalim kim olabilir? ...” (...EN’AM SURESİ AYET 21...)
Taklit, Ritüel, Tören, Seremoni, Ayin dininin sembolleri ve en mümeyyiz kurumları . . ! olan cemaat ve tarikatların Yüzyıllardır, Diyanet İşleri Başkanlığınında kurulduğu günden bu yana bu milllete empoze ettikleri kandil gecelerinden biri olan MİRAÇ KANDİLİ bu akşam meraklıları ve aklını Kur’an ve Sünnet –i Seniyye odaklı kullanmayanlar tarafından büyük bir coşku ve heyecan içerisinde kutlanacak. . !
Kur’an ve Sünnet –i Seniyye bizlere Kadir Gecesi dışında hiç bir gece için herhangi bir parantez açmış değildir. Kadir Gecesi Kur’an ve Sünnet –i Seniyye ile delillendirilmiş bir büyük, bir ulu, yüceler yücesi azam bir gecedir. Ne var ki... bu gecede bile, geceye özel herhangi bir kandil kutlaması yapılmaz, yapılamaz. Gece için de Kuran’ı okursunuz ve sizin ruhunuza, vicdanınıza Kuran inmeye başlar. Bu bağlam da bu azam gece de Kur’an her bir ferde mota mot bireysel olarak inzal olunmaya başlamıştır.
Yani her ferdin ma’şer –i vicdan ve ruhuna ışık hüzmeleri gibi inmeye başlamıştr. Tüm bunlara rağmen kandil adı altında yapılacaka olan her özel aksiyon, BİD’AT olur ve her BİD’AT da... ravza –i mutahhara’nın gül –ü rana’sı peygamberimiz efendimizin bildirdiği üzre dalalet ve ateştir....
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu... “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”
Miraç meselesine yönelik olarak ... İSRA SURESİ AYET ...1... i zirve ve gerçekte odaklanmamız gereken bir mübarek sure / ayet olarak ele alıyoruz...
“Yüceliğinde sınır olmayan, yarattıklarına benzemekten münezzeh, mutlak aşkın ve yüce olan O (ALLAH)... kulunu gecenin bir vaktinde Mescid-i Haram'dan çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa'ya, Ulûhiyet ve Rubûbiyetimizle ilgili ayetlerimizden bir kısmını/kâinatın işleyiş kanunlarından bir bölümünü gösterelim diye yürüttü. Hakikat şu; "HÛ"; Semi'dir, Basıyr'dir...” (İSRA SURESİ AYET ...1...)
Kur’an ve sahih hadislerde... Peygamberin (ona salat ve selam olsun) Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya geceleyin yürütülmesine “İsra”, oradan da semaya yükseltilmesine “Miraç” denir. “O Allah’ın şanı ne yücedir ki; Kulu Muhammed’i gecenin bir kısmında, ayetlerimizin bir kısmını göstermek için Mescid-i Haram’dan, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüttü…” (İSRA SURESİ AYET ...1...)
İsra ayetle sabittir, inkârı küfürdür. Miraç ise pek çoğu Kur’an’a ve tarihi hadiselere aykırı, zayıf ve uydurma hadislere dayanır. İnkârı bir şey gerektirmez. Böyle zayıf rivayetlerden itikat oluşturulamaz. Kur’an’da olmayan bir şey itikada konu da olamaz. Zira Kur’an, tamamlanmış bir dinin kitabıdır.
Taklit, Ritüel, Tören, Seremoni, Ayin dininin sembolleri ve en mümeyyiz kurumları . . ! olan cemaat ve tarikatların Yüzyıllardır, Diyanet İşleri Başkanlığınında kurulduğu günden bu yana bu milllete empoze ettikleri MİRAÇ KANDİLİ / GECESİ, şanı pek yüce olan, herşeye söz geçirip, güç yetiren, iki dogu ve iki batı ile din gününün sahibi olan Mevla Teala hazretleriyle Peygamber –i zişan efendimize yönelik iftira ve yalanlarla çerçevelenmiş bir büyük İSRAİLİYAT YALANI VE İFTİRASIDIR.
Şimdi bu büyük yalan ve iftiraya birlikte bakalım... ““Peygamber, Kâbe’de uykuda olduğu bir sırada Cebrail gelip göğsünü yarıyor, kalbini zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet dolduruyor. Burak adlı bir binekle Mescid-i Aksaya götürüyor. Burada diğer peygamberler tarafından karşılanan Hz. Muhammed, onlara imamlık yaparak namaz kıldırıyor. Daha sonra yanında Cebrail olduğu halde göğe doğru yükselmeye başlıyorlar. Göğün birinci katında Hz. Âdem, ikinci katında Hz. İsa ve Hz. Yahya üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa, yedinci katında Hz. İbrahim ile görüşüyor.
Cebrail ile birlikte süren bu yükseliş Sidretü’l Münteha’ya kadar devam ediyor. Cebrail; “Buradan öteye geçecek olursam yanarım” diyerek orada kalıyor. Hz. Peygamber Refref adlı bir binekle yükselişini sürdürerek Allah’ın huzuruna varıyor. Bu yükseliş sırasında kendisine cennet ve cehennem gösteriliyor, ümmetinden Allah’a şirk koşmamış olanın cennete gireceği müjdesi veriliyor önce elli vakit namaz farz kılınıyor; Allah’la yapılan pazarlık neticesinde elli vakit namaz beş vakte indiriliyor. Allah’la görüşmeyi tamamlayan Hz. Muhammed, dönüşte Musa’ya uğruyor.
Musa: “Ne ile emrolundun?” diye soruyor. Hz. Muhammed; “Elli vakit namaz” diye cevap veriyor. Bunun üzerine Musa; “Her gün elli vakit namaz çok fazla, buna ümmetinin gücü yetmez. Rabb’ine söyle bunu azaltsın” diyor. Hz. Muhammed’de yeniden Allah’a giderek vakit sayısını azaltmasını istiyor, Allah’ta on vakit azaltıyor. Peygamber dönüşte yeniden Hz. Musa’a uğruyor. Hz. Musa “bu kadarı da çok, git Allah’tan biraz daha azaltmasını iste” diyor.
Hz. Musa ’ın bu uyarıları ile namaz beş vakte indirilinceye dek Hz. Muhammed’in Allah’la görüşmeye gidip gelişi devam ediyor. Peygamber, namaz beş vakte indirildikten sonra yeniden Hz. Musa’ya uğruyor. Musa bu beş vaktin de çok olduğunu, ümmetin bunu da yerine getiremeyeceği uyarısında bulunarak yeniden Allah’a dönmesini ve biraz daha azaltmasını istemesini söylüyor.
Ancak bu kez Hz. Peygamber artık isteyecek yüzünün kalmadığını belirterek beş vakte razı olduğunu söylüyor. Ve Miraç olayı böylece tamamlanmış oluyor...”
“...Uydurdukları yalanları Allah’a isnat ederek O’na iftirada bulunan... Kendi uydurduları boş sözleri Allah'a yakıştıran... yalan sözlerle Allah'a iftira eden ve O'nun mesajlarını yalanlayanlardan daha zalim kim olabilir? ...” (...EN’AM SURESİ AYET 21...)
Çoğu Kur’an’a ve tarihi olaylara aykırı bu zayıf, hatta muhtemelen uydurma rivayetleri kurtarmak için, bazıları ayetlerin canına okumaktadırlar. Örneğin; (İsra, 1) de geçen “Esra” kelimesinin anlamını açıkça katletmektedirler. Ayetin anlamı; “gece yürüyüşü, hızlıca geceleyin yürümek” iken, meallerin çoğunda “götürmek” anlamı verilmektedir.
Zira “kulunu yürüttü” anlamı verirlerse, bir gecede Peygamberi Kudüs’e götürüp, getiremeyeceklerdir. Bereket versin bu kelime Kur’an’da birkaç yerde geçmektedir. Hepsinde de “geceleyin yürütmek” anlamındadır.
Bu yönde ... Yukarıda ki surenin hemen başındaki Subhânellezî esrâ bi........ nin anlamı... “Kİ O GECE YÜRÜTTÜ...” manasındadır. GÖTÜRDÜ değil özellikle YÜRÜTTÜ denilmesi, MİRAÇ’ın yani Allah –u Teala’nın huzuruna yükselişin bedensel - fiziksel değil müşahadesel bir vizyon anlamına yani RÜYA’da gerçekleşen bir olguya yapılan çok güçlü bir vurguyu işaret etmektedir.
Cemaat ve Tarikat dini, Diyanetin resmi kurumsal dini, taklidi iman üzre hemfikir olan din yobazlarının dini ve Kur’an alıp Kur’an satan ilahiyatçı profesör Bel’am’ların dini... alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili peygamberimiz efendimizi, Alemlerin RABBİ olan yüceler yücesi Mevlamız ile karşılıklı sohbet eder vaziyette bir araya getirerek, Allah ve Rasulü adına bir büyük yalan ve iftira isnadında bulunmuşlardır.
Düzenin, Sistemin RANTCI, NEMACI, ÇIKARCI adamlarını bu büyük yalan ve iftiracılarından dolayı Allah –u Teala’ya havale ediyoruz.
Miraç yalanıyla ilgili... son sözü.. Hayat rehberimiz Kur’an’ı azimüşşan’a bırakıyoruz.
(En’am Suresi Ayet 103...) “Allah, gözleri ve akılları denetim ve idraki içine alırken, gözler Allah’ı dünyada göremez, akıllar dünyada ve âhirette Allah’ı kavrayamaz. O hikmetine nüfuz edilmeyen yüce varlıktır ve gizli-açık her şeyden haberdardır. ..”
(Şûrâ Suresi Ayet 51) ... “Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir Rasul gönderir, ilmi, planı dâhilinde izniyle sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olanları vahyeder. O yücedir, hikmet sahibi ve hükümrandır...”