MHP muhalif hareketinin, 2015 kasımından beri yürüttüğü mücadelenin geldiği son aşamada, zaten mahkemede ve askıda duran bir kongre varken, bir de HAYIR'ını destekledikleri referandumun mahkemeye düşmesi, ikinci bir bekleme süreci doğurmuştur. Belli ki adaylar bu mahkemelerin sonuçlanmasını bekliyorlar ve ona göre bir karar verecekler. Ancak, bugüne kadar yaşanan güdümlü hukuk süreci göstermiştir ki, mahkemeler, muhalifler lehine, amaca uygun sonuçlanmayacaktır.
Bu durumda, muhaliflerin iki tercihi vardır. * Birincisi, şayet mahkeme, bir kongre yapılmasına imkan tanırsa, kongrede aday olmak. Bu da pek mümkün görülmüyor. Çünkü bu süreçte ülkücüler arasındaki ayrışma, kamplaşma ve düşmanlaşma, Bahçeli'nin taktiksel tahrikiyle, o dereceye vardı ki, genelmerkezcilerle muhaliflerin aynı çatı altında olmaları, artık imkansızdır. Böyle bir pozisyonda en ufak münakaşa, büyük kavgaya, hatta ölümlere yol açacaktır. Bu aşamada, kimse taraftarlarını alıp Bahçelicilerin bulunduğu o salona götüremez.
Muhalifler yine kendi başlarına bir kongre yapmaya kalkarlarsa, Bahçeli-Erdoğan- Yargı-Emniyet işbirliği engeline takılırlar. O kongreye kadar, delege yapısının ne olacağını da şimdiden bilmek mümkün değildir. Delege yapısının müsait olması ve bu ayrı kongrenin yapılıp orada bir muhalifin genelbaşkan seçilmesi durumunda, genelmerkez yine sonucu tanımayacak ve işi mahkemelere sürecektir. O mahkemeler sonuçlanıncaya kadar, il-ilçe kongreleri olur, delegeler değiştirilir, hatta genel seçimler olur biter bile.Buradan bir sonuç çıkmaz. Öyleyse mahkemeleri beklemek, çok da anlamlı bir düşünce değildir.
İkinci tercih, muhaliflerin yeni bir parti kurmasıdır. Bunun için de iki yol var: Ya mahkemenin sonuçlanmasını bekleyecekler ya da hemen şimdi partiyi kuracaklar. Mahkemenin sonucunu beklemeye kalkarlarsa, bunun ne kadar zaman alacağı belli değildir. 2019 seçimlerine kadar iş uzarsa ya da bir erken seçim kararı alınırsa, kurulacak partinin seçimlere girmesi mümkün olmaz. Şayet, kurulmuş bir partiyi sahiplenip seçimlere girerlerse, yeterli hazırlık yapamazlar ve durum fiyasko ile biter.
Oysa ki eğer yeni bir parti kurulacaksa, hiç zaman kaybetmemek gerekir. En kötü karar, kararsızlıktan daha iyidir. Parti hemen şimdi kurulmalı, bir an önce teşkilatlanması tamamlanıp siyasi faaliyetlere başlamalıdır. Çünkü bu şartlarda beklemenin sağlayacağı hiç bir fayda görülmemektedir. Sabretmek, beklemek sessizce ve içeride olur. Dışarıya atılan, düşmanlaştırılan bir hareket, beklerse gündemden düşer, erir, yok olur.
"Biz, partimizi, üç hilali, baba ocağımızı terk etmeyiz." diyenler, anlattığım çıkmazları algılayamayan ya da bu çıkmazları hiç düşünmemiş olanlardır. "Bunun dışında başka bir yol yok mu?" diyorsanız, var:
Klasikler: Başka bir partiye geçmek, egoistlik. Mücadeleden vazgeçip Bahçeli'ye dönmek, onursuzluk. Siyasetten vazgeçip eve dönmek, korkaklık.