Habererk yazarlarından ve ilk baskısı 3 ayda biten "Kürt Sorunu mu? Devletleşme Sorunu mu?" isimli, kitabın yazarı, İrfan Sönmez.
Uzun zamandır kendisi ile sohbet etmek istememize rağmen fırsat bulamamış ve bunun ezikliğini yaşamıştık.
Zaman zaman gergin de geçse, bize bu fırsatı verdiği için kendisine teşekkür ediyoruz.
DÜN DE BUGÜN DE EN BÜYÜK SORUNUMUZ BÖLÜCÜ TERÖRDÜR
İRFAN SÖNMEZ
HABERERK -Sn Sönmez,Kürt sorunu diye takdim edilen sorunun aslında devletleşme sorunu olduğunu ortaya koyduğunuz kitabınızın ilk baskısı 3 ayda bitti,bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
İRFAN SÖNMEZ -Son aylarda olaylar üst üste geldi,güneyimizde bir PYD devleti oluşturuluyor. Suriye'de bu kaos ortamının nasıl biteceği henüz belli değil, ABD açıkça terör örgütüne destek oluyor. PKK'yı ancak bir devletin sahip olabileceği silahlarla donattı. Rusya, Esat yönetimini yedeğine alarak bölgenin en etkili gücü haline geldi.Konu bu kadar gündemde olunca herkes bir şeyler öğrenmek istiyor.Belki bundan belki de farklı bir yöntem kullanmamızdan kitap büyük ilgi gördü.
HABERERK -Siz Kürt sorunu bir inşadır diyorsunuz?
İRFAN SÖNMEZ -Evet bu sorun iç ve dış çevrelerin ittifakıyla adım adım inşa edilmiştir.Bir sorun olmadan bir hak talebinde bulunmak mümkün olmadığı için önce Kürt sorunu diye bir sorun inşa edilmiş,sonra da sorunlarımız var diyerek bunun üzerinden bir talep listesi oluşturulmuştur. Bir hak talebinde bulunmak için önce haksızlığa uğrandığının ispat edilmesi gerekir.Etnik bölücülük, bazen tarihi çarpıtarak bazen yapılan kimi hataları istismar ederek böyle bir sorunun varlığına hem taraftar kitlesini hem de karşısında olanları ikna etmiştir.
HABERERK -Yok mudur öyle bir sorun? Kürtler için her şey yolunda denilebilir mi?
İRFAN SÖNMEZ -Bu meseleye nasıl baktığınıza bağlıdır.Sistemin arızalarından kaynaklanan ve herkese dönük sıkıntıları etnikleştirirseniz bundan etnik bir sorun çıkarırsınız.Ama bu arızaların genel olduğunu,özel olarak bir topluluğu hedef almadığını düşünürseniz farklı bir sonuca varırsınız.
HABERERK -Mesela?
İRFAN SÖNMEZ -Mesela,12 Eylül işkenceleri... O dönem bütün cezaevleri bir işkence haneydi. Ayrım gözetmeden herkese ağır işkenceler yapıldı.Ülkücüsü de,devrimcisi de,PKK'lısı da işkence gördü. Böyle bakarsanız bundan özel sonuçlar çıkarmazsınız. Ama herkese yapılan bir uygulamayı sadece PKK'ya yapıldı diye özelleştirir,diğerlerini görmezden gelirseniz orada kendinize bir malzeme üretmiş olursunuz. Etnik bölücülük bunu yaptı.Herkesi çıkardı,kendisini bu tip uygulamaların tek mağduru gibi göstererek buradan devletin Kürtlerle sorunu olduğuna dair bir sonuç çıkardı.
HABERERK -Kitabınızda ezber bozan kamuoyunun belki de ilk defa duyduğu şeyler var, mesela 29 Kürt isyanının bir safsata olduğunu söylüyorsunuz?
İRFAN SÖNMEZ -Bir problemin inşası eğer öyle bir problem yoksa tarihi olayların çarpıtılması ile mümkündür. Ayrılıkçı çevreler ısrarla 29 Kürt isyanından bahsediyorlar.Bu iddialarıyla bir kaç sonuç elde etmeye çalışıyorlar;birincisi,bizi taleplerini kabul etmediğimiz takdirde bu işin bitmeyeceğine inandırmak istiyorlar.29 isyan demek 28 defa bastırdınız 29. oldu,onu bastırsanız 30. su olacak demektir. Yani bu işin sonu yok, en iyisi gelin bizim isteklerimizi kabul edin demek istiyorlar.Bizim direnme irademizi hedef alıyorlar.Bunda kısmen başarılı da olmuşlardır. Bu işin sonu yok,masaya oturmak lazım,silahla olmuyor filan gibi ifadeler bu propagandanın zihinlerimizde açtığı yaraların dışa vurumudur.
HABERERK -İkincisi...
İRFAN SÖNMEZ -İkincisi, tarihsiz devlet olunmaz,etnik bölücülüğün bir savaş tarihine ihtiyacı var.29 Kürt isyanı böyle bir tarih yaratma gayretinin ifadesidir. Savaşları devlet yapar,devletleri de savaş. Yani savaşların,isyanların devlet oluşturucu bir yanı vardır. Bir savaş tarihi oluşturmak bir devletin alt yapısını oluşturmaktır. Her isyanın Kürt isyanı diye takdim edilmesinin arkasında bu gerçek yatıyor.Üçüncüsü,iki toplumun bir arada yaşamasının mümkün olmadığını uluslararası topluma göstermek,dış müdahalelere zemin hazırlamaktır. Dışarıda, 29 defa isyan eden bir halkın Türkiye ile ilgili nasıl bir algı yaratacağını söylemeye gerek var mı? Dünya'ya Türklerle olmuyor,bir arada olamıyoruz demek istiyorlar. Dışarıdan zaman zaman yükselen "Kürtlerin hakkını verin,uzlaşın,taleplerini dikkate alın, "şeklindeki beyanların arkasında bu propagandanın yarattığı tesir vardır.
HABERERK -Peki,29 isyan yok mu, bu isyanlar neyin nesi?
İRFAN SÖNMEZ -Tarihimizde bir çok isyan var,bunların bazıları feodal kaynaklı,merkezileşme çabalarına karşı yapılmış isyanlardır.Bazıları din kaynaklıdır. Bir isyana Kürt isyanı diyebilmek için milli amaçlarla yapılmış olması gerekir.Bu isyanlar içinde bu formata uyan ancak bir iki isyan çıkarabilirsiniz. Bunlardan biri Koçgiri'dir,öteki Ağrı isyanı veya isyanlarıdır.Mesela, Şeyh Sait isyanı tamamen dini gerekçelerle yapılmış,eskinin yeniye direnişidir. Dersim devletin kayıt altına almak istediği bir bölgede feodal ayrıcalıklarını korumak isteyenlerin direnişidir.Şeyh Sait Kürt değil Zaza'dır. Molla Selim Zaza'dır.Şeyh Sait isyanında yargılanıp asılan Türkler de vardır.
HABERERK -Kitabınızda sorunu büyüten yanlışları tek tek irdelemişsiniz, bu kadar yanlışı neye bağlıyorsunuz?
İRFAN SÖNMEZ -Bir strateji yokluğuna... Önceden belirlenmiş ısrarla,inatla sürdürülen bir milli politikanın yokluğuna... Hükümet etme tarzı ile bağlı olmaması gereken ilkelerimizin olmayışına... Terörle,bölücülükle mücadele politikamıza bakın,iktidarlara göre biçim değiştirdiğini görürsünüz. Bazı şeyler vardır ki iktidarlar değişse bile temel politikaların değişmemesi lazımdır. Bölücülükle,terörle mücadelede onlardan biridir. Bizim hiç bir konuda sabitleşmiş,sınırları belirlenmiş bir politikamız yok. Bunu dışarıdaki güçler de görüyor ve bunu bizi etkilemek için kendileri açısından bir avantaj olarak görüyorlar. Değişebilirlik, sabit bir politikanın olmayışı,bazılarını Türkiye'yi istediğimiz noktaya çekebiliriz diye cesaretlendiriyor. Bunu çözüm sürecinde de gördük.
HABERERK -Çözüm süreci ile ilgili ciddi eleştiriler yapmışsınız,belki de bir çalışma da ilk defa bu kadar ayrıntılı ele alınmış. Niçin çözüm sürecine karşı çıktınız?
İRFAN SÖNMEZ -Çünkü geleceği nokta belliydi. Eğer bir politikanın nereye varacağını görüyorsanız bunu söyleyeceksiniz.O süreçte öyle esnek,öyle edilgen,öyle müsait bir duruş sergilendi ki PKK her şeyi isteyebileceği ve alacağı zehabına kapıldı.Neredeyse bana anahtar teslim bir devlet ver diyeceklerdi.Kapılar barışa,uzlaşmaya değil,örgütsel faaliyetlere açıldı. Devlet elindeki bütün enstrümanları kullandı,PKK ise hiç bir şey vermedi. İlk şart PKK'nın militanları sınır dışına çıkaracağıydı. Örgüt bu taahhüdüne uymamasına rağmen sürece devam edildi. Şehirler silahla dolduruldu.Hendekler kazıldı,PKK savaşa hazırlanırken hep görmezden gelindi.Devlet demek tedbir demektir. Hiç bir örgüte güvenilmez. PK K ya karşı bir ihtiyat payı bile konulmadı. Sonrası malum,terör örgütünü şehirlerden söküp atmak için 700 şehit verildi.
HABERERK -Bu yol denenmemelimiydi?
İRFAN SÖNMEZ -Dünyada bu tip diyalog ve çözüm arayışı örnekleri var. Ama hiç biri bizim yaptığımız gibi PKK'yı Kürtlerin meşru temsilcisi yahut çekirdek devleti gibi karşısına alıp ona meşruiyet kazandırmamıştır. Sık sık İngiltere IRA örneği veriliyor. Yanlış,İngiltere IRA ile hiç masaya oturmadı. Bunu kotaranlar Serbest İrlanda'nın Sosyal demokrat Partisi Başkanı ile IRA'nın siyasi kanadı olan Sein fein Partisinin lideri Gerry Adams'tı, hayırlı Cuma anlaşması imzalanırken masada IRA yoktu,partiler vardı. Devlet kendini bir terör örgütü ile aynı masada tutmaktan sakınmıştır.
HABERERK -Geçen gün Bazı AK parti milletvekilleri İngiltere-IRA sürecini incelemek için İngiltere'ye gitti...
İRFAN SÖNMEZ -Biliyorum,yine yanlış yere gittiler.
HABERERK -Niçin?
İRFAN SÖNMEZ -Orada Demokratik Gelişim Enstitüsünün başkanı Kerim Yıldız'la görüştüler.Bu zat aynı zamanda Kürt İnsan Hakları Girişiminin başkanı.Bu girişimin sitesinde Türkiye'yi de içine alan Büyük Kürdistan haritası son yıllara kadar duruyordu. Bu kuruluş, PKK'nın Avrupa uzantılarından biri. Avrupa insan hakları mahkemesinde PKK militanlarının açtığı davalara materyal sağlayan bir enstitü. Kerim Yıldız'ın Türkiye'de de yayınlanmış kitapları var. Büyük Kürdistan'ı savunuyor,Türkiye'de Kürtlere zulüm edildiğini söylüyor. 2012'de Türkiye'ye geldi.PKK'nın Kürtleri meşru temsilcisi olarak tanınmasını istiyor. Kürt sorunu için uluslararası müdahale de bulunulmasını talep ediyor. 2012'de Türkiye'ye geldiğine Hilal Kaplan,A.Bayramoğlu gibi gazeteciler de düzenlediği -basına kapalı- toplantıya katılmışlardı.
HABERERK -Yani kediye ciğer mi teslim ediliyor?
İRFAN SÖNMEZ -Daha kötüsü, bu ülkenin bölünmesini isteyen birinden fikir alınıyor. Ayrıca ,Türkiye ile İngiltere aynı formata sahip devletler değil. Türkiye ulus devlet,İngiltere bir uluslar devleti.Farkı sistemlere sahip devletlerin çözümleri de farklı olur. Kerim Yıldız'a danışılması bana Dersim isyanı öncesini hatırlatıyor.
HABERERK -Nasıl?
İRFAN SÖNMEZ -Dersime müdahale edilmeden aşiretlere nasihat heyetleri gönderilmiştir. Bu heyete Nuri-yi Dersimi, yani namı diğer Baytar Nuri'de ilave edilmiştir.Giden heyet, aşiret liderlerine isyan etmemeleri için nasihat ederken bu zat aşiret liderlerini kenara çekip Kürtçe konuşarak isyana teşvik etmiştir. Bunu ben söylemiyorum kendisi anlatıyor. Düşünebiliyor musunuz,isyan çıkmasın diye gönderilen heyette isyan edin diyen bir kişi var. Maalesef aymazlığımız hala sürüyor.
HABERERK -Bu problemi çözmek için hiç konuşmayalım,hiç teşebbüste bulunmayalım mı?
İRFAN SÖNMEZ -Kimse öyle bir şey demiyor,konuşulması gerekenlerle konuşun diyor. Konuşurken de devleti örgütle muhatap etmeyin diyor. Konuşuyorsunuz diye tedbiri elden bırakmayın,mücadele ile müzakereyi bir arada yürütün diyor.
HABERERK -Yani siz siyasetçilerle gerekirse devlet dışı aktörler görüşsün diyorsunuz,devlet HDP ile mi görüşsün?
İRFAN SÖNMEZ -HDP ile mi görüşsün derken çok aykırı bulduğunuzu gösteren bir tavırla sordunuz. PKK ile görüşmek mi aykırı,HDP ile görüşmek mi? Ben illa şunla bunla görüşün demiyorum, ama eli silahsız olanı illa görüşülecekse eli silahlı olana tercih edin derim. HDP ile görüşmek PKK ile görüşmekten evladır. Ama bu yolu da kendimiz tıkıyoruz.
HABERERK -Nasıl?
İRFAN SÖNMEZ -Partiler birbirlerini suçlarken en çok neyi kullanıyorlar,falan parti HDP ile iş birliği yapıyor,konuşuyor diyerek birbirlerini yıpratmaya çalışıyorlar. Yani HDP ile konuşmak bir yıpranma sebebi. Böyle bir psikoloji oluşturursanız HDP ile kimse konuşmaya cesaret edemez. Bunu en çok da iktidar partisi yapıyor. HDP'yi örgüt siyasetinden uzaklaştıracak yöntemler geliştirmemiz lazım. HDP Kandil veya İmralı yerine hitap ettiği toplumun meselelerini odağına alırsa bu problemin çözümünde tarihi bir rol oynar.Bunun için HDP'yi dışlayarak Kandil'in kucağına itmek yerine diyalog kanallarını açık tutarak Türkiye siyasetine yöneltmeliyiz. Bunun yolu HDP ile konuşanı hain ilan etmek değildir. PKK ile konuşuyorsun,HDP ile konuşanı da suçluyorsun. Önümüzü kendimiz tıkıyoruz. Terör ve bölücülük siyasi rekabet aracı olarak kullanılmayacak kadar ciddi bir meseledir
HABERERK -HDP ile nasıl konuşulsun adamlar her defasında İmralı'yı adres gösterdiler,sorumluluk üstlenmediler.
İRFAN SÖNMEZ -Çünkü siyaset yaptıkları bölge de PKK'ya rağmen siyaset oluşturmaları çok zor. HDP bağımsız hareket ettiğinde sokağa bile çıkarmazlar. Önce sokaktaki bu baskının ortadan kaldırılması,bağımsız siyaset yapmanın şartlarının oluşturulması lazım. Devlet sokağa hakim olursa HDP kendi kişiliğine dönebilir.İmralı veya Kandil'e bakmak yerine sorumluluk üstlenebilir. Buna bölge halkının da destek olması lazım. Vatandaş partisine dönüp Kandil'i değil beni dinle sana oy veren benim dediği zaman HDP bu sese uymak zorunda kalır. Son dönemlerde PKK'nın sokak hakimiyeti büyük ölçüde kırıldı,daha da kırılması lazım. HDP tabanı da inisiyatif kullanırsa Kandil'in partisi gider vatandaşın partisi gelir.
HABERERK -Devlet bu imkanı bir kaç defa verdi,ama HDP bunu kullanamadı,
İRFAN SÖNMEZ -Verdi doğrudur,7 Haziran seçimlerinde HDP tarihinin en büyük oy oranına ulaştı. Vatandaş yönünü bana dönersen seni yükseltirim dedi. HDP önce bu mesajı aldı,doğru okudu,sonra Kandil'in baskısı ve ideolojik alışkanlıkları ile fabrika ayarlarına döndü. O çizgi devam etseydi belki bu kadar HDP milletvekili içeride olmayacak, bugün daha farklı rakamlar telaffuz edecektik.
HABERERK -Yani siz HDP siyasetten dışlanmamalı diyorsunuz, hem de bir ülkücü olarak?
İRFAN SÖNMEZ -Bu işin ülkücüsü, şusu busu olmaz,aslolan sorunlarımızın çözümüdür. Siyasetten dışlananlar ayrılıkçılığa,bölücülüğe saparlar. Toplumsal bütünleşme araçlarından biri herkesi siyasete dahil etmektir. Bu, asla suç işlemelerine rağmen manasına gelmemeli. Suç işleyenin kimliğine bakılmaz, kim olursa olsun gereği yapılmalıdır. Ama bütün toplum kesimlerini siyasete dahil etmek için de gayret göstermeliyiz.
HABERERK -Kitabınızda bir çok hatadan bahsetmişsiniz, dikkatle okudum çoğuna katılıyorum,Öcalan'ın öne çıkarılmasını eletirmişsiniz,devlet elindeki malzemeyi kullanmasın mı?
İRFAN SÖNMEZ -O malzeme öyle mi kullanılır? Hedefiniz bir örgütü çökermek midir,yoksa o örgütün liderini parlatmak mı? Hangi örgüt, lideri bu kadar parlatıldıktan sonra zemin kaybeder. Çözüm süreci boyunca Öcalan ikinci bir güç merkezi haline getirildi. Devletin tekliği,otoritenin tekliği yok edildi. Örgütler güçlendikleri zaman değil,zayıfladıkları zaman barışa yatkın hale gelirler. IRA, Amerika'dan gelen paralar kesilince militanlarına bakamaz,silah ve mühimmat tedarik edemez hale geldi. Ayrıca İngiliz istihbaratı IRA'nın kılcallarına kadar sızmış,eylem yapamaz hale getirmişti. Masaya oturmaktan başka çaresi kalmamıştı. Oturdu ve terörü bıraktı. Biz ise tersini yaptık. Örgütleri zayıflatma yollarından biri liderleri itibarsızlaştırmaktır. Biz ise Öcalan'a imaj çalışması yaptık.
HABERERK -Kitabınızda Öcalan'la ilgili bir hikaye anlatıyorsunuz, doğru mu?
İRFAN SÖNMEZ -Hangisi, çünkü kitapta Öcalan'la ilgili bir kaç hikaye var?
HABERERK -Şu muayene hikayesi?
İRFAN SÖNMEZ -Öncelikle yazılanlar için doğru mudur diye bir soru olmaz,bir yazar fikir namusu taşıyorsa terörist de olsa asla kimseye bühtanda bulunmaz. O hikayeyi benimle beraber bizzat yaşayan kişiden en az 5-6 kişi dinledi. Öcalan'ı gözünüzde çok büyütüyorsunuz. Bu tip başkalarının hayatı hakkında kolayca karar veren adamlar sıra kendi hayatlarına gelince süt dökmüş kediye dönerler. Öcalan'ın İmralı'da ilk muayenesini yapan doktor, muayenenin idam öncesi muayene olduğunu sanarak Öcalan'ın korkudan altını ıslattığını söylüyor. Bunu test etmeye gerek yok,çünkü uçakta gözü açılır açılmaz anam da Türk diyerek iş birliği teklifinde bulunan,sorgusu boyunca hayatını kurtarmak için hizmete, bir başka ifadeyle itirafçılığa hazır olduğunu söyleyen bir kişidir Öcalan. Onu adam yerine koyarak kuyudan çıkaran biziz.
HABERERK -Öcalan itirafçı mı yapılmalıydı?
İRFAN SÖNMEZ -İyi yönetilen bir devlet elindeki bu malzemeyi en uygun şekilde kullanırdı. Kullanamadık, Çünkü o dönemin siyasi aktörlerinin de sonrakilerin de bu işin ciddiyetini anlayacak alt yapıları yoktu. Peru 195 senelik bir devlet. Doğru dürüst gelenekleri yok. Ama Maocu Aydınlık Yol hareketinin Lideri Guzman'ı yakalayıp,mahkemede ben davamdan döndüm sözünü söyletince örgütü çökertmiştir. Bizde o vizyon olmadığı için Öcalan'ı avuçlarımızda büyüttük.
HABERERK -Kitapta Suriye politikasına yönelik eleştiriler var...
İRFAN SÖNMEZ -Var, çünkü Esat gitsin politikası son derece hedefsiz,amaçsız yanlış bir siyasettir. Irak'da Saddam gitti ne olduysa, Libya'da Kaddafi gitti ne olduysa burada da Esat gidince aynısı olacak.Libya da,Irak da fiili olarak bölünmüş durumdalar. Etnik hareketler merkezi otorite zaafa uğratıldığı zaman güç kazanırlar. Suriye'de tek örgütlü hareket PYD. Esat gitsin demek PKK/PYD gelsin demektir. Nitekim öyle de oldu.
HABERERK -Kitabın ikinci baskısında ne gibi ilaveler var?
İRFAN SÖNMEZ -Bir çok ilave yapıldı,en başta Hilafet meselesini ekledik. Bazı çevreler Hilafet bitti, Kürt-Türk kardeşliği bitti diye propaganda yapıyor. Oysa hilafet yokken de biz beraberdik,kaderlerimizi birleştirmiştik. Hilafet dinle alakası olmayan bir kurum,demokrasi ve cumhuriyeti eleştirmek için bazıları tarafından bilinçli olarak kutsallaştırılıyor. Cumhuriyet nasıl bir yönetim biçimi ise hilafet de öyledir. O ne kadar kutsalsa öteki de o kadar kutsaldır. Kürt'le Türkün ortak noktası hilafet değil İslam'dır,o da kıyamete kadar devam edecektir. Ayrıca koruculuğu ilave ettim, Güneydoğu'da belediyelerin himayesinde kurulan eğitime destek evlerini mercek altına aldım. Düşünebiliyor musunuz, 2015 de bu eğitime destek evlerinde 50 bin genç eğitim görüyordu. Devlete ait sosyal merkezlere ise sadece 3 bin kişi gidiyordu. Bölücülükle böyle mücadele edilir mi?
HABERERK -Son bir soru,24 Haziran'da seçim var,Elazığ'da bir potansiyeliniz olduğunu biliyoruz,aday olmayı düşünüyor musunuz?
İRFAN SÖNMEZ -Düşünmüyorum, karşınızda hiçbir hukuki,ahlaki ölçü tanımayan,kuralsız siyaset yapan bir anlayış var. İftirayı,yalanı,hileyi siyasi mücadelenin bir parçası haline getirdiler. Amaca ulaşmak için her yolu mubah görüyorlar. Bu milletin ne kadar kutsalı varsa siyaset borsasında metalaştırdılar. Ben kendimden eminim ama bu güruhun benim üzerimden bu milletin umudu olmuş bir partiye zarar vermesini istemem. Bazen kenara çekilmek, meydana çıkmaktan daha fazla hizmete vesile olabilir. Aslolan kişisel geleceklerimiz değil, milletimizin,ülkemizin geleceğidir. Koltuk kavgası yapılacak dönem değil. Herkesin hırslarına gem vurması gereken bir dönemdeyiz. Onun için herkes aday olarak hizmet ettiğini sanıyor, ben de kenara çekilerek hizmet ettiğimi düşünüyorum. Her partiden arkadaşlarım, gönüldaşlarım var,ama Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyum sn Akşener'edir.
HABERERK -Verimli bir sohbet oldu,sn Sönmez, teşekkür ediyoruz.
İrfan Sönmez’in tüm yazılarına ulaşmak için TIKLAYINIZ