İlk konuğumuz Sayın Prof.Dr. Ahmet Vefik ALP
SERKAN KAPANCI : Sayın Ahmet Vefik Alp, Türk Milleti’nin bağımsız sesi Habererk adına yaptığımız röportaj teklifini kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Siz Uluslararası Mimarlık Akademisi tarafından “Büyük Usta” mertebesine layık görülmüş bir mimar, Profesör payeli bir akademisyen aynı zamanda Kentbilimci ve politikacısınız. Bütün bu unvanlarınızın size kattıklarının ışığında, bilgiyi, birikimi ve de tecrübeyi aynı potada birleştiren bir insan olarak mevcut şartlarda nasıl bir Türkiye görüyorsunuz ?
AHMET VEFİK ALP : Türkiye’mizi çok seviyoruz, başka gidecek yerimiz yok. Onu korumak ve kollamak birincil görevimizdir.
Ülkemizde bazı alanlarda güzel gelişmeler olmakla birlikte son zamanlarda uluslararası platformda dışlanmışlık yaşadığımız bir gerçek. Müttefiklerimizle de ters düştük. Güneydoğuda içine sürüklendiğimiz çatışma ortamı ve terör belası bizleri kemiriyor. Ülke içindeki kutuplaşma korkutucu boyutlara geldi. Siyaset ucuz bir görüntü veriyor, dün küfürleşenleri bugün kol kola görmek siyasete ve siyasilere güveni sarsıyor. Adalet mekanizması çok yavaş işliyor ve baskı altında olduğu ifade ediliyor. Türkiye’nin bu devirde 15 Temmuz gibi bir olayı yaşaması ciddi bir talihsizlik. OHAL in bu kadar uzatılması yadırganıyor. Sokaklarda eli silahlı magandalar yol kesip infaz yapıyor.
Eğitim sistemi alarm veriyor. Bal tutan parmağını yalıyor. Adamını bulan işini yaptırıyor. Şehircilik boyutunda çok geri kalmış durumdayız, doğa ve tarih sistematik olarak yok ediliyor. Güzel projeler yanlış yerlere konuşlandırılarak çevreye zarar veriliyor. Bilgi teknolojilerinde geriyiz, halbuki gelecek bilimde yatıyor. Fikir emeği çok ucuzlamış durumda, yerlerde sürünüyor. Fikri hakları takan yok gibi. Demokrasi sorgulanıyor, güçler ayrılığı zayıflıyor. Bir takım cübbeli, sarıklı din tüccarları ortada cirit atıyor. Vergi yükü taşınamaz duruma geldi, ekonomi alarm veriyor. Dar gelirli can çekişiyor, fuhuş aldı başını gidiyor, cezaevleri doldu taşıyor.
Diğer taraftan deprem gerçeği ensemizde giyotin gibi bekliyor. Genelde bir kalite sorunu var. Daha ne kadar söylesem bilemiyorum, sizlerin içini daha fazla karartmak istemiyorum. Maalesef, iyi değiliz kısaca. Parasını pulunu dışarı kaçıranları ciddi biçimde arttığını duyuyoruz, ne acı değil mi ?
SERKAN KAPANCI : Sisteme yeni katılan oyuncuları da göz önüne alarak mevcut siyasi partilerin Ülke meselelerine yaklaşımlarını, bir nevi sahadaki ve de politika belirlemedeki performanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz ?
AHMET VEFİK ALP : Öncede belirttim, siyasette kalite ve samimiyet sorunu var. Partizanlık diz boyu. Vatandaş artık siyasilere güvenmiyor. Kamburumuz Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasaları genel başkan korkusu nedeniyle düzeltilemiyor. Parti başkanları imparator durumuna geliyor. Tüm parti onun iki dudağı arasına bakıyor. Beğenilmeyen bir genel başkanı indirmek neredeyse mümkün değil. Yağcılık ve yalakalık diz boyu. Koltuk sevdası tavan yapmış durumda. Eğitim seviyesi düşük olduğu için büyük ağırlıkla verilen oylar duygusal boyutta oluyor. Fransız düşünür Montesqieu nün sözlerini hatırlamamak mümkün değil. ‘Toplumlar layık oldukları şekilde yönetilirler. ’Milletvekilleri kendilerine çalışıyor. Menfaat ve güç arayışı egemen oluyor. Bugünkü siyasi partilerden hiçbiri beklentilerimi karşılamıyor.
SERKAN KAPANCI : Divan Edebiyatımızın anıt şairlerinden Nedim ‘in “Bu şehri stanbûl ki bî-misl ü bahâdır / Bir sengine yek-pâre acem mülkü fedadır” dediği İstanbul'umuzun sizin için bir vazgeçilmez, bir olmazsa olmaz olduğunu biliyoruz. Bugün Marmaray gibi, Avrasya Tüneli gibi ilk olarak sizin tarafınızdan dile getirilen mega projelerin hayata geçirilmesi, zamanında sizin bu büyük şehrin sorunlarına nasıl doğru bir bakış açısıyla yaklaşmış olduğunuzu kanıtlıyor. Peki mevcut yönetim İstanbul’u nasıl idare ediyor ? Kentin gerçek sorunlarına vakıflar mı ? Yeşil alanlar konusunda hassasiyetleri var mı ? Günden güne keşmekeşe dönüşen İstanbul trafiği için doğru hamleler yapabiliyorlar mı ? Şayet bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı siz olsaydınız, neler yapardınız ?
AHMET VEFİK ALP : İstanbul da doğdum büyüdüm. Doktora tezim ‘Mimari Şehirsel Psikoloji ve Estetik’ üzerine. İstanbul’ a 4 defa Istanbul Büyükşehir Başkan Adayı oldum. Seçilmeyi başaramadım. İlk defa rahmetli lider Türkeş Beyefendi tarafından MHP adına aday oldum. O seçimlerde Sn Erdoğan, Sn Kesici, Sn Dalan, Sn Livaneli ve Sn Günay ile yarıştım. O bağlamda ‘Avrasya Tüp Geçişi’ ve ‘Marmaray’, ‘Müzekent İstanbul’ gibi projelerimi hazırladım ve tanıttım. ilk ikisi gerçekleşti.
Daha öncede belirttim, Ülkemizin en geride kaldığı alanlardan biri Mimarlık ve Şehircilik tir. İstanbul yıllardır fevkalade kötü yönetiliyor. Fatih Sultan Mehmed Hanın İslam Alemine bahşettiği bu güzelim şehir kademe kademe önce ‘gecekondular’ sonra ‘gündüzkondular’ ile katlediliyor. Bir yandan Büyükşehir Belediyesi, diğer yandan Şehircilik Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Özelleştirme idaresi bulduğu her boşluğa ve kıyıya ayrıcalıklı imar hakları veriyor. Plan bütünlüğü de kaybediliyor. İstanbul’u gazi ettik. Ne acıdır ki Müslümanlığın bu kutsal emaneti yine Müslümanlar tarafından tahrip ediliyor.
Para hırsı gözümüzü kör etmiş. İstanbul artık bir kubbeler ve minareler şehri değil her yerde görebileceğiniz gökdelenler şehri oldu, o muhteşem siluet kayboldu gitti. Marmara kıyısını Tekirdağ’dan Gebze ye betonladık, ancak kuzey ormanlar yeşil kalmalıydı ki çocuklarımız nefes alsın. Oraya da 3. Köprü ve 3 Havalimanı projeleri getirilerek son ciğerlerimizin ölüm fermanı yazıldı. Bu projeler kendi içlerinde güzel projeler, faydaları da olacak, ancak İstanbul açısından yer seçimleri yanlış. Boğaziçi miz 3 yasa ile korunuyor. İmar Yasası, Kültür ve Tabiat Varlıkları Yasası ve Boğaziçi Yasası. Buna rağmen ön görünümdeki 30.000 yapıdan 10.000 kaçak, 3.000 ninde kesinleşmiş yıkım kararı var.
Ancak köşkler, kasırlar ve korularıyla maruf eşsiz Boğaziçi’de betona kurban verildi. Kanal İstanbul projesi cesur bir proje, ancak İstanbul için akıllara zarar bir proje, doğal. Daha fazla söylemek istemiyorum. Ancak İstanbul’un ‘dönülmez akşamın ufku’ noktasına geldiğini belirtmeliyim. İmarda illegalite hakim desem yanlış olmaz.
Şehirlerin görüntüsü bir toplumun ulaştığı medeniyet çizgisiyle doğrudan orantılıdır.
Benim İstanbul ve Türkiye projelerim var: ulaşım, deprem, tarih ve doğanın korunması, İstanbul’un kaybolan kimliğinin geri getirilmesi ve daha bir çokları. Ülkemiz için büyük bir Şehircilik Reformu. Şehircilik Bakanımızın TV lerde tenkit ettiği konular kendi imzasıyla Bakanlığından onaylanıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘İstanbul’ a ihanet ettik’ diyor, ancak İstanbul’un geleceğini karartacak yer seçimlerini bizzat o yapıyor. Nasıl bir çelişkidir bu ?
Sahillerimizdeki turistik merkezlerimiz de betondan payını aldı, şimdi gözler o güzelim yeşil koylara dikildi. Ben olsaydım doğal ve tarihi hazinemizi kimseye yedirtmezdim, ancak benim de suyum kaynardı belki…
SERKAN KAPANCI : Sayın Hocam önümüzdeki Yerel Seçimlerde, Ahmet Vefik Alp ismini yeniden oy pusulalarında görebilecek miyiz ? Kulislerden sizin ana muhalefet partisiyle temasta olduğunuz bilgileri sızıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz ?
AHMET VEFİK ALP : Kısmet… Yüce Allah’ım hayırlısı neyse onu yapsın…. Seçimlerden önce böyle konuşmalar ve temaslar hep olur, söylentiler çıkar… Bir kızı yüzü kişi ister, bir kişi alır. Yol göstericim Atatürk, referansım bilim, sanat ve Türk kimliğidir. Doğru olanı yaparım, nereden kimden gelirse gelsin baskılara boyun eğmem. Böyle yetiştirildim…. Belki de bunun için siyasette fazla tutmadılar beni. Ancak insanlar beni sevdi, bana inandı, beni takip ediyorlar yıllardır. Sosyal medyadan 10.000 lercesi bana moral veriyor. Sağ olsunlar..
SERKAN KAPANCI : Birazda siyasetten çıkıp yönümüzü mimarlığa doğru çevirelim. Gençlerimizin meslek seçimlerinde ve de mesleklerinde ilerleme konusunda örnek aldığı bir şahsiyetsiniz. Mimarlıkta tasarım ve proje yeteneği nasıl gelişir ? Geleceğimizin teminatı olan Türk Gençlerine bu konuda neler tavsiye etmek isterseniz ?
AHMET VEFİK ALP : Tasarım yeteneğinde kalıtımsal faktörlerin olduğuna inananlardanım. Benim rahmetli Babam Hukuk Doktoru Avukattı , İsviçre’de Doktora yapmıştı, şık giyinirdi tarzı vardı ancak tasarımla ilgisi yoktu. Rahmetli Annem de Almanya da okumuş ev hanımı idi. O da şık giyinirdi. Mendell prensiplerine göre kalıtımsal özellikler birkaç nesil sonra ortaya çıkabiliyor. Ancak tasarım becerisi çalışarak ve öğrenerek ve yükselebilir. Ben çok çalıştım. Saint Joseph Fransız Lisesi, Amerikan Robert College den sonra İTU yü birincilikle bitirdim, hemen Asistan atandım. Beni devletim ABD ye gönderdi, 4 yıllık Doktora yı 16 ayda tamamlayarak belki de Dünya Rekoru kırdım.
Ancak bugün iyi bir bir Mimar ve Kentbilimci görülüyorsam bunda çok gezmemin de büyük etkisi var. Dünya üzerinde 100 den fazla şehre gittim, inceledim. ABD ye ilaveten Suudi Arabistan, İsviçre ve Japonya da çalıştım. Batı, Ortadoğu ve uzak doğu kültürlerini yaşadım ve öğrendim. Deneyim kazandım. Milli mimarimize önem veriyorum, geçmişle geleceği projelerimde hassas biçimde sentezliyorum.
Gençlerimiz çok çalışma ve okumanın yanında önce kendi ülkelerini, sonrada dış dünyayı gezsinler, görsünler. Muhakkak iki tane yabancı dil öğrensinler. Yurt dışına gittikten sonra da öğrendikleriyle geri gelip Ülkelerine hizmet versinler. Yabancı geline bir diyeceğimiz olmaz, başımızın üstüne…
SERKAN KAPANCI : Kıymetli Hocam verdiğiniz bilgiler için size çok teşekkür ederiz. Yenilenen yapısıyla, Türk Milleti’nin özgür sesi Habererk olarak bundan sonra da, Milletimize bugüne kadar doğru örnek olmuş, rol model kabul edilmiş sizin gibi değerleri, kamuoyuna daha iyi tanıtmak, tecrübelerinden faydalandırmak için elimizden geleni ardımıza koymayacağımızı söylemek istiyoruz.
AHMET VEFİK ALP : Bende özgür Habererk e başarılar diliyor, bana bu imkanı tanıdığı için teşekkür ediyorum.