SAMSUN’DA BİR SAPLANTININ ANATOMİSİ!..

 

Bu aralar bir saplantılı şahıs var!..

Evet, maalesef kendisini sosyal medya fenomeni sanan bir şahıs şahsıma dadanmış durumda…

Bu ilk değil daha önce de aynı şahıs benzer şeyler yazmıştı!.

İlk kez şahsım ile ilgili yazılar yazıp “kendi sitem” dediği sitede kendince haber yapan kişiyi aradım ve haberi neden yaptığını sordum!

Haberde, şahsımın Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta’yı yanılttığım, Trabzon lobisinin önüne attığım, eski bakan Suat Kılıç’ın adamı olduğum vs vs. ithamlar vardı. Hatta o dönem popüler olduğu için şahsıma “paralelci” bile demişti…

Haberi görünce güldüm!

Şahsı, hayatımda bir kez yüz yüze gördüm ama benimle aslı olmayan, mesnetsiz ithamlarda bulunan bir haberi nasıl yapabildiğini düşündüm…

Eee! Ne de olsa başımıza siyasete girdikten sonra ilk kez böyle bir şey geliyordu…

Neyse ilgili şahsın telefonunu buldum bir yerden ve aradım!

Şahsa adımı söyledim, ve benimle ne alıp veremediği olduğunu, yazdıklarının en ufak bir gerçeklik payı olmadığını anlattım.

İlgili şahıs bunu kabul ediyor, ediyor etmesine de devamını getiriyor; “Senin Mehmet Yazıcı ile ne işin var”, vay efendim “sen Erhan Usta’yı nasıl Mehmet Yazıcının yanına götürürsün ve ona hata yaptırırsın?

Hayda!

Şahsa “vekilin randevusunu ben almadım, danışmanı almıştır diyorum” ama adam laf anlamıyor!

Adamın Yazıcı nefreti o kadar gözünü bürümüş ki yanında kimi görse saldırıyor.

Vekilin danışmanı Yaşar Beyi aradım!

Yaşar Bey nedir bu olay? Randevuyu siz almışsınız bu şahıs ne demek istiyor diye sordum!

Yaşar Bey’de mülayim bir adam!

İlgili şahsı aradı ve anlattı!

Şahıs yine laf anlamıyor!

Neyse o günlerde bu yanlış anlama ile ilgili rahatsızlığımı sayın vekile de anlattım!..

***

Aradan 3-4 gün geçti bir sosyal medya yazısı ve bir haber daha; 

Vay efendim bilerek Sayın vekile hata yaptırmışım, cemiyet randevusundan dolayı diğer cemiyet önce oraya gittiği için randevuyu iptal etmiş vs. vs...

Bu sefer diğer cemiyet başkanı Mahmut Bey’i aradım!

Mahmut Bey’e nedir bu işin aslı?

Diye sordum!

Kendisi bana, bir gazete muhabiri tarafından arandığını, randevu iptal nedenini sorduğunu söyledi!..

Ha o zaman anladım ki bunlar sistematik olarak birlikte hareket ediyorlar!

Sonradan anladım ki bazı kişiler sayın vekilin etrafını sarmaya çalışıp, Samsun gündemi ile ilgili yanlış yönlendiriyorlar!

Vekile durumu anlattım ve rahatsızlığımı da dile getirdim…

Sağ olsun o da anlayışla karşıladı…

***

Bu şahıs sosyal medyadan yazmaya ve kendince haberler yapmaya devam etti!

Bu kez, yok efendim “Suat Kılıç’ın MHP içerisindeki adamı mı?

Haydaaa!

Suat Kılıç ile hayatımda bir kez yan yana gelmiş, hayatında bir kez bile telefonda görüşmemiş, aynı ilçeden farklı bir siyasi partiden mücadele etmiş bir adama söylenecek hakaret niteliğinde bir itham!..

Hayatımda bir kez yan yana gelmemiz de 30 Mart yerel seçimlerinde seçim iletişim merkezini, mevcut başkan ve ilçe başkanı ile topluca gündüz vakti geldikleri ziyaret…

***

Yazdıklarının içerisinde ilginç bir detay da vardı!

Zaten o an anladım Suat Kılıç ile şahsımı nasıl bir araya getirmeye çalıştığını;

Bu şahıs benim, Suat Kılıç’ın eniştesi Yüksel Çakmak’la irtibatlı olduğumu yazmış.

İlginçtir Yüksel Çakmak ile de hayatımda bir kez yan yana geldim!

Bu zamana kadar gelmemem ilginç aslında, çünkü aynı ilçenin adamıyız!

Ha o zaman anladım olayı!

Yüksel Çakmak ve bu şahıs ile beni aynı ortamda tanıştıran tesadüfi bir şekilde Mehmet Yazıcı’ydı!..

Yazıcı’yı aradım!

Beni bu şahıs ve Yüksel Çakmak ile sen tanıştırdın, o zaman bu Yüksel Çakmak ile dost, Suat Kılıç lehinde yazılar yazmıyor muydu diye sordum!

Evet dedi!

Ee! Bunun derdi ne diye sorduğumda ise; “Yüksel bunu çiftlikte sokak ortasında dövdü” dedi!

Peki neden dövdü?

Bana sövdüğü için!..” dedi…

Haydaaaa!

O onu tanır, bu şunu döver, o buna çakar, o bunu yazar!

E biz!

Arada kaldık!

Anladım ki birileri Yazıcı ile hesabını benim üzerinden görüyor…

***

15 Temmuz darbe girişiminden sonra bir süre yazmadım!

Malum ortalık karışık!

Muhalefet hatta “tatlı muhalefet” yapılacak bir dönem de değil!

Yeni kapı ruhu” devam…

Yaklaşık 1 ay yazmadım!

Bir arkadaşım aradı; “Senin saplantılı seni yazmış yine” dedi!

Haydaaaa!

Şöyle bir şey yazmış bu sefer; “Hüseyin Kurt neden yazmıyor, ortalarda görünmüyor, yurtdışına mı kaçtı?

Küfür eden papağan fıkrasında örtüyü kaldıran adam”ın işine döndü bu iş!

Aradım ilgili şahsı; “Hayırdır beni arıyormuşsun” dedim!

Bana; “He arıyorum dedi!

Buyur” dedim!

Ne buyurim” dedim

(Konuşma tam da “Kardeş payı”ndaki repliklere döndü!)

Sil şu yazdıklarını” dedim, hatta sonuna “lütfen”i de ekledim!

Bakarım” dedi

10 Dakika sonra aradım! Silmiş…

Baktım altta yine var!

Aradım “şu tarihte yine var, bunu da siler-misin” dedim!

Tamam” dedi…

***

Aradan zaman geçti!

Bu olaylarda olunca açıkçası cemiyetten ve gazeteci camiasından uzak durmaya çalıştım!

Başarılı da oldum!

Ta ki o güne kadar…

O gün sabah Ragıp Göker ile görüştük!

Bu aralar derdimiz Samsun Havaalanı’nın kapatılması ya!

Bana Nusret Bey’in de geleceği ve ASİYAD’ın da katılacağı bir toplantıdan bahsetti!

Bir “Samsunlu” ve “Samsuncu” olarak da hemşehri derneklerini severim!

Neyse gittik!

Yazıcı’da orada ama toplantı cemiyette değil!

Zaten cemiyete gitmeyeli olmuş 1 yıl!.. 

ASİYAD geldi sağ olsunlar, onlar “Ankara’dan Samsun nasıl görünüyor”u anlattı, biz ise arkadaşlarla Havaalanı konusunu anlattık ve Ankara’da lobi faaliyeti gerektiğini anlattık ve toplantı bitti!

Sonrasında toplu fotoğraf çekildi ve herkes fotoğrafı paylaştı!

Bende paylaştım! Ama aklıma da geldi!

Ne zaman Yazıcı ile fotoğraf olsa bu şahıs bir şeyler yazıyor!

Yazıcı düşmanı ya!..

Beklediğim de oldu…

Vay efendim aynı teraneler; yok Suat Kılıç, yok parti yok ajan vs vs…

Bu sefer paralel söylemleri, FETÖ boyutuna geçtiği için sonuna da kocaman bir FETÖ eklemiş…

Aradım yine sordum neden yazdın diye!

Sen ASİYAD’ı neden cemiyete götürdün?” diye soruyor bana!

Haydaaaa!

Ben neden götüreyim benimle ne alakası var diyorum!

Sen o derneğin (ş)u iş adamına yakın olduğunu bilmiyor musun” diyor…

“Ne bileyim kime yakın olduğunu” diyorum bana “bileceksin” diyor!..

Bir şeyler daha deyince yine kapattı yüzüme telefonu!

Derdi benle değil, o malum iş adamı ve Yazıcı ile yine!

En sonunda Yazıcı ile görüşmeyi kesip cemiyetten de istifa edeceğim olacağı bu!

Yazıcı’nın kendisine de dedim zaten; “seninle kaç oldu görüşmüyoruz ama bir adamın dostluğunun bu kadar sorun olduğu bir adam nasıl olabildin” diye…

Şahıs başkası ile hesabının benim üzerimden görüyor yahu!..

Ne de olsa bu aralar kimin kime düşmanlığın varsa, hayatta yenilmişlikleri, kaybedişleri, beceriksizlikleri varsa bağla FETÖ’ye olmadı birde KRİPTO yapıştır devam!..

***

Ha bu arada bu şahıs sadece bana saplantılık yapmadığı gibi Vali ve Emniyet Müdürüne de giydiriyor!..

Klavyenin sınırı yok!

Yaz babam yaz!..

Neyse bu şahıs o gün evinden gözaltına alınmış!

Bende sosyal medyadan öğrendim!

Haberi “Sönmez Işık Ferhat” vermiş; “ ..(İlgili Şahıs).. ‘ın Samsun Valisi İbrahim Şahin’in şikayeti üzerine Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü’nde ifadesi alındığı öğrenildi

***

Aradan 2-3 gün geçti bir gece saat 23:00 civarları beni aradı!

Telefon çaldı açtım!

Tok bir ses!

Alo, Hüseyin Kurt! o şifreler yarın bana gelecek!

Haydaaa!

Ne şifresi, hayırdır” dedim,

Sen bilirsin” dedi!

Yarın Facebook şifrelerim gelsin yoksa elimde belgelerin var savcılığa vericem” dedi!..

Buyur buradan yak!..

Gecenin bu saatinde ne şifresi ne belgesi, ne vereceksen ver…” dedim dıt dıt dıt!

Yine yüzüme kapattı!..

Sabır çektim düşündüm!

Acaba bu adamın derdi ne?

Sonrasında öğrendim ki ilgili şahsın Facebook hesabı kapatılmış mı çalınmış mı artık neyse!..

Sonradan okudum ki yine bir gazeteci ile birbirlerine girmişler o kapatmış vs. vs. diye bir haber…

Bir kişi de emniyet veya BTK kapattı dedi…

Neyse!..

Konu nereden nereye geldi…

***

Bu şahıs son yazısında aynı teraneler; Suat Kılıç, parti, genel başkan, FETÖ deyip yine ortaya bir karışık yapmış!

Başkalarının hırsını bizden çıkaracak ya!

***

Biraz da şahıstan bahsedelim;

Şahıs düne kadar AKP hayranı hatta mevcut Cumhurbaşkanı’na düzinelerce methiyeler bile düzmüş.

AKP’den ve AKP vekilleri bakanları ve bakan yakınlarında dayak yiyip eli yüzü yıkayınca birden MHP’li hatta ülkücü oluvermiş…

Öyle ki hiçbir Ülkücü ve MHP’li yi de beğenmez olmuş kendince…

Olmuş ama zamanında bana yaptıklarını eski dönem il başkanlarından; İbrahim Özyer’e, Şaban Kılıç’a, Ömer Süslü’ye hatta şuan ki başkan Taner Tekin başkana bile yapmış…

Hakaret, sövme, anlamsız yazılar cabası!..

Bunu yaparken de “Samsunluluk” temasını kullanıp, taraftar edinmeye çalışıyor… 

***

Samsun’da herkese sistematik olarak hakaret etmiş, küfür etmiş o kadar ki Samsun’un kabadayılarına bile…

Soruyorum “neden sövüyor, kimse bir şey demiyor” diye!

Herkesin dediği “yazıp duruyor, dikkate alma!

Yahu adam hakaret ediyor ya!

Peki bu adamın derdi ne diyorum!

Babasının paraları diyor herkes!

Biz ne alaka diyorum!

Kendince o parayı alan herkese ve onlara yakın herkese bunu yapıyormuş!

Hayda!..

Neyse bu konu bizim konumuz değil tabi ki!

Kim haklı kim haksız bilemem de parti işine takıldım!

Bu şahıs tüm Samsun’a toptan hakaret ederken MHP ve Ülkücülük kimliğini kullanıyor!

Buna birisi de çıkıp “arkadaş parti üyesi misin veya Ülkücü kimliğini neden kullanıyorsun diye neden sormuyor” anlamış da değilim…

İşin garip bir tarafı daha var!

Bu kişi ile tam 160 ortak arkadaşım vardı!

Anlam veremedim!

Neden arkadaş oldunuz? Tanıyor musunuz diyorum!

Yoo! Beni arkadaş eklemiş diyorlar!

Yahu tanımadığın adamı neden ekledin diyorum!

Susuyor!

Hatta 1-2 kişi aradım!

Bir aradığım da bizim eski ilçe başkanlarından!

Bu şahıs şahsıma hakaret ediyor, bunu sadece bana değil partide de birçok kişiye yapıyor diyorum, arkadaş gülüyor!

Bana, “Onu herkes bilir, deli deli yazıyor, hoşuma gidiyor” diyor!

Haydaaaa!

Başkalarına yapılan hakaretten, yalan haberden zevk alan bir akrakaş(!)

Bu tarz adamların topluma, cemiyet hayatına nasıl zarar verdiğinin kimse farkında değil…

Birde anlamadığım bir konu bu şahıs koca koca bakanlara, vekillere, başkanlara, STK başkanlarına, Samsunspor yöneticilerin, başkanına ağız dolusu ve sistematik olarak hakaret ediyor, itham ediyor!

Sürekli bir kavga hali! Sürekli kavga edecek bir şey buluyor…

Neden hiç kimse yapmıyor, yapamıyor veya mahkemeye vermiyor?

Anlamış değilim ama kayıtları duruyor ise bulup ilk fırsatta ve bundan sonra tüm yazılarda site veya sosyal medya platformu ne olursa olsun mahkemeye vereceğim…

***

Ee! Bir saplantılı hikayesi de böyle bitti…

Aslında bu şahsa yazıyı yazmak için harcadığım “vakti harcamaktansa” mahkemeye vermeliydim!

Siz siz olun bu tarz adamları arkadaş olarak eklemeyin.

Arkadaş olduğunuz kişinin yazdığına susuyorsanız, yanlışa yanlış demiyorsanız siz de o suça ortaksınız demektir.

Bu şahsı merak mı ettiniz?

Bilinen adı önemli değil…

Resmiyetteki asıl adını da yeni öğrendim; “Faruk” muş…

Bereket soyadı doğru!

Yarın ilk işi tüm yazılarına ayrı ayrı dava açmak olacak...

Kalın sağlıcakla!..