AKP-MHP ortaklığı, İstanbul’u kaybetmenin derdindeler. Seçimlere ve sonuçlarına öğretmen, mühendis, doktor, siyasetçi mantığıyla bakılmaz, “hukuk ve yasalar ne diyor?” diye bakılır.
AKP Gen. Başk. Erdoğan, Rusya ziyareti öncesi, “İstanbul Seçimleri bu haliyle vicdanları rahatsız ediyor. YSK umarım seçimlerin yenilenmesi kararını alır” açıklamasında bulundu ki, bu açıklama, tamamen mesnetsizdir. Eğer vicdanda bir rahatsızlık yaratacak seçim sonucu söz konusu ise 2,5 milyon mühürsüz oyların geçerli sayılmasıyla ilgili referandum seçimleridir; vicdanları rahatsız eden.
198 ve 7102 sayılı Seçimlerin Temek Hükümleri ve Seçmen Kütükleri yasalarında, her zarf, Sandık Seçim Kurulunca da mühürlenir, mühürsüz oylar geçersizdir amir hükmüne rağmen: 2,5 milyon oyu hangi gerekçe ile geçerli saydınız ve bu usulsüzlük sonucunun üzerinde nasıl bir vicdanla oturmaktasınız?
İstanbul seçimleri, bir zamanların “Açık oy gizli tasnif” seçim skandalı gibi tarihe kara bir leke olarak geçmiştir.
AKP-MHP ortaklığı, Büyükçekmece üzerinden bir rant sağlayamayınca işi Maltepe’ye taşımıştır ki, her çabaları nafiledir.
Yeni bir itiraz yolu tutturdular; Neymiş sandık kurulları normal oluşturulmamış.
Dedik ya, seçimler yasalara göre düzenlenir ve yapılır. Yukarıdaki adı geçen yasalara göre SANDIK KURULLARI; Her partiden birer temsilci ve parti müşahitleri ile Mülki amirlerin il ve ilçe seçim kurullarına gönderdikleri devlet memurları listesinden, KURRA yoluyla belirlenen sandık başkanlarından oluşur. Bunu neresinde usulsüzlük aramaktasınız? Var ise bir usulsüzlük askı süresinde neden itiraz etmediniz? Mülki amirleri siz atamadınız mı? Fetöcü sandık başkanı varsa, suç E. İmamoğlu’nun mu, bay Kemal’in mi?
Bunun neresine itiraz ediliyor ki?
Kaldı ki kaydırma taşıma iddiası da boş.
Kartal’dan Maltepe’ye kaydırılan bir seçmen, Maltepe’de oyunu hangi Büyükşehir adayına verdiyse, Kartal’da da aynı adaya oyunu vermeyecek miydi?
İtirazların arkasında bir usulsüzlük yok da, kaybedilen belediye de üstü örtülmeye çalışılan hangi yolsuzluklar var acaba diye insanın aklına gelmiyor değil.
Seçilmiş Kadir Topbaş’ın, hangi gerekçe ile görevinden alındığı, kafalarda soru işaretleri oluşturmaya devam ediyor? Sahi hangi gerekçe ile alınmıştı? Yolsuzluk mu, hırsızlık mı, görevi kötüye kullanma mı, metal yorgunluğu mu? Gerekçe metal ise Sn. Erdoğan daha yorulmadı mı?
Demokrasilerde bir oy en büyük oydur. Kaybettirir de kazandırır da. Bunu bilin ve özümseyin artık.
Bizde bir laf vardır: “Ağır iken yeyni (hafif) olmayın” diye. Bu itirazlar, sizi haklı yapmıyor, yeyni yapıyor yeyni farkında değil misiniz?
Konya’da tramvayda sohbet eden iki kişiden birinin, “Bu da olmaz ki, inan dostum İstanbul’a naklimi aldırıp Ekrem İmamoğlu’na oy vereceğim” dedirttiniz ve İmamoğlu’nu yıkılmaz bir lider ve kendinize dişli bir rakip yaptınız ya, helal olsun sizlere!..