TBMM’nin bir diğer adı da GAZİ Meclistir. 85 milyon asil Türk milletinin, temsil yeridir. 85 milyon içinden özenle(!) seçilmiş kişilerin oluşturduğu değerli ve mübarek bir yerdir TBMM.
Gel gör ki, bazı çapsız, hadsiz ve omurgasız vekillerin eylem ve söylemlerinden ötürü bu GAZİ MECLİS zaman zaman yıpratılmakta ve seviyesi düşürülmektedir.
Oysa TBMM, bu milletin en saygın temsil yeridir.
Kimi zaman fırıldak Kubi gibiler çıkarak, haftada bir parti değiştirerek, partilerde böylesi fırıldağa prim vererek TBMM’nin saygınlığını zedelemektedirler.
Bazı densiz ve hadsizlerde,” bizim reis peygamberin bütün sıfatlarını toplamış” diyecek kadar basitleşmekte, koltuk ve yağcılık adına o yüce ve GAZİ meclisin itibarını yerle yeksan etmekte.
Çünkü vatandaş, biz mi bunları seçtik kaygısına varmaktadır.
Kimi vekiller de, parasal işlere girerek; bu GAZİ meclisin itibarıyla oynamakta, ihale işlerine aracı olmakla anılmakta.
Vatandaş yoksullukla boğuşurken vekillerin astronomik maaş almaları, kendilerine kıyak emeklilik çıkarmaları, kamu tesislerinden bedavaya yakın yararlanmaları da ayrıca bir yıpranma konusudur.
Bir vatandaş, 30-35 yıl çalışıp emekli olunca ayda 11.500 TL civarında bir maaş alırken 3-5 yıl vekillik yapan birinin 55.000 TL civarında emekli maaşı alması da vicdanları yaralayan ayrı bir konu.
Oysa vekillerin işi, seçildikleri yörenin sorunlarını Meclise taşımak, sorunların giderilmesine aracı olmak, ülkenin çıkarları ve çağı yakalamasına uygun yasalar çıkarmak, kültürünün gelişmesine yardımcı olmak iken.
Son günlerde bir MV, Sn. Erdoğan’ın gözüne girmek, bir daha seçim listesinde yer bulabilmek uğruna “ Reisin ayakkabılarını yalayacağımız yerde; O’nu eleştirmekteyiz” anlamında seviyesi düşük, haddi aşan bir söylem ile Türkiye’nin gündemine oturdu.
Asil halkımız yine “Eyvah!” dedi.
“Bu kişiyi biz mi seçtik?” üzüntüsünü yaşamakta.
Bu ve bunun gibi sözleri sıradan bir vatandaş söylese ve yazsa; “TBMM’nin manevi şahsına hakaretten”, TBMM’ni aşağılamaktan” hakkında dava açılır, sen ne demek istedin diyerek ifadesi alınır.
İşin akıl almaz yönü ise dini eğitim almış SN. Erdoğan’ın bu tür sözlere duyarsız olmasıdır. Bu da ayrı bir konu!
Oysa TBMM fikirleriyle dolu, dünyayı iyi okuyan, geleceği gören ve temsil ettiği asil Türk milletinin haklarını koruyan DEVLET adamı göndermemiş mi idik?
Bu millet asildir, bu millet vefalıdır. Bu millet hoşgörülüdür.
Ama bir yere kadar.
Onun için bu asil millet! Ayakkabı yalayan vekiller değil, dik duran, omurgalı, saygın, kültürlü, lidere saygının yanında kendine de saygılı insanlar görmek istiyor Gazi TBMM’de!.
Esen kalınız. Nazım PEKER
NOT: Milletvekilliği sayısı azaltılsın ( 250-300 olsun) Milletvekilliği emekliliği kaldırılsın. Milletvekillerini halk seçsin. Dört yıllık Üniversite mezunu olsun. Yabancı dil bilsin. Dokunulmazlıkları sadece TBMM çatısı altında olsun. Hukuk her zaman hesap sorabilsin.