Sakın beni yanlış anlamayınız. Olay ABD’de yayınlanan bir televizyon (talkshow) programında ki bir diyalogtan alıntıdır.
Eleştirilerden önce neden ve niçin diye düşünürsek, daha güzel sonuç çıkarabiliriz.
En önemlisi de bizlerin, kendimizle yüzleşmesi gerçeğidir.
ABD’nin önde gelen misyoner örgütlerinden Thrıshka-Brisien klişesi Türkiye kökenli Türkleri, Hristiyan yapma faaliyetlerine son verdi. Bunlar Türk olduğu gibi, Kürt, Ermeni ve Rum kökenli Türk vatandaşları da olabilir. Programda bu ayrıntı verilmemiş.
İyi etmişler dediğinizi duyar gibi oldum.
Oldum da acaba neden vazgeçmişlere takıldım.
Program akışında: Konuyla ilgili görüştüğümüz Richard Preachard: “Türkleri Hristiyanlığa kazandırmanın, Hristiyanlığa yapılacak en büyük kötülük olduğunu maalesef yaşayarak öğrendik” derken; nedenlerini şöyle sıralıyor:
“Türklerin Hristiyanlaştırılmasıyla birlikte;
-Önce kilisemizin çanı hurdacıya satıldı.
-Sonra birer birer antika ikonlarımız yok olup, açık artırmalarda satılmaya başlandı.
-Mezarlığı 10 farklı gurup müteahhitlere sattı.
-Kadını, kızı geçtik bizim 90’lık kör zangoça bile parmak attılar.
-Klisenin çevresi kokoreççi, sahte parfümcü, dönerci, işportacı doldu.
- Sonra kilise içerisinde ikilik çıkmaya başladı. Cemaatimiz bölündü. Herkes birbirinin ayağını kaydırma yarışına girdi.
-Özellikle kilise yardım sandığı başkanlığı seçimine mafya da karıştı.
Adayların yarısı topuğundan vuruldu.
- Azizliğini ilan etmeyen kalmadı.
-Rahipliğe yükselen birkaç kişi "Otomobil fabrikası kuracağız" diye para toplayıp buhar ettiler.
- Çocuğu olmayan kadınlara tedavi numarasıyla neler yaptıklarını anlatmaya ise dilim varmıyor.
-Şimdi bütün kilise cemaati toplandık bunları geri nasıl başımızdan atarız onu düşünüyoruz" dedi.
Show bu şekilde sonlanıyor.
Şimdi düşünelim: Rıchard ne kadar haklı ya da haksız?
Neden bu tür işlerle anılıyoruz?
Türkler, gerçekten de başka dinlere geçmeyi gönülden isterler mi?
Bunları gerçek Türk olanlar yapar mı?