Dün Pençe- Kilit Harekatı bölgesinde 3 askerimiz daha şehit edildi. Bu, son 3 ayda 42 şehit demek. Artık ölümler o kadar sıradanlaştı ki gündem bile olmuyor.
Halbuki her şehitte yer yerinden oynaması gerekirdi değil mi? Ama oynamıyor. Bazıları şehitleri gündem dışına iterek -Öcalan üzerinden- oynadığı oyuna devam etmek istiyor. Şehitler ne kadar gündem olursa Öcalan'la masa kurmak, halvete girmek o kadar zorlaşacak.
Bu kadar kan ve göz yaşından sonra, yeni çözüm süreçleri lafı etmek bile intihardır.
Etnik terörün normal yollarla çözümü yoktur! İki yol var, ya ezer geçersiniz ya da ayrılıkçılara istedikleri tavizleri vererek siz ezilirsiniz. Doğru yol, terörü ezerek, etnik milliyetçiliği besleyen, harlayan bu kaynağı kurutmaktır.
Yenilmeyecek milliyetçilik yoktur, yeter ki ülkeyi yönetenler, siyaset yapanlar kararlı olsunlar.
Hadi her gün yeni şehitler gelirken, yeni bir ülkeyi çözme masası kurun, bakın bakalım milletin cevabı ne olacak.
KRİPTO ETNİKÇİLER
Geçtiğimiz Pazar HDP 5.Olağan kongresini yaptı. Kongrede Danışma meclisine kamuoyunun yakından tanıdığı Ali Bayramoğlu, Mehmet Altan, Rıza Tümen ve Hasan Cemal gibi isimler de girdiler.
Bu isimler, yıllar boyu -liberal- maskesi altında HDP' ile benzer görüşleri savundular. HDP'nin görüşlerine göre ülkeyi dizayn etmeyi liberal demokrasinin bir gereği gibi takdim ettiler. Teröre karşıyız dediler ama teröristlerin taleplerine sempati ile baktılar. Dönüp dolaşıp sonunda gerçek adreslerine iltihak ettiler.
Rıza Tümen daha önce AİHM'de hakim olarak görev yapmıştı. Başörtü davası AİHM'e geldiğinde yasaktan yana tutum alan, kulis yapan bir isimdi. CB Seçimlerinde Öcalan, Demirtaş yerine onu CB adayı olarak önermiş, Tümen teklifi getirenlere tekliften dolayı onur duyduğunu belirterek teşekkür etmiş, çeşitli sebeplerle aday olmamıştı.
Bir taraftan demokrasi savunusu yapıp öbür tarafta terör örgütü ile ilişkisini kesmeyen bir partinin danışma kuruluna girmek bu isimlerin demokratlık iddiasının ne kadar boş ve temelsiz olduğunu gösterir. Teröre karşı olmak yetmez asıl bölücülüğe karşı olmak gerekir. Çünkü terör araç, bölmek amaçtır.
Bu ülkenin en büyük sorunu etnik ayrılıkçılık ve kılık değiştirmiş aydın sorunudur. Kıblesi HDP olan aydınlarla ayrılıkçılık sorunu çözülmez. Ne yazık ki, bu mesele hep bu tipler üzerinden çözülmeye çalışıldı, karşılığı hendek terörü ve yüzlerce şehit oldu.
AKP KARŞITLIĞINI BAĞLAMINDAN ÇIKARMAK
Bir partiye karşı veya yandaş olmak demokrasinin gereği ve her vatandaşın en tabii hakkıdır.. Lakin bu karşıtlığı bağlamından çıkararak dini ve milli değerlere karşıtlığa çevirmek, karşıtı olunan siyasete oy taşımak anlamına gelir. Kafası eski kavgalarda kalmış kimi çevreler bu fırsatçılığı yapıyor. Dertleri AKP üzerinden eski kavga ve ideolojik hastalıklarını sürdürmek. Oysa ne Erdoğan, ne de AKP siyasetinin İslam'la alakası yok. İslam rüşveti, israfı, yolsuzluğu, kul hakkı yemeyi yasaklar.Adalet ve orta yoldan ayrılmamayı emreder.
Bunların hangisi bugünkü iktidar siyasetinde var?
Dindarlık, topluma görüntü vermek değil, güzel örnek olmaktır. Yandaşlıktan başka hiçbir özelliği olmayan insanlara koltuk vermek, liyakati değil,koşulsuz sadakati aramak, ayrımcılık yapmak, iktidarda kalma uğruna toplumu hasımlaştırmak hangi Müslümanlığa sığar? Bu ülke Müslüman'dır. Kimsenin de bunu ortadan kaldırmaya gücü yetmez! Dinle kavga, en çok din istismarcısı siyasal İslamcılara yarar ve yarıyor. Sonra da çıkıp bu AKP niye böyle yavaş çözülüyor diye soruyoruz. Bu kafa sürdükçe bu hızda çözülmesi bile mucizedir.