Ülkemizde 16.yıllık tek parti iktidarıyla geldiğimiz noktada iyi olan ne var? Hemen hiçbir şey! Oysa aynen doktor sokağın başında neden gitmezsin ona gibi İYİ’leşmek artık elinizde. Tüm sorunların demokratik hukuk devletinden kopuş ve tek adamın keyfi yönetiminden kaynaklandığını görelim ve bilelim. Sistemi kendi içinde uyumsuz kılan, düşünülmeden yapılan tadillerle hükümleri çelişkili ve demokratik işleyişi tıkayan bu anayasadan kurtarmak lazım.
Anayasa, devletin siyasal sistemi, yönetim biçimi, yönetme erkinin kaynağı ve niteliği, yöneticilerin yetki -sorumluluk çerçevesi ve süresi, yönetim aracı olan esas kurumları, yönetilenlerin temel insan hak ve özgürlükleri ile devlet ve yönetime karşı ödevleri konuları başta olmak üzere sonraki hukukî düzenlemelerin kapsamını belirleyen bir temel yasadır.
Üstün norm olan anayasa, siyasal sistemin ana omurgası, yönetme yetkisinin hem sebebi hem de meşruiyet kaynağıdır. Bu temel yasa toplum bireylerinin aralarında yaptığı bir sosyal sözleşme-temel mutabakat belgesi olup, aynı zamanda devletin dış dünyaya açıklanan kimlik belgesidir. O yüzden kanun numarasıyla değil Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olarak adlandırılır ve ifade edilir.
T.C Devletinin adı, dili, bayrağı, başkenti ile cumhuriyetin niteliklerini düzenleyen ilk üç ve değiştirilmesi teklifini engelleyen dördüncü maddesine dokunulamaz. Bunun dışındaki her hükmün parlamenter demokratik nizamın hakkı ve gereği olarak TBMM’de nitelikli çoğunlukla değiştirilebilir.Güçlü parlamenter demokrasiye dönülerek, denetlenebilir güç dengeli bir kuvvetler ayrılığı sistemi kurmak zorunluluk olmuştur.
Yasama organı olan TBMM’nin; Türk halkının serbest iradesiyle teşekkül etmesi için, gerçekçi bir temsilin önündeki yasal ve fiili engeller kaldırılmalıdır. Bu bağlamda işe siyasi partiler yasasını değiştirmekle başlanıp her kademede katılımcı, parti içi demokrasiye imkan veren bir siyasi parti düzeni kurmak sistemi demokratikleştirdiği gibi ehil ve liyakatli kesimde siyasete olumsuz bakışı da yok edecektir.
Yürütmenin yasama içerisinden çıktığı sistemlerde, bu iki kuvvet arasında ayrılıktan çok aynîleşme tehlikesi vardır. Bugün teamül ve gelenekleri yok edilerek ülkemizde ciddi sakıncalarını yaşadığımız bu düzen, ancak lider sultası ve despotizme elverişli ‘’parti disiplini’’ kaldırıldığında mahzurlu olmaktan çıkabilir.
Halkın doğrudan tercih ve oylarıyla seçtiği milletvekillerinin sorumluluğunun ağırlık merkezinin seçmen ve teşkilatı olduğu sistemde disiplin hükümlerine ihtiyaç kalmaz. Özgür iradeli temsil kabiliyetine kavuşan Meclis üyeleri yürütme denetimini yapma imkân ve kabiliyeti de kazanır.
Böylelikle sistem üzerinde baskıya dönüşebilen yürütme etkisi azalarak yasama daha da güçlenir. TBMM de günlük politik değişimlerden kaynaklı ‘torba yasacılık’ yaparak geçirdiği uykusuz geceler yerine, halkın ihtiyaçlarına cevap verecek yasama faaliyeti ve insanımızla doğrudan iletişim imkânı sağlayacak sağlıklı gündüzler kazanır.
Bunlar yapıldığında sistem güçlü parlamentarizme döner. Milletin vekilleri öncelikle yasa yapar ve yürütmeyi denetler. Tek adam sultası biter ortak akıl devreye girer. Yönetim kötülüğe imkan bulamaz ve İYİ’leşir. Unutmayalım ki bu ülkede herkese yetecek kadar her şey var. Sorunların en büyük sebebi kötü yönetimdir. Yönetimi iyileştirmek de milletin elinde, artık alternatifsizlikten şikayet yerine bu gerçeği görmek gerek. İyi Parti bunun için var milletimiz destek ve iktidar imkanı verdiğinde beklenenden de kısa sürede ve tahminlerden öte İYİ olacaktır.