AKP’nin ilk yıllarını bir düşünün. O yılları, şöyle gözlerinizin önüne getirin ve neler diyorlardı.

Fakir-fukara, garip-guraba söylüyorlardı.

“3Y” diyorlardı, yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele şart diyorlardı.

Yolsuzlukları bitirdik, hortumları kestik diye kasılıyorlardı.

Hastaneleri çağın standartlarına getirdik diye, sağlıkta çağ atladıklarını bangır bangır bağırıyorlardı.

Eğitim de sınıf atladıklarını, şeffaf ve çağdaş eğitimden bahsediliyordu.

Biz, onlar gibi ikide birde zam yapmıyoruz diyerek, ilk üç yıl elektriğe, doğalgaza, suya zam yapmadıklarından dem vuruyorlardı.

AB’den müzakere sözü aldık diye:  gün ortasında havai fişekle kutlama yapıyorlardı.

AB’ye gireceğiz; her Türk, pasaportu cebine koyup Konya’ya, Erzurum’a gider gibi AB ülkelerine vizesiz gidecek diyorlardı.

Bütün Batı ve ABD Sn. Erdoğan’a kırmızı halı serip karşılıyorlardı ve bu, bir övünç meselesi oluyordu.

Şimdilerde bakıyoruz da, AKP’nin hikâyeleri bitmişe benziyor.

Emeklinin halinden, etin, otun, mercimeğin ithalinden bahseden yok.

Onlarca tutuklu gazetecinin akibetini söyleyen, açılım süreci sonucu kimi şehirlerin, EYP’lar ile döşendiğinden bahsetmiyorlar.

Hastanelerde iki dakikada muayeneden, alınan ilaç katkı paylarından, aylarca sonrasına verilen muayene ve MR’ sıralarından bahseden yok.

Bulunamayan ve ödenmeyen kalp ve kanser ilaçlarından bahseden kalmadı. IMF’ye borcu bitirdik propagandasından bahsedip de: 52 milyar dolar cari açıktan, 570 milyar dolar dış borçtan bahseden kalmadı.

Eğitim sisteminde yaz-boz sisteminden hiç söz eden kalmadı, Neden bitişik yazıdan, neden TEOG’dan vaz geçildiğini anlatan yok. Neden bu kadar MEB’ı değişti izahı da yok.

Çiftçinin içler acısı durumunu, ekilmeyen vatan topraklarını anlatan kalmadı. Et ve Süt kurumlarının, Şeker üst birliğinin neden kapatıldığını açıklayan da yok.

Özelleştirme adı altında; onca devasa tesislerin neden elden çıkarıldığını, paralarının nereye gittiğini izah eden de görülmüyor.

Hukukun üstünlüğünden, üstünlerin hukukuna neden geçildiğini de izah etmiyorlar. Yolsuzluk söylentileri, yoksulluk çığırışları, yasaklar kıskacı ayyuka çıkmış vaziyette.

Öyle görünüyor ki AKP, artık senaryo yazamıyor. Bu konularda oldukça çaresizler ki, her gün yeni bir gündem ile örneğin:  “İslam’ın Güncellenmesi” tepki üzerine” İstiklâl Marşının Bestesinin” değiştirilmesi gibi kafa karıştıran söylemlere yöneldiler.

Sonuç şu ki; AKP ve Sn. Erdoğan 2002 deki güçlerini ve güvenlerini kaybetmişler. Öyle olmasa idi, seçimle gelen belediye başkanlarına el çektirip, kimi il ve ilçe başkanlarını görevden alırlar mıydı, baraj altında kalacak ve oyu 100 bini geçmeyen partilere muhtaç olup şaibeli “İTTİFAK ve İTTİFAK YASALARI” çıkarmak durumunda kalırlar mıydı?

Oysa AKP, daha demokratik olabilseydi, eleştirilere kulak verseydi, kendi gibi düşünmeyenleri şucu, bucu, hain diye suçlamasaydı, toplumu kamplaştırmayıp her kesimi kucaklayabilseydi; daha uzun yıllar iktidar da kalabilirdi. Ekonomi de tulumbanın suyunun bittiği gibi, siyasette de topluma, heyecan ve umut verecek senaryo ve hikâye yazma yetisini kaybetmiş.

Esen kalınız. 

NOT: AKP’li Sn. Şamil Tayyar’ın FETÖ ile mücadelenin nasıl parasal ranta dönüştürüldüğü açıklaması ile Sn Salim Uslu’nun; Şeker Fabrikaları özelleştirilemez beyan ve açıklamaları. Tezimizin ne kadar haklı olduğunu göstermektedir.