" Ah nerede o eski bayramlar ?"
Çoğumuzun sık sık dillendirdiği bir cümle. Peki, bayramlar eskiden çok güzel geçtiği için mi söylendi? Sanmam, o zamanlarda hayatımızda olan kişilerin özlemi ile kurarız bu cümleyi. Babamın, babaanne ve dedemin hayatta olması ; kardeşlerim, halalarım ve kuzenlerimle bayram sevincini paylaşmamın, bayramı bir tatil fırsatı olarak görmeme ve akraba ilişkilerinin daha yoğun ve samimi olmasında görüyorum ve özlüyorum eski bayramları ...
Oysa şimdi çok farklı...
Birkaç gün öncesinde aranılan "biz bu bayram burada değiliz, şimdiden bayramınız kutlu olsun telefonu "ya da bayram sabahı "bayramınızı tebrik eder, tüm milletimize hayırlı olmasını temenni ederim" kuru kuru" gadan alam" mesajı.
Gerçi " Son zamanlar zor zamanlar", insanımızın alım gücünün çok üzerine çıkan bayram ağırlaması, bu mesajları haklı kılar duruma getirdi.
O ikram ve ağırlamaları yapabilecekler çoktan "o güzel arabalarına bindiler, her şey dahil rezervasyonlu, bilmem kaç yıldızlı otellere gittiler"...
Diğerleri ise kıt imkânlarıyla; bir parça tatlı, bir bardak çay ve bir fincan kahve ikramı için misafiri; gözleri yolda, "Az veren candan " misali hüzünlü bir bekleyişle...
Geçmişten günümüze anlatmaya kalksak bayram hikayelerini; varlığı, yokluğu, kederi, sevinci, acıyı, mutluluğu... Sayısız ciltlik roman olur.
Hüzün kokar bazı bayramlar; sıladan, evden, aileden uzak yalnız veya aile bildiğin ortak ülküde birleştiğin arkadaşlarınla geçirdiğin...
Askerlik görevini ifa ettiğin, "taş medrese" ya da bazılarının mahpus dediği yerlerde geçirilen bayramlar...
Bayramlaşma ve ziyaretler ...
Bir Kışla Nizamiyesi ziyaret yeri, yahut Ceza ve Tutukevi açık görüş odası ...
Kucaklaşma, sarılma ve evlat kokusunu ciğerlerinin en alt lobunda hissedecek şekilde içine çekme. Gözlerden süzülen yaşların pusunda göz bebeklerinin takılı kaldığı en samimi gülümseme...
"Bu yıl bayram için izin varmış!"
"Arkadaşlar duymuşlar, komutan böyle bir çalışmanın olduğunu hafta, sonu ile birleştirilerek verileceğini söylemiş."
"Yani 9 gün mü?"
Bu konuşmalar aylar öncesinden bir fısıltı halinde başlar, temenni eden arkadaşın da inanacağı şekilde her geçen gün yoğunlaşır, bazen mutlu sonla biter "ben demiştim" veya bazen de yerini hüzne bırakır "söyleyenin yalancısıyım" la
Askeri öğrenciler olarak bayram izni kesinleştiğinde; bilet telaşı başlar, otobüs firmaları ile görüşmeler yapılır, gidiş ve dönüşler için ek sefer konması hususunda firmalar ikna edilmeye çalışılırdı. Firmalar bu talepleri ellerinden geldiğince karşılamaya çalışırlardı...
Gidiş özlem dolu olduğundan yol uzar, zaman bir türlü geçmek bilmezdi. Dönüş ise hasrete ilkadım... Hızlıca...
SAHİ NEYDİ BAYRAM
Bayram memleketti,
Yüzlerine hasret kaldığın
Sevdiklerinle birlikte bir sabah kahvaltı etmekti.
BAYRAM VEFAYDI
Büyükleri ziyaret edip dualarını istemekti
Sofrada yeri boş kalanları özlemekti,
Saklanan gözyaşlarını silmekti,
BAYRAM BİRLİKTELİKTİ,
Aile olmanın tadına varıp.
“İyi ki varsınız benim GÜZEL AİLEM" demekti.
Uğur GÖKBULUT