Putin ve Erdoğan, uzun bir aradan sonra, ŞİÖ toplantısı için gittikleri Astana’da yüz yüze görüştüler. Öncekilere göre resmi, soğuk ve kısa bir görüşmeydi. Taraflar stratejik iş birliğinin bittiğinin farkında olarak masaya oturdular. Stratejik iş birliği bitse de iki ülkenin de birbirine ihtiyacı var. Önümüzdeki yıllarda ticari ilişkilerin geliştirilmesi iki tarafında önceliği olacak.

       Rusya, Türkiye açısından hem ihracat kapısı hem de yüksek tutarda harcama yapan turistlerin geldiği ülke. Savaş nedeniyle ihracatımızı ve turizm gelirlerimizi kayda değer oranlarda arttırmamız olanaklı olmasa da mevcudu korumak ve iş birliğini farklı alanlara kaydırmak önceliğimiz olacak. Ambargo ve yaptırımlara muhatap olan Rusya için, Türkiye temel ihtiyaçlarını tedarik edebildiği birkaç ülkeden biri. Bu nedenle Kremlin hiçbir şartta Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamaz.

       Tayyip Beyin bir türlü bitmeyen Akkuyu Nükleer Santralini gündeme getirerek ‘’Bunu bir an önce bitirelim ve Sinop’a başlayalım.’’ ifadesi de Türkiye’nin önceliğinin ekonomik ilişkiler olacağını gösteriyor. Akkuyu tamamen devreye alındığında toplam elektrik tüketimimizin %10’unu karşılayacak. Sinop devreye alındığında bu oran %20 olacak. Yani bu santrallerin devreye alınması doğalgaza olan bağımlılığımızın azaltılması açısından çok önemli. (Akkuyuyu bitirmek Rusya’nın işine gelmez. Zira bu santral devreye alındığında Rusya’dan daha az doğalgaz alacağız.)

       Şu anda iş işten geçmiş olsa da iki santrali aynı ülkeye yaptırmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Böyle devasa projelerde farklı ülkelerle çalışırsak farklı teknolojileri değerlendirme ve karşılaştırma imkanımız olur. Üçüncü santrali vakit kaybetmeden çok istekli olan Japonlara yahut Korelilere vermeliyiz.

       Görüşmeden sonra, Kremlin Sözcüsü Peskov, günlük basın değerlendirmesinde yöneltilen bir soruya (Rusya’da gazeteciler kendi inisiyatifleriyle soru soramazlar.) verdiği cevapta ’’Erdoğan’ı Ukrayna ile Rusya arasında arabuluculuk yapabilecek pozisyonda görmediklerini, bunun imkansız olduğunu’’ ifade ederek,  Kremlin’in Ankara’nın yeni pozisyonuna göre kendi pozisyonunu değiştirdiğini deklare etti.

                                                 PUTİN’İN YENİ VE GİZLİ BARIŞ PLANI

       Putin’in haziran ortalarında açıkladığı barış planı başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerce uçuk bulunarak dikkate alınmamıştı. Bu plana göre dört eyalet ve Kırım Rusya’da kalıyordu. Ukrayna’nın NATO’ya hiçbir zaman girmeyeceğinin güvencesinin verilmesi karşılığında AB’ye katılmasına izin veriliyordu. Batı, Ukrayna’ya her geçen gün daha nitelikli silahları daha yüksek miktarlarda gönderiyor. Putin’in bu hafta, sağ kolu olarak kabul edilen İçişleri Bakanı Kolokoltsev’i yeni ve çok makul bir planla ABD’ye gönderdiği ortaya çıktı. Kolokoltsev Amerika’dayken Putin’in yakın arkadaşı olan Macaristan’ın Başbakanı Orban aniden Kiev’e gitti.

       Yeni planda, dört eyaletin ikisi Rusya’da ikisi Ukrayna’da kalıyor. Kırımda iki ülke ortak yönetim kuruyor. (Bu daha önce görülmüş bir şey değil.) Ukrayna’nın NATO’ya hiçbir zaman katılamayacağı ama AB’ye üye olabileceği üzerinde mutabık olunuyor. Ukrayna ordusu 150 bin askerle sınırlandırılıyor. Rusya açısından en çok üstünde durulan madde ise, ateşkes anlaşması imzalanır imzalanmaz yani barış anlaşmasının imzalanmasını beklemeden, Rusya'ya uygulanan ambargo ve yaptırımların sonlandırılması. Bu madde Putin’in Rusya’nın batağa saplandığının ve hızla tükendiğinin farkında olduğunu gösteriyor.

       Neden Rus bakan Kiev’e veya Avrupa’ya değil de ABD’ye gitti? Çünkü bu savaşın bitirilmesi kararını ancak Beyaz Saray verebilir. Bu olayla ilgili ilginç bir gelişmede, Rus bakana tahsis edilen Putin’in jetiyle Trump’ın uçağının aynı havalimanında yan yana görüntülenmesi oldu. Bilindiği gibi Orban, Trump’ın da çok yakın arkadaşı. Bazı yorumcular Beyaz Saray teklife sıcak bakmazsa Trump’ın sürece müdahil olarak ‘’Seçimleri kazanırsam şu şartlarda Putin’le anlaşacağım’’ temasını işleyeceğini iddia ediyorlar. Bu ihtimal anketlerde Trump’ın gerisinde kalan Biden ve ekibinin elini zayıflatıyor.

       Savaş biterse kısa vadede Türkiye çok kazançlı çıkar. Her iki ülkeye yaptığımız ihracat ve turizm gelirlerimiz patlar, müteahhitlerimiz özellikle Ukrayna’da büyük projeleri üstlenirler. Rusya’nın ömrü uzar. Oluşturulacak formüle göre, Kırım yakın gelecekte bağımsız bir ülke olabilir. Savaş bitmezse Rusya hem ekonomik hem sosyal hem de demografik açıdan tükenir. Yakın gelecekte bölünür. Ben ABD’nin, Rusya’yı tam manasıyla tüketmeden yani bölünme süreci başlamadan ateşkese razı olmayacağını düşünüyorum.