İslam iyilik dinidir, iyiliği tavsiye eder.
İslam yardımlaşma dinidir, yardımlaşmayı emreder.
İslam iyilikte yarışın, nefret ettirmeyin müjdeleyin; zorlaştırmayın kolaylaştırın der.
İslam kin gütmeyin, üç günden fazla küs durmayın, hoşgörüde umman gibi olun, iradeye saygı duyun der.
Bir kısım siyasal İslamcılar, “Şeriat, adalet, hak-hukuk diye diye” halkın duygularını istismar edip, bazı köşe başlarını kaptılar.
Uyguladıkları sosyal, ekonomik ve ahlaki değerlerle yıprandılar, İslâm’ı da yıprattılar. Okuyan ve düşünen kesim, bunların dedikleriyle yaptıklarına, söylemleriyle yaşamlarına baktıkça dinden de soğudular ve bunlardan kaçarak Tanrı’ya sığınıp deist oldular.
Devlet pılı-pırtı mı satarmış diyerek cumhuriyetin değeri Sümerbank’ı kapattılar. Devlet tüccar mı diye Şeker Fabrikalarını sattılar ve devletti dımdızlak bıraktılar.
Mahalli seçimler öncesi, kimi büyükşehirlerde kurdukları bakkal-manav reyonlarıyla güya halka ucuz patates, soğan, domates satmaya çalıştılar. Hızlarını alamayarak da: “Haftaya marul da gelecek” dediler.
Bütün bunlar olurken büyümede Çin’i bile solladık, Batı bizi kıskanıyor, hayvancılıkta Avrupa’nın en iyisiyiz, ekonomi yukarı doğru PİK yapmakta diye millete masal anlattılar.
Yönetenler bir başka dünyada yaşarken, yönetilenler hayatın gerçeğinde idiler, ekonomik durgunluk, işsizlik, pahalılık, enflasyon kıskacında çaresizlikleri yaşamaktaydılar.
Mahalli seçimlerde, umduklarını bulamadılar. Bel bağladıkları büyük şehirleri kaybettiler. Kimyaları bozuldu. “Seçimi kazansalar da topal ördek durumundalar.” Diyerek her türlü engellemeyi yapacaklarını söylediler.
Bütün bunlara rağmen, gelen belediyelerin başkanları hizmette geri kalmadılar, destanlar bile yazmaya başladılar. PKK gelecek yalanları da tutmamış oldu. Moralleri iyiden iyiye bozuldu; çuvalladılar, afalladılar, şaşırdılar. Çünkü halk gördü ki, gelenler gidenlerden daha iyi hizmet ediyordu. Hem de gösterişsiz ve riyasız.
Batının bizi kıskandığı ve 2023’de uzaya gideceğimiz bir dönemde halk, ekmek derdine düştü. Ucuz ekmeğe ulaşmanın yollarını arar oldu.
İBB halk ekmek üretimini artırdı. Piyasadan da epey ucuza daha sağlıklı ekmek hizmeti sunmaya başladı. Gelen talepler üzerine Halk Ekmek satış bürolarının çoğaltılması ve işletmelerinin de gazilerimize ve şehit yakınlarına verilmesi: İBB’nin meclisinde üyelerin oy birliği ile kararlaştırıldı. (Yani AKP’li, MHP’li İYİ Parti’li, CHP’li, HDP’li meclis üyelerinin oylarıyla.)
Bu karar gereği Halk Ekmek büfeleri, İstanbul’un her yerine yayılmaya başlandı.
Fakat gel gör ki, Üsküdar ve Ümraniye’nin AKP’li belediyeleri, bu büfelere karşı çıktı. Çünkü muazzam bir hazımsızlık ve haset söz konusu idi. İBB ve bu belediyelerin zabıtaları karşı karşıya geldi, istenmeyen manzaralar oldu.
Halk bu duruma: “Dar gelirli ve geçinmekte zorlanan halkın, ucuz ekmeğe ulaşmasının neresi kötü, neresini beğenmediniz, neresi nerenizi rahatsız etti” diye karşı çıktı.
Bıçağın kemiğe dayandığı bir bayan:, “Yeter artık, bunalttınız, fakirleştirdiniz, perişan ettiniz. Bıktık sizden de sizin yönetiminizden de; çekin artık elinizi yakamızdan!..” diye siyan etti.
Evet soralım. Bu engellemeniz İslam’ın, insanlığın, hizmetin neresine yakışıyor?
Beyler! Pek çok AKP’li de buna kıskançlık, hazımsızlık derler: “Çekin artık elinizi bu asil milletin yakasından, düşün artık yakamızdan!.” demekte.
Esen kalınız.