Hangi dönemde insanlar siyasi görüşlerinden dolayı bu kadar tehdit,şantaj ve baskı ile karşı karşıya geldiler?
Hangi dönemde insanlar siyasi görüşlerini açıklamaktan korkar oldular?
Böyle bir dönem yaşıyoruz. Bizim kuşak Demirelleri,Ecevit'leri,Erbakan'ları,Çiller'leri, Yılmazları gördü. Hiç bir lider partisine oy vermeyenleri tehdit etmedi, muarızlarına oy verenleri teröristlikle suçlamadı. Herkes göksünü gere gere hangi parti ve lidere oy vereceğini hiç bir korku duymadan söyledi.
Şimdi kimse sosyal ortamlarda konuşamıyor. Siyasi görüşlerini eğer muhalif ise söyleyemiyor. İnsanlar tek parti döneminden sonra ilk defa görüşlerinden,kanaatlerinden dolayı ayrımcılığa uğruyor. Siyaset umutlar,projeler yerine korkular,tehditler üzerinden yapılıyor.
Sonra da demokrasi var diyoruz,nerede demokrasi?
Muhalefet,kafir ilan edildi olmadı, haçlı ilan edildi olmadı,ajan,casus,terörist ilan edildi olmadı, şimdi de FETÖ'cü ilan edilerek itibarsızlaştırılmaya,zayıflatılmaya çalışılıyor.
Siyaset bu zeminde yürürse en çok ülkenin bütünlüğüne zarar verir. Rusla,Yunanla,İsraille,Ebu Cehille, Ebu Leheple aynı kefeye koyduğunuz insanları nasıl milli bütünlüğün parçası haline getireceksiniz? Bu üslupla bir millet bütünleşebilir mi?
Seçim kararı alındığından beri, Bahçeli üzerinden yürütülen sindirme kampanyası aslında bir gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor: Siyasi ikbali uğruna toplumu birbirine düşürmeye çalışanların aslında nefislerinden başka davası yoktur. Tek kutsalları kendi iktidarlarının devamıdır. Toplumun kavgasından,ayrışmasından,hasımlaşmasından çıkarılan bir iktidarın millete de, bunu yapanlara da bir hayrı olmaz.
FETÖ, 17/25 Aralık'a kadar koalisyonun diğer ayağını temsil ediyordu. Bugün FETÖ'ye isnat edilen suçların tamamını iktidar partisi ile beraber işlediler. Ergenekon'u,Balyoz'u beraber kurguladılar. Çözüm sürecini beraber planladılar. Kadrolaşmayı beraber yürüttüler.Aynı suçların şeriki olanlardan birinin AK ötekinin kara olması mümkün değildir. FETÖ'cü arayan önce Bugün TV önünde nöbet tutan,polisle arbedeye giren, açıklama yapan kendi mensuplarına bakmalıdır. Eskilerin bir sözü var; dinime dahleden bari Müselman olsa . Onu bunu karalayanın, kendisi temiz olsa kimsenin diyecek bir lafı olamaz. Ama herkese dokunan bir yapıdan kendini hariç tutarak geriye kalan herkesi suçlamak gayri ahlaki bir tutumdur. Ayrıca toplum artık bu Fetö metö suçlamalarından bizar hale geldi. Suçlamaların muhalefete ve bu yapıya din gayretiyle gidenlere kadar teşmil edilmesi davalarla ilgili tereddütlere neden oldu. Hukukun kriterleri yerine siyasetin kriterleri ile hareket edilmesi yargılamalara gölge düşürdü. Bahçeli'nin açıklamasının özeti de budur:her muhalif bir Fetöcüdür.
İşte bu zihniyetten kurtulmak için yeni bir kadroya, yeni bir siyasete ihtiyaç var. Toplum, kendine yöneltilen tehditleri görünce demokrasi ve adaleti daha çok arıyor.Çocuklarının böyle bir dünyada yaşayamayacağını, tehdit ve baskılar altında boğulacağını görüyor. Kimse Doları olanın bile terörist ilan edildiği bir Türkiye görmek istemiyor. Akşener ve Karamollaoğlu'na çıkan oylar bunun ispatıdır. Yüz binlerce insan bu otoriter yönetimden kurtulmak için İlçe seçim kurullarına koştu. Bu, bir Milletin bizi kurtarın çığlığıdır.Muhalefet bu çığlığı iktidara taşımalıdır.Demokrasi, barış,adalet, devlette liyakat temel düstur olmalıdır. Millet siyasal İslamcılığın İslam'dan ne kadar uzak olduğunu yaşayarak öğrendi.Bundan sonra yüce dinimizi ikbal aracı yapanlara fırsat vermeyecek,24 Haziran'da bu korku düzenini yıkacaktır.