Dünya üzerinde ülkelerin kendi şartlarında kurmuş olduğu yapıya göre oluşmuş olan finansal sistemler, büyüteçle bakmayınca ayrıntılı göremediğimiz kritik fay hatları üzerinde kuruludurlar.
Siyasi ve ekonomik gerilimler zaman zaman bu kritik fay hatları hareketlenip kırılmalarına yol açar, bu kırılmalar sonrası oluşan dalgalanmalara "finansal türbülans" diyoruz.
Sistemler kırılma anı öncesi türlü bahaneler üreterek tetiklenir, bu tetiklenme siyasi kamplaşma sonrası oluşan küçük bir kaos ile olabilir, lider bir şirketin ya da küçük de olsa finansal bir kurumun iflası ile hatta iflas şüphesi ile bile olabilir, sözkonusu ülkedeki sosyal bir hareketlenme ile de olabilir.
Finansal türbülansların iki tür piyasada farklı etkileri vardır…
1-Para Piyasalarına Etkisi:
Kriz anında sistem alarm vererek, kriz geçiren ülke para birimini diğer ülke para birimlerine göre çok sert değer kaybına doğru sürükler.
Kriz bitip sistem yeni bir dengeye ulaşana kadar, yabancı paralar döviz borsasındaki işlemlerde tavan fiyatlarını test edip yukarı kırarak yükselmeye devam eder.
Ülkenin statüsüne ve risk primine göre iç piyasa faiz oranları değişik hareket eder.
Rezerv parası kendine ait olan gelişmiş ülkeler(EURO VE ABD DOLARI) iç piyasa faiz oranlarını düşürmek zorunda kalırken; rezervi uluslararası paralara endeksli gelişmekte olan ülkeler ise rezerv açığına düştüğünden, tekrar rezerv paranın geriye gelebilmesi için, kendi paralarının faizlerini de yükselmek zorunda kalırlar.
Yani bizdeki faiz artışı, ülkeye döviz çağırmak için bir zorunluluktur.
Maalesef ki; konjönktür gereği ABD dolarına "gel gel" yaptığımız ve yapacağımız dönemlerdeyiz.
Türbülans sonrası, cari açığı olan gelişmekte olan bir ülkede faiz oranları yükselişe geçer.
Ayrıca hangi statüde olursa olsun, faiz anormalliği her ülke için geçerlidir, piyasa dengeye gelene kadar faiz cephesinde sert aşağı ya da yukarı yönlü hareketler mutlaka olacaktır.
Türbülans sonrası faizler eski haline geri gelmese de, ülkenin statüsüne ve risk primine göre daha farklı bir oranda dengeye kavuşarak normalleşecektir.
2.Sermaye Piyasalarına Etkisi:
Finansal türbülans sonrası oluşan belirsizlikler, sermaye piyasalarında halka açık ülke şirketlerinin piyasa değerlerinin borsada değer kaybetmesine neden olur.
Kriz bitip sistem yeniden dengeye ulaşana kadar, hisse senetleri borsası taban fiyatlarını test edip aşağı kırarak düşmeye devam eder.
Kriz tamamen bittiğinde hisse senetlerindeki "yeni fiyatlar" eskisinden çok daha düşük olacaktır.
Daha sonra sistem yeniden kurulup, oyuncular pozisyon almaya başlayınca, dip yapan borsada kademe kademe yükselişler başlayacaktır.
Finansal türbülansı özetlersek; Türkiye gibi ülkelerde bireylere ve kurumlara iki önemli şiddetli etki meydana getiriyor.
Birincisi; cari açık nedeniyle uluslararası geçerli ticaret parası olan ABD Doları ve Euro’nun, TL’ye karşı aşırı değer kazanma durumu !
İkincisi; yükselen faiz oranlarından dolayı aşırı artan kredi maliyetleri !
En kötü senaryo ise; krizin şiddeti arttıkça, sonrasında şirketlerin iflasına yol açıp ve peşinden istihdam krizini beraberinde getiren, işsizler ordusu yaratan sosyal bir krize dönüşebilecek boyutlara ulaşabilme ihtimaldir.
Yukarıdaki durum tarihimizde henüz görülmemekle birlikte; Türkiye’de döviz ve hisse senetleri borsaları sığdır, bunlar önemsizdir gibi tanımlamalar felaketin boyutlarını anlayamamaktır.
Piyasalar, barometre ve termometre görevi görürler.
Piyasa denilen kavram, zaten kapital(sermaye) hareketleri üzerine kuruludur.
Tek fark hava basıncının ve sıcaklığının değil, paranın durumlarını ölçerler.
Piyasaların sermayenin bir oyunu olduğu gerçeğini unutmamak lazım.
O nedenle geçmişte borsanın aşırı yükselişi sonrası, çok ters durumların olduğunu da hatırlatmakta fayda var.
Yükselen bir piyasanın aniden hava değişip, peşinden nasıl bir fırtına geleceğini tahmin etmek öyle çok da kolay değil.
Kolay tahmin edilemez diye, bu durum piyasa kavramını asla önemsiz kılmaz.
Piyasa hareketlerini 3. çeyrek başı yani temmuz ayından itibaren çok sıkı takip edin derim …
Piyasalarda havanın aniden değişimi ile birlikte herşey tersinden okunmaya başlar.
Ayrıca tecrübemdir ki; piyasayı takip edenler, siyasette de az yanılırlar ...