Ankara’da AKP+MHP+ DEM ortak ittifakı konuşuluyormuş. Olur mu diye soruyorlar.
Çıkarlar ortaksa, aynı çıkarda anlaşılıyorsa neden olmasın. Bütün gayret, çaba ve oyunlar, Sn. Erdoğan’ın bir dönem daha seçilmesine.
İki cihan peygamberine sordular: Müslüman çalar mı? Çalmaz ama belki. Müslüman hırsızlık yapar mı? Yapamaz ama belki. Sorular bu şekilde sürüp gitti ve nihayet: Müslüman YALAN söyler mi ya Muhammet dediklerinde. O seçilmiş insan Tanrı’nın elçisi: “Asla! Diye yanıt verdi.
Sn. Erdoğan birkaç kez “bu benim son seçimim” demesine karşın, her seçim döneminde, “Rabbim ömür verir, milletimde seçerse hizmete devam” demekte.
Bunu irfanı yüksek seçmenin sezgisine bırakıyorum.
Yasa gereği Sn. Erdoğan’ın aday olması olanaksız. Ne yapılmalı? Ya yasaların arkasından dolanmalı ya da bir yasal formül bulunmalı.
Erken seçim olası değil; emekli ve sabit gelirliler, köylü ve çiftçiler ekonomik olarak bunalımda. Ben de olsam bu ortamda seçime gitmem.
Bunu yapmanın tek formülü kalıyor. DEM’i Cumhur ittifakına katmalı ve onlarında desteğiyle Anayasa değişikliği yapıp, siyasi ömrünü uzatmalı Sn. Erdoğan.
Bu konuda Sn. Bahçeli ile görüşüp anlaştıkları da anlaşılıyor. MHP’nin rızası alınmış gibi. Yıllarca bizleri, “Devletin başına Devlet gelecek” diye bağırtan Bahçeli’nin, aday olma gibi bir düşüncesi de çabası da yok gibi.
Kendince en zararsızını seçti Erdoğan, Bahçeliyi, “Apo gelsin Mecliste konuşsun, PKK’nın lağvedildiğini söylesin” diye konuşturdu.
Ankara’dan sızan haberlere göre: Apo, PKK’ya silahları bırakın çağrısı yapacak, sonra tecrit kalkacak, Dem’in oylarıyla Anayasa değişecek. İstenen ve plan böyle tutarsa.
Her ne kadar anlaşma yok, şart-şurt yok denilse de ne Apo, ne Demliler çantada keklik değiller. Şartların konuşulduğu söyleniyor, inkâr edilse de.
Yine sızan haberler göre Apo demiş ki, “PKK, Kandil, Suriye, Avrupa ve Türkiye olmak üzere dört başlı. Ben Suriye, Türkiye ve Avrupa’yı ikna edebilirim ama Kandil’e söz veremem.” Demek ki Apo, PKK’ya söz dinletemeyecek. Çünkü PKK/YPG’yi koruyan ABD.
Bütün bunlara göre, zor durumda olan Cumhur ittifakı, bu olasılığı değerlendirecektir. Zira başka da bir alternatifi yok. Toplama vekillerle de bu iş kotarılmaz.
Seçim arefesinde, bu sahneye şahit olacağız. Anayasa değişikliği için düğmeye basılacak. Önemli olan zaman. Onu ayarlamaya çalışıyorlarmış aldığımız haberlere göre.
Amaç nedir biliyor musunuz? İktidarı vermemek. Oysa demokrasilerde iktidara gelmek kadar, iktidardan gitmekte yasal bir oluşumdur.
Öyle görünüyor ki Cumhur ittifakı, her türlü riski göze almış vaziyette.
Millet ittifakı ne durumda? Ortada seçim tarihi yok, fol yok yumurta yok ama: Onlar cumhurbaşkanı adayını belirleme derdinde. Umarım sakata gelmez CHP.
Milletin derdi ne? Sağcısı, solcusu, gerçek dindarı, milliyetçisi, ülkücüsü bir olup olası bir seçimde sandığa gitmeli; emekliyi, çiftçiyi, esnafı, sabit gelirliyi, asgari ücretliyi unutanları sandığa gömmeli. Atatürk’ün emaneti laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun şanlı TSK’sına, teğmenlerine, öğretmenlerine, polisine, doktoruna, hâkim ve savcısına, milletin efendisi köylüye sahip çıkmalı.
Oynanmak istenen oyunlara dur demeli.
Bu yazım birleşmek, güçlenmek yerine “BEN” diyen, halkın eğilimini ve sıkıntısını görmeyen tüm muhalefet partilerine ve liderlerine bir uyarım olsun. Hiç kimse vaz geçilmez değildir, hiçbir lider de bulunmaz Hint kumaşı değildir.
Yüce Atatürk’ün dediği gibi: “Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır.”